Öncelik 5-0'ı yorumlamakta...
40 bin kişilik seyirci rekoru, forma dağıtımı, ambiyans, koreografi daha sonraki iş...
Utanç verici, can sıkıcı, iç acıtıcı, yürek sızlatıcı 5-0'ı masaya yatırmak lazım...
Bu anlamda, Aykut Kocaman ve oyuncularından mecazi anlamda davacıyım...
Özellikle böyle bir rezalete Kocaman imza atandan...
xxx
5-0'la kimyamızı bozdu...
Hiç bu kadar utanmamıştık...
Hiç bu kadar başımız öne eğilmemişti...
Hiç bu kadar “KOCAMAN”ca rezil olmamıştık...
xxx
Maça nerede ise mağlup başlamak bir takımın düşebileceği en vahim durumlardan birisi olsa gerek...
Aykut Kocamanlı Torku Konyaspor, santradan hemen sonra, kronikleşmiş bir pozisyon sonrası golü kalesinde gördü...
Aykut Kocaman'ın ısrarla oynatmak için bahaneler aradığı formsuz Tolga Ünlü ve diğerlerlerinin acemilikleri nedeniyle, ilk 45 bittiğinde tabelade 0-3 yazıyordu...
Evet...
5-0'lık rezaletin sebebi sadece oyuncuların bireysel performansları ile açıklanabilecek bir durum değil...
Sebebi birbirlerini tamamlayan oyunculardan kurulu bir takımın sahaya sürül(e)memesinde...
Yoksa...
5 yemiş olsalarda, oyuncuların ve kenardakilerin Galatasaray önünde iyiniyetli çabalarını görmezden gelebilir misiniz?
Ama hepsi bu...
İyi niyetle bir yere kadar işte...
Defansın merkezinde Selim ve Kokaloviç, hemen önlerinde Uğur İnceman ve Ali Çamdalı, dahası sırtı kaleye dönük oynayabilen bir santraforunuz yoksa, gol yemeyen, tam tersi gol atan bir takım seyretmek mümkün olur mu?
Sorun bu oyuncuların kötü olmasında değil, sorun futbol karakterlerinin benzerlik göstermesinde...
Bütün bu olumsuzluklara bir de Djalma ile Torje gibi, takımı rakip kaleye en kısa yoldan götüren, ancak kulübede küflenmeye yüz tutan oyuncuları da eklersek, varın gerisini siz düşünün...
Böyle maçlarda üreten ve ateşleyenin de yoksa, takdir edersiniz ki, yiyen, ama atamayan bir takım çıkar ortaya...
Keramet birbirlerine “Fransız” kalan değil, birbirlerini “tamamlayan” oyunculardan kurulu bir takım olabilmekte...
xxx
Galatasaray maçında standardının üzerine çıkabilen tek bir oyuncu bile yoktu sahada...
Kötü gidişi değişterebilecek, arkadaşlarını ateşleyecek...
Biraz Hasan Kabze...
Yakaladığı fırsatlarla tribünleri heyecanlandırdı...
Hepsi o kadar...
Sonra o da pes etti...
Aslında 5-0'la ilgili bir çok neden sıralayabiliriz...
Baskıyı yediğinde balansı bozulan savunma...
Her an hata yapmaya aday kaleci...
Ayakta kalamayan orta saha...
Pas hataları...
Final vuruşu fukarası forvetler...
Ve bütün bunları çaresizce izleyen Kocaman bir çaresizlik...
Aykut hocayı severiz...
burnundan kıl aldırmasa da...
Ama, şehrimizi ve takımımızı daha çok severiz...
xxx
Galatasaray'ın maçı 5-0 kazanması, Hamza Hamzaoğlu'nun babayiğitliği değil, Torku Konyaspor'un ve Aykut'un "KOCAMAN"ca acizliğidir...
Ulusal televizyonlar ve gazetelerin Hamza Hamzoğlu için “SİHİRBAZ, SON İMPARATOR, YÜRÜYÜN HAMZAOĞULLARI” manşetlerine ya da “GALATASARAY ÇILDIRDI, ASLANIN GAZABI veya DİRİLİŞ” gibi klasik Yeşilçam sineması başlıklarına bakmayın...
Eyyamdan başka bir şey değil...
Üç gün önce İstanbul'da Arsenal'dan 4 yiyen Galatasaray için atılan manşetlere de bakmak lazım...
Bizim meselemiz Galatasaray veya Hamza Hamzaoğlu için atılan başlıklar ya da manşetler değil...
Ulusallara o manşetleri attıranlara da bakmak lazım...
Kimse kusura bakmasın, 5-0'lık marifetin tamamı Hamza hoca ile Galatasaraylı oyuncuların hesabına yazılmasın...
Aykut Kocaman ve ısrarla oynatmaya çalıştığı oyuncuların da, bu 5-0'da önemli bir katkıları var...
Es geçmemek lazım.