“İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhârî, Rikak 1.)
Sağlık ve zaman insana verilmiş en büyük iki nimettir. Ama nedense insan bunlara sahipken değerlerini anlamamakta, elinden bu nimetler alınınca farkına varmaktadır. Peki, bu iki önemli değere nasıl sahip çıkmalıyız?
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hadis-i Şeriflerinde sağlık ve boş zamana dikkatleri çekmiş, kıymetlerinin bilinmesi gerektiğini belirtmiş adeta insanın elinden uçuverecek bir kuş gibi hassas olunması gerektiğini vurgulamıştır. Bize sunulan birçok nimetin başında gelen sağlık, huzurlu bir hayat geçirmemizin temel nedenidir. İnsanın sağlığı olmadan sahip olduğu diğer ne varsa gözüne görünmeyecektir. Her şey anlamsız gelecek, dünyanın hazzı ortadan kaybolacaktır. Onun içindir ki vermiş olduğu bu nimet için rabbe şükretmek, ibadet ve taatlerle uzuvların şükrünü yerine getirmek, namaz ile her bir organın hamdını eda etmek yerinde olacaktır. Sağlıklı iken sağlığın kıymetini bilmek hasta olunduğu zaman ise tedavi ve şifayı aramak gerekmektedir. Rabbimize olan kulluğumuzun hazzı, tam anlamıyla ibadet edebilmenin huzuru sağlıktan geçmektedir. Sağlığı dünya nimeti olarak nitelendiren Peygamber Efendimiz ise şöyle buyurmaktadır : “Sizden kim huzuru yerinde, bedeni sağlıklı ve günlük yiyeceği de yanında olarak güne başlarsa, sanki dünya nimetleri ona verilmiş gibidir.” (Tirmizi,zühd, 34)”
Burada zikretmek istediğim diğer bir nimet ise zamanın kıymetini bilmek yani boş zamanı en güzel şekilde değerlendirmektir. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bu zaman, biz göremesek de çok hızlı bir şekilde tükenmektedir. Geriye doğru dönüp baktığımızda arkada bıraktıklarımız nelerdir? Eğer hiçbir şey göremiyorsak zamanımızı boşa tüketmiş geriye bir “hiç” bırakmışızdır. Ama tam tersine geriye döndüğümüzde arkamızda iyilikler, güzellikler ve bize ait değerler bırakmışsak, zamanı en güzel şekilde değerlendirmişiz demektir. Bu ise hem kendimize hem de insanlığa karşı bizi biz yapan olgunluğumuzu göstermektedir. Dün geçti, yarın ise henüz gelmedi bugün ne yaptığına bak azizim. Şu an önemli senin için. Geçmişin hatalarında takılıp kalmak nasıl yanlışsa, geleceğin ümidi ile yaşayıp ânın pişmanlığında yüzmek de bir o kadar yanlıştır. “Yarın yaparım, daha sonra başlayacağım.” demek şeytanın en büyük tuzak ve argümanlarından sadece bir tanesidir. Şu anda, bu yazıyı okuduğun zaman diliminde, ertelemeden, ötelemeden işe koyulmaya başlamak en erdemli davranış olacaktır.
Peygamber efendimiz ise daha önceden uyarmak adına bize nasihatte bulunmuş, bize verilen nimetlerin farkında olmamızı istemiştir. Saymış olduğu bu nimetleri ise şu şekilde sıralamıştır. “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin. Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş zamanın, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin...” (Buhârî, Rikak 3; Tirmizi, Zühd 25)
Selam, dua ve muhabbetlerimle…