Bizim milletimizin fertlerinin doğum yerleri veya yaşadıkları yer neresi olursa olsun hatta tahsilleri ne olursa olsun her zaman bildikleri ve bildiklerini paylaştıkları 3 temel konu vardır.
Bunlar din, siyaset ve sağlıktır.
Dini bir konuda küçük ya da büyük bir sorununuz ile ilgili bilgiye mi ihtiyaç duyuyorsunuz?
Mahallenizden, okulunuzdan veya işyerinden herhangi bir kişiye açın derdinizi ve hemen cevabını alın.
En okkalı fetva sizin için hazırdır.
Sağlıkla ilgili bir probleminiz mi var veya hangi hastalığa hangi ilacın faydalı olduğunu mu öğrenmek istiyorsunuz?
Hastahane hastahane ve doktor doktor gezmeye hiç gerek yok.
Hangi hastahaneye veya hangi ihtisas sahibi doktora gitmeniz gerektiği hemen söylenir.
Ya da sağlık probleminiz ile ilgili olarak hangi ilacı hangi dozda ne kadar süre ile kullanacağınız tedavi olanların ismi ile birlikte anlatılı verir.
Veya en iyisi yan komşunuz ya da akrabalarınızdan birini arayın size tedaviniz ile ilgili olarak aklınızdan geçmeyecek kadar çok sayıda reçetenin bir anda önem sırasına göre sıralandığını göreceksiniz.
Siyasette aynen böyledir bizim memlekette.
Kenarından köşesinden bile olsa siyasetle ilgilenmediğini her fırsatta ifade etmekten çekinmeyen en yakından tanıdığınızı zannettiğiniz bir kişi ilk fırsatta en müfrit bir siyaset savunucusu oluverir.
Ya da çok iyi bildiğinizi zannettiğiniz bir arkadaşınızın avını bekleyen sinsi bir avcı gibi ilk fırsatta siyaseten sizi mat etmek için ve hiç beklemediğiniz bir anda saldırıya geçtiğini görebilirsiniz.
Bu nedenle okuduğu okul, gördüğü tahsil hatta yaşı ne olursa olsun bu ülkedeki tüm insanları anadan doğma siyasetçi olarak görmez iseniz çok büyük sıkıntılar çekebilirsiniz.
Bu arkadaş toplantılarında böyledir.
Aile içi oturmalarında böyledir.
Mahalle camisi önüne konulan banklarda böyledir.
Maalesef onlarca yıldır devam ettiğimiz kısır mı kısır ve de siyasi mi siyasi bu tavır kafamızı kaldırıp milletimizin ve memleketimizin gerçek gündemini görmemizi engelliyor.
Birde yine yıllardır sürdürdüğümüz bir başka kısır siyasi tavrımız var hepimizin.
Anamız ne der, babamız ne der yada hepsinden daha önemli bulduğumuz çevremiz ne der diyerek hakkı söylemekten engellenen dilimiz nedeniyle dilsiz şeytana döndürülen ruhlarımızın ürettiği kısır siyaset var.
Güya 21. Yüzyılda yaşıyoruz ama 19. Yüzyılda şimdilerde stratejik dostumuz ve müttefikimiz olarak kabul ettiğimiz devletlerce benliğimize kazınan duygularla bu kısır siyaset içerisinde debelenip duruyoruz.
Yani kısaca 21. yüzyılda hâlâ bize dayatılan 19. yüzyıl gündemleri ile uğraşıyoruz.
Bu kısır siyasi uğraş sonucunda 19. yüzyıldan kalma meseleleri dün çözemediğimiz gibi bu günde çözmek için bir adım atamadığımız gibi bugünün yani 21. Yüzyılın getirdiği fırsatları da aynı kısır siyasi tavır nedeni ile ıskalama riski ile karşı karşıya olduğumuzu bile göremiyoruz.
Şöyle etrafınıza bir bakın.
Sadece dünya meseleleri değil, Türkiye hatta Konya meselelerinin bile bu sebepten uzun yıllar boyunca çözülemediğini göreceksiniz.