Ancak, bir gerçeğin de altını çizmekte yarar var.
Bazı şeyler vardır ki, “şüyuu, vukuundan beterdir!” Yani gerçek olmasından çok söylenti halinde kalması daha tehlikelidir.
Evet, Konyaspor kendi göbeğini kendisi kesmeliydi.
Olmadı.
Ne acıdır ki, Konyaspor’un ipi Antalya’da çekildi.
Antalyaspor-Ankaragücü maçında.
Gençlerbirliği’nin de “el”i var Konyaspor’un ipinin çekilmesinde.
Bazı ulusal yayın yapan televizyonlarda Samet Aybaba ile ilgili yorumlar da yapılmış. Ne kadar doğru ne kadar eğri bilinmez, ama Aybaba’nın maçın 70. dakikasında soyunma odasına gitmesi hiçte hafife alınacak bir durum değil.
Antalya’da yaşayan spor yazarı arkadaşım Osman Öztokmak iyi bir Konyasporludur. Heyecanlı olmasına rağmen, futbolu bilen, iyi de yorumlayan bilgi birikimine sahiptir. Osman’ın dünkü yazısını okuduktan sonra, daha iyi anladım ki, işin içinde ince bir “ameliyat” durumu olduğunu.
İşte Osman kardeşin yazısından bir bölüm:
“Ankaragücü oyuna iyi başladı ve daha ilk dakikalarda yüzde yüzlük pozisyondan yararlanamadı. İlk yarıda dikkati çeken en önemli faktör Ankaragücü’nde oynayan Mehmet Yılmaz’dı. Bu futbolcu 45 dakika Antalyaspor'a Ceyhun’la birlikte adeta ecel terleri döktürdü.
Ama ne olduysa ikinci yarı başlarken yaşandı. Bu yarıya başlarken Mehmet Yılmaz'ı oyunda göremedik. Oyun başlarken 5 Antalyaspor'lu futbolcu saha kenarına gelerek eski hocaları ile el sıkıştıkları için midir Hikmet Karaman acaba kıyak mı geçmek istedi? Kimbilir. Ama bu değişiklik maçın kaderini de etkiledi
İlk yarıda sürekli rakibinin üstüne giden Ankaragücü bu futbolcunun oyundan alınmasından sonra iyice silikleşirken, sarı-lacivertli ekibin forvet oyuncusu Jaba nedendir bilinmez her aldığı topu arkadaşına pas vermek yerine, ölü sahada rakibiyle boğuşarak zaman geçirmesine ve topu olumsuz kullanmasına Hikmet Karaman’da ses çıkarmadı.”
Evet, Osman’ın yazdıkları bunlar. Yorum okuyucuların elbette.
Şimdi, Hikmet Karaman’ın özellikle takımın en iyi oyuncusunu ve golcüsünü ikinci yarıda
oyundan alması bana çok manidar geldi.
Antalya’dan bir arkadaşımın söyledikleri ise çok daha ilginç geldi bana. Tabiî ki bunları belgelemek mümkün değil. Yukarıda da söylediğim gibi “şüyuu, vukuundan beterdir!”
Söylenti halinde kalması bile vicdanları rahatsız etmeli. Özellikle de TFF’nin bu konunun üzerine gitmesi gerekir. Eğer, bu ülkede “temiz futbol”dan yanaysa.
Türkiye’de görev yapan önemli bir teknik adamın, Hikmet Karaman ile ilgili bu arkadaşıma anlattıkları yenilir yutulur cinsten değil. Sezon başında Antalya’dan kovulan Karaman’ın, Antalyalı yöneticilerle alacağından dolayı ihtilaflı olduğu ve pazarlık yaptığı, Antalyalı yöneticilerin buna yanaşmadığı, ancak maçın ilk 45 dakikasında Ankara temsilcisinin ciddi performansı karşısında Antalyalı yöneticilerin paniklediği ve ilk yarı biter bitmez Ankaragücü teknik direktörü Hikmet Karaman’a alacağına karşılık teminat verdiğini söylemiş. Bu teminat nakit midir, çek midir, net bir bilgi yok.
Ancak, ilk 45 dakikadaki Ankaragücü ile ikinci 45 dakikadaki Ankaragücü’nün arasında dağlar kadar fark olduğunun da altını çizmiş, bu teknik adam.
Söylentisi bile beter olan bir konunun vicdanları rahatsız etmesi gerekir. Hele de burası Türkiye olduğuna göre, yabana atılacak bir konu da değil. Çünkü, “ateş olmayan yerden duman çıkmaz”dan yola çıkarsak, en azından bazı insanların telefon konuşmaları incelenirse sonuç alınabilir. “telefonları dinlensin” demiyorum, ama GSM operatörlerinde bunların mutlaka kayıtları vardır.
Temiz futbol için “Kol kırılıp yen içinde” kalmasın.
Şimdi bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman Konyaspor’un ipinin nasıl çekildiğini ve nasıl paketlendiğini daha net görebiliriz.