Kiralık tarih!

Dr. İbrahim Büyükeken

Memlekette son yıllarda müthiş bir tarih şuuru yaşanıyor. Bir taraftan hükümet destekli yapılan Osmanlı dizileri bir taraftan Osmanlıcılık naraları. Hepsi çok güzel hareketler gerçekten! Ama bu işler lafla değil, icraatla oluyor. Osmanlı'yla Selçuklu'yla övünür dururuz ama onların bizlere miras bıraktığı tarihi yapıları ise kendi ellerimizle yıkarız. Zaman zaman restore etmeye çalıştığımız eserleri bile yıkıyoruz. Çünkü "yıkmak, yakmak" ruhumuza işlemiş. Kiralık diplomalarla restorasyon yaptırarak, tarihi acemi ellere teslim ediyoruz...

**

Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanlığı tarafından II. Kılıçarslan Köşkü’nün koruma altına alınması ve restorasyon çalışmaları için ihaleye çıkıldı. Kılıçarslan Köşkü'nün etrafına köstebek yuvasına çevirdiler. Sonuç yok. Üzerini brandalarla örttüler. Kamuoyuna bir açıklama yapma gereği bile duymuyorlar. İyi niyetle başlayan bir restorasyon çalışmasından bile büyük bir skandal çıkıyor...

**

Kılıçarslan Köşkü'nün ihalesini alan "Yandaş" firma arkeologların diplomalarını kiralayarak, ehil olmayan insanları burada çalıştırdı. Arkeolog Kamil Sağlam’ın diploması aylık bin lira karşılığında ihaleyi alan şirketi tarafından kiralandı. Anadolu'da Haçlı ordularını durduran ve İslam dünyasının tarumar edilmesini önüne Kılıçarslan'a ait köşkü kimlere emanet etmişiz, gelin görün. Bildiğiniz tarihi kiraya vermişler de haberimiz olmamış. Dünyada bizden başka kiralık diplomalarla restorasyon yaptıran başka bir ülke var mı bilmiyorum! Bu ayıp bize yeter artar bile...

**

Şehir Meydanı yanında yapılan kazılarda bulunan temeller ise kaderine terkedildi. Temellerin üzeri korumasız bir şekilde. Temellerden otlar fışkırıyor. Proje 3 yıldır beklemede. Belediye ise Anıtlar Kurulu Kararı'ndan çıkacak kararı bekliyor. Beşyol Kavşağı'nda bulunan temellerin ise üzeri örtüldü. Tarihi temelleri bildiğiniz tarihe gömdüler. Bir açıklama bile çok gördüler. Biz yazmasak temelleri kökünden kürüyüp yok edeceklerdi..

**

Bahçesinde Selçuklu sultanlarının mezarı bulunan Alaeddin Camii'nin ihalesi zar zor yapıldı. Alaeddin Camii'nin bahçe duvarları çatlamaya başlamıştı. İnşallah çalışmalar en sağlam bir şekilde yapılır. Tememnnimiz buradaki restorasyon çalışmalarının Sahip Ata Külliyesi'ye aynı kaderi paylaşmamasıdır. Malum Sahip Ata Külliyesi'nin de restorasyonunu "kiralık diploma" sahipleri yapmıştı...

**

2005 yılında yapılan restorasyonda Sahip Ata Külliyesi’ndeki 730 yıllık Selçuklu çinilerini tahrip ettiler. O dönemi hiç unutmam. Çinilerin parçalanmış halini gören dönemin Vakıflar Genel Müdür Vekili Ahmet Tanyolaç üzüntüsünden oturup ağlamıştı. Avrupa ülkelerinde sicili temiz olmayan firmaya ihale verilmezken, Türkiye'de yandaş firmalara ihale verilerek, tarih katliamı yapılıyor...

**

Öyle bir milletiz ki; ecdadımızın mezarlarına bile sahip çıkamıyoruz. Onlar ömürlerine savaşmakla geçirdi. Sadece Anadolu'yu değil tüm İslam beldelerini korumak için bir savaştı. Peki biz ne yaptık. Kemiklerini köpeklerin önüne attık. Konya'yı payitaht yapan Selçuklu Sultanları, Alaeddin Camii'deki türbelerinde kaderlerine terk edildi. Alaeddin'deki sultan mezarları talan edildi. 6 Selçuklu Sultanı'nın kemikleri yok olup gitti...

**

Bu aralar Osmanlıcılık edebiyatı yapıyoruz ya. Geçen hafta 91 yaşında ölen Osmanlı düşmanı Suudi Arabistan Kralı Abdullah için yas ilan ettik. Tabii paranın yüzü sıcak... Kral Abdullah kimdi? Osmanlı eserlerinin kökünü kazıyan, Ecdad Kalesi'ni yıktıran yerine oteller diktiren, Kabe'deki Osmanlı revaklarını kaldırtan bir İngiliz uşağıydı. Bir taraftan Osmanlıcılık yapacaksınız, bir taraftan Osmanlı düşmanı bir dinazor için yas ilan edeceksiniz... Çelişkinin daniskası..

**

Hayatımda böyle bir çelişki görmedim desem yalan olur. 20-25 yaşında bu ülke için bizler için canlarını ortaya koyan şehitlerimiz için bile yas ilan edilmediği günlerin ardından 91 yaşında ölen birisi için yas tutttuk. Ecdadımızın kemiklerini sızlattık, şehitlerimizin ruhunu incittiniz. Sizin Osmanlıcılık edebiyatınız ancak böyle olur....

**

Şimdi kimse çıkıp bizim vergilerimizle dizi çektirip, "tarih edebiyatı" yapmasın. Sanal alemde sanal devletler kurup, sanal kahramanlarla "Yeni Türkiye" edebiyatı yapmaya kalkmasın. Ecdadın bıraktığı tarihi eserlere hatta onların mezarlarına sahip çıkamadıktan sonra tarihçilik yapsanız ne yazar. Bir millet tarihini ancak böyle yok edebilir. Polonyalılar, Nazi ordularının yerle bir ettiği bir şehri aslına uygun olarak yeniden restore etmişler. Nakış nakış o güzelim tarihi dokuyu yeniden işlemişler. Hamasetle yaparak değil, iş yaparak tarihlerine sahip çıkıyorlar. Bizim gibi sanal tarihçilik, kiralık tarihçilik yapmıyor....

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.