Kıraat; yaratan Rabbinin adıyla oku

Oğuzhan Kara

Bizleri yoktan var eyleyen, yarattığı varlıklar içerisinde bize ruh verip bizi canlı eyleyen, yarattığı canlılar içerisinde bize akıl verip bizi insan eyleyen, yarattığı insanlar içerisinde bize iman nimetini verip bizi Müslüman eyleyen, o Müslümanlar içerisinde bize namazı sevdirip, bizi namazla dirilenlerden eyleyen Rabbimize hamdolsun. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen liderimiz, önderimiz, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) salat ve selam olsun.

Hadesten taharetle manevi kirlerden, necasetten taharetle maddi kirlerden arınarak, setrul avretle edebimizi takınarak, günde en az beş defa, kalıbımızla Kabe cihetine yönelerek, kalbimizle de Alemlerin Rabbi olan Allah‘ın rızasına nail olmak için namazımı kılmaya diyerek hazırlık şartlarını yerine getirdiğimiz namazımızın rükünlerindeki manayı bulmaya devam ediyoruz.

**

Allah-u Ekber diyerek ellerimizi bağlayıp kıyama durduğumuz namazımızın bir diğer farzı da kıraattır. Kıraat, namazda Kerim Kitabımızı asli dilinden okumak demektir. Namazda kıraat, kıyam halinde ve en az üç kısa ayet veya buna denk bir ayeti okumaktır. Üç ve dört rekatlı farzların ilk iki rekatında, iki rekatlı farzların, vitir namazının ve nafile namazların her rekatında, kıyam halinde iken Kur’an okumak farzdır.

**

Ayrıca; konuşabilen kişinin namazda Fatiha ve diğer sureleri, dili kıpırdatmaksızın ve ses çıkartmaksızın zihinden tekrarlaması okuma (kıraat) sayılmaz. Böyle yapmakla namazın rüknü olan kıraat yerine getirilmiş olmaz. Namaz kılan kişinin, ayet veya ayetleri, kendi duyabileceği bir sesle, fısıldar gibi, harfleri yerlerinden çıkartarak ve eğer yanında başkaları varsa onları rahatsız etmeyecek bir şekilde okuması gerekir.

* * *

Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl.(Ankebut Suresi 45) ayeti kerimesinin emri gereği namazını kılan Müslümanlar olarak, Kerim Kitabımızın kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa gönderildiğine iman ediyor ve Kerim Kitabımızı namazda asli şekliyle okuyoruz. Aynı zamanda da okuduğumuz ayetlerin mealini ve tefsirini de okuyup öğreniyoruz. Çünkü bir Müslümanın en azından namazda okuduğu ayetlerin bari mealini bilmesi ve tefsirini okuması gerekir.

Kerim kitabımızın ilk emri “oku” dur. İnsanın bilmediklerini öğrenmesi; neyin doğru neyin yanlış olduğunu tam olarak öğrenebilmesi doğru okumaya bağlıdır. Doğru okuma da, insanın faydasına veya zararına olan şeyleri insana öğreten Allah’ın adıyla okunarak yapılabilir. Bizler, Kerim Kitabımız Kur’an’ın başından sonuna kadar bütün sure ve ayetlerine, bu ayetlerde geçen emir ve yasaklara, helal ve haramlara ve bunların da insanlığın yararına olduğuna iman ediyoruz. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.(Alak Suresi 1,5)

**

“Yaratan Rabbinin adıyla oku!” emrinin muhatapları olarak Kur’an-ı Kerim’i okuyalım, anlayalım ve onun hükümlerini hayatımızda en güzel şekilde uygulayalım. İki bin yirmi bir yılına sağ salim ulaştırılmış olmamızı bir fırsat bilip Kur’an ile aramıza koyduğumuz engelleri kaldıralım. Günde en az beş vakit okuduğumuz Kur’an ile gözümüzü, gönlümüzü, kulağımızı, kalbimizi ve kalıbımızı barıştıralım. En doğruya, en iyiye, en güzele, en faydalıya ulaşmak için bunu yapalım. “Gerçekten bu Kur’an en doğru yola iletir ve iyi işler yapan mü’minlere büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.” (İsra suresi 9)

Kerim Kitabımızın muhatabı akıl sahibi, düşünebilen insanlardır. Ve Kerim Kitabımızı öğrenmek, onun hükümlerini hayatımızın her alanında uygulamak elbette kolaydır. Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?( Kamer Suresi 17)

Kerim kitabımızın ilk suresi, namazlarımızın her rekatında okuduğumuz, “kitabın özü, tekrarlanan yedi ayet ” gibi isimleri de olan, başlangıç anlamında “Fatiha” adını alan suremizin mealiyle bu yazımızı nihayete erdirelim:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla; Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm olan, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allah’a mahsustur. (Allah’ım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.(Amin)

Allah’a emanet olunuz.

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.