Kimliği olmayan yalnız adam

Yaşı tahmini 40ın ortalarında. Ama ne adını biliyor, ne nereli olduğunu. Ne bir yakını var ne de onu tanıyan birisi. Nüfus Cüzdanı ne demek bilmiyor bile.
Çünkü hiç ‘Kafa kağıdı’ olmamış. Haliyle TC Kimlik Numarası da (!) Ramazan ayı içerisinde iftar yemeklerine gittiği ‘Meczup’ dostları onun adını ‘Mehmet’ koymuş. Eski garajda kendisine sahip çıkan dolmuşçu camiası sakinleri ise ‘Selahattin’

Kendisine sorsan ismini bile bilmiyor. Çevresinde daha çok ‘Meczup Selahattin’ olarak tanınıyor. Kimseye zararı olmayan, Allah’ın sevgili bir kulu… Anne, baba, eş, dost, akraba. Onun hafızasında hiçbir tanıdık yok. 81 vilayetten neresini sorarsan ‘Oralıyım’ diyor.
Aslında hiç de ‘Oralı’ değil… Ne hayatın stresine, ne geçim sıkıntısına, ne krize, ne eve, ne barka… Onun bildiği tek adres Köseler kardeşlerin çay ocağı birde kaldığı baraka. Eski garaj Bin konutlar ve Cumhuriyet Mahallesi dolmuşçu esnafı ile çay ocağını işleten Ekrem, Burhan, Orhan, Ahmet ve Hüseyin Köseler kardeşler. Birde en büyük sırdaşı dolmuş camiasının sevilen isimlerinden (Nam-ı diğer Haceli) Hacıali Uyar onun tek ailesi.
Köseler kardeşler, ‘Meczup Selahattin’i’ 1985’li yılların başlarında babaları merhum Osman Köseler’in bulduğunu anlatıyor. Kardeşlerden Burhan Köseler, “Babam Mengene Mahallesinde çardakların arasında gezdiği sırada buz gibi bir çardakta uyurken bulmuş ‘Selahattin’i.
O zamanlar 20’li yaşlarında imiş. Kimsesi olmadığını öğrenince bizim fakirhaneye getirdi. O gün bu gün bizim yanımızda. Biz ne yersek o da aynısını yer. Bizimle güler, bizimle eğlenir. Gerekirse de bizimle ağlar. Bize öylesine bağlı. Aradan 25 yıla yakın zaman geçti. Ne arayanı oldu ne soranı. Giyimi, kuşamı sağlığı her türlü derdi bize ait. Hiçbir zamanda şikayetçi olmadık” dedi.
Sırdaşı dediğimiz Haceli Uyar ile birlikte Ünal Görmez,  Selahattin’in her derdine derman olan iki kişi. Selahattin’in yıkanmasından, traş olmasına, giyinip kuşanmasından taranmasına kadar kendilerini sorumlu tutan bu iki iyiliksever insan Yıllardır her hafta perşembe günleri Selahattin’in yanında olurlar. Önce yeni elbiseler getirilir daha sonra traş ve hamam sefası. O zaman tüm keyfi yerine gelir Selahattin’in.
Selahattin içimizden birisi oldu’ diyen Haceli, “Onu kimselere vermeyiz. Daha önce gazetede çıkan bir haber üzerine Türkiye’nin birçok yerinden bu yaşlarda yakını kaybolan kişiler geldi. Acaba bizim oğlumuz olabilir mi diye. Ama tanıyan çıkmadı. Bizde kimseye vermemeye karar aldık” dedi.
Yıllardır, Selahattin ile ilgili tek bir dedi kodunun duyulmadığını belirten Hacı Ali Uyar, “Bir yere otursun kalka de aylarca kalkmaz. Ekmek verme günlerce istemez. Mahallede herkes tanır, tatlı su çeşmesine giderken başını hiç kaldırmaz. Biz burada olduğumuz sürece Selahattin bizim bir parçamız. Kendisi ile yıllardır ilgilenmekten tek bir dakika dahi ne sıkıldık ne şikayet ettik” diyerek Selahattin’in ne kadar masum olduğunu anlatıyordu.
Yüzlerce dolmuşun bulunduğu durakta kimin çayı nasıl ve kaç şekerli içtiğini hangi dolmuş sürücüsünün ne sigarası içtiğini biliyor ‘Selahattin’ Parayı verene hiç sormadan içtiği sigarayı bakkaldan alıp getiriyor. Bir de parayı kim verirse aldığını kesinlikle ona veriyor. Bir başkasına asla. Herkesin ismini biliyor ama çok zor konuşuyor.
Dolmuşçu ailesi, ‘Meczup Selahattin’i kabullenmiş. Bir başka yere göndermeyi asla düşünmüyor. “Kimseye zararı yok. Yaz kış burada kalır. Bir gün birimiz görür ihtiyacın diğer gün bir başka arkadaş. Bir hafta birimiz elbiselerini yıkatırsa bir başka arkadaş yeni elbise alır. O bizim ‘Selahattin’ imiz. Bırakmayız bir başka yerde” diyerek ona olan insani bağlılıklarını gösteriyor.
30 yıla yakın zamandır Eski garaj civarının bütün sokaklarını okumadan ezberlemiş bu yüzden kaybolmuyor ‘Selahattin’ Gittiği yerden de geri gelir ‘Bura benim evim’ dediği çay ocağına. Çay ocağının tatlı suyu da ondan sorulur. Akçeşme Sokağının içerisindeki tatlı su çeşmesine gidip gelirken başını hiç kaldırmaz o kadarda utangaç…
Birçok kez yurda veya bir başka kuruma götürmeye gelmişler ‘Meczup’u ama o gitmemiş. ‘Gitmem’ diyor. ‘Ben burada büyüdüm. Burada kalırım. Ölürsem de burada ölürüm’ Evet kimliği bile olmayan 40 yaşlarında olduğu tahmin edilen ve eski garaj dolmuş durağında yaşamını devam ettiren, ‘Meczup Selahattin’ i anlatıyor bu satırlar.
ALİ SAİT ÖGE

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Merhaba Şehir Haberleri