Kim Kimi Ne İçin Seçiyor?

Süleyman Küçük


Türkiye’de daha doğrusu Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılın son çeyreğinde, mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçilirken, Meclis-i Mebusan için ilk genel seçimler 1877 de yapıldığı kabul edilir.

O günden bu yana Osmanlı Cumhuriyeti ve Türkiye İmparatorluğunda kaç seçim yapıldı sayan var mıdır acaba?

Seçimleri eski tabirle tadat eden olmuşsa, eminiz ki kaç tanesinin seçim, kaç tanesinin atama olduğunu da tespit etmiştir.

Çünkü geçmişten günümüze kullanılan, “Hürriyet” “adalet” müsavat” ve "demokrasi" ifadeleri asıl amaç olarak değil, seçim kazanma amacı için bir parola daha doğrusu araç olmuştur.

Her ne kadar Cumhuriyet öncesi herkesin bildiği üzere, "demokrasi" mefhumunun esamisi bile okunmamasına rağmen Cumhuriyet ile beraber, Cumhuriyetin kurucuları demokrasi butonuna basmış ve geçen zaman içinde çok fazla denenmiş olmasına rağmen, her defasında başarısız olunmuştur.

Siyasetçilerin farklı anlayışları neticesinde, çoğunlukla süresi tamamlanmadan erken seçimler yapılmış olmasına rağmen, her defasında “demokrasi ve adalet” getirme yaftası altında yapılan seçimlerle yeni hükumetler seçilmiş ve hemen hepsi de aynı başarısızlığa uğramıştır.

Aslında demokrasi ile hiç alakaları olmayan ve ABD nin “bizim çocukları” olanlar tarafından, 1960 ve 1980 de yine demokrasiyi rayına oturtmak adına ve demokrasi savunuculuğunu bu defa silah yoluyla yapmak şekliyle iki kere demokrasi parolasıyla müdahalelerde bulunulmuşsa da yine başarısız sonuçlar ortaya çıkmıştır.

Bu arada demokrasi için yapıldığı söylenen ve başarısız olan darbeler ile aradaki post modernleri de saymak gerekirse, son olarak 2016 da sivil demokrasi müdahalesi olanla birlikte gelmiş geçmiş tüm darbelerin her biri diğerinden daha başarısız olarak tarihteki yerlerini almışlardır.

Kısaca söylemek gerekirse; 100 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti ve ondan önceki 600 yıllık Osmanlı Devletinde seçimler asla demokrasi getirememiştir.

Bunun ilk sebebi demokrasiyi getirdik diyenlerin, 15 sene seçime gitmeden ülkeyi yönetmiş olmalarıdır.

İkinci sebebi öncekilerin yaptıklarının, sonrakiler için de bir hak olarak görülmesidir.

Üçüncü sebebi ise; Demokrasi ve insan onuru diye bağıran, hatta bu uğurda ihtilal yaparak dilediğine seçme veya seçilme özgürlüğü veren, dilediğine vermeyenlerin milletin seçtiği partiyi lağvetmelerine bile ses çıkarmayan vatandaşlardır.

Esasen böyle bir sistemden demokrasi beklemek de en büyük yanlışlıktır.

Selçuklu ve Osmanlı yeterince adil değildi diyenlerin, bu aşamada bir kere daha düşünmeleri gerekir.

Birilerinin anlatımına göre, İngiltere demokrasi ile 1200 lü yıllarda tanışmıştı. O günden bu güne kadar hala adı krallık olan parlamenter demokrasi ile yönetiliyor.

İngiltere’nin demokrasi transfer ettiği ülkeler ise, demokrasi adına ancak bu kadar gelişebildiler.

Osmanlı Devletinin son zamanlarındaki adı demokrasi olan yönetim için ilk tohumun 1800 lerde atıldığı, Kurtuluş Savaşı sonrasındaki dönemde Mustafa Kemal’in tohumu suladığı, saksısını değiştirip büyümesinin yolunu açtığı ifade edilse de, demokrasi dünden bu güne bir türlü büyütülüp ağaç haline getirilerek çiçek açacak, meyve verecek hale getirilememiştir.

Hal böyle olunca; Türk demokrasisinin önünde gidilecek daha çok yol, aşılacak çok engel vardır.

Çünkü demokrasi demek, seçim günü geldiğinde sandığa oy atarak kendini yönetecek olan diktatörü seçmek değildir.

Bu anlamda demokrasinin ülke siyasetinden önce, seçmenlerin günlük yaşantılarına girmesi gerekiyor?

FARKINDA MIYIZ?

Türk toplumunun eğitimsiz olduğu için, demokratik hayata bir türlü geçilemediğini söyleyenler, sürekli yalan söylemektedirler.

Toplum onların anladığı anlamda eğitimsiz olsa da, demokrasiyi işletecek olan seçilmiş kişilerin eğitimli kişiler olarak bilinmesi hatadır.

Bu arada siyasilerin konuşmalarında sergiledikleri vücut diline dikkat eden herkesin bunu görmesi mümkündür.

Konuşurken yuvarlak el işareti yapanlar Cumhuriyetin ve demokrasinin gerçek sahibi olarak gördükleri kişilere “beni seçin, ne isterseniz yaparım” diyorlar.

Ellerinin hareketleriyle ifşa olacaklarından korkanlar ise, sürdürülebilir büyüme, yeşil kalkınma, sıfır karbon ve 666 lı sözcükler kullanıyorlar.

Yani sizden oy falan istemiyorlar.





İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.