Sevgili okurlar bundan böyle sizlere Kıbrıs’tan yazacağım inşaallah. Eşimin görevi nedeniyle bir süre Kıbrıs’ta kalacağız. ‘Merhaba’ gazetesinin âdeta Kıbrıs muhabiri gibi buradaki gelişmeleri sizlere yazmak arzusundayım. Tabi ki diğer hususlarda da yazışacağız Allah(c.c)’ın izniyle.
Önce geçen hafta Kıbrıs’a gelirken yaşadıklarımdan başlamak istiyorum. Zira benim rûhumu derinden sarsan hâdiseleri bizzat yüz yüze yalın gözle kendim görünce cidden gâyet üzüldüm. Taşucu’nda feribotu beklerken insanlarımızın her çeşit ahlâkî değerleri ayaklar altına alırcasına rahat ve özgür davranışları ve yine alabildiğince özgür kıyâfetleri beni çok etkiledi. Bu şekil davranışların bir defa bizim kültürel değerlerimizle kesinlikle bağdaşır bir yanı yoktur. Ne hâle geldik Rabbim! Körle yatan şaşı kalkar. Her zaman ortamın ehemmiyetinden bahseder dururuz. İngilizlerle berâberlik ister istemez onlara benzemeyi de berâberinde getiriyor.
Sevgili okular Kıbrıs’a çeşitli amaçlarla gelen birçok Türk vatandaşı var. Bunlardan genç olanlarının çoğu üniversite öğrencisi. Kıbrıs’ta Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne bağlı çeşitli birimleri olan şubeleri mevcut. Bunun yanı sıra yeni açılan Yakın Doğu Akdeniz Üniversitesi bulunuyor. Bu eğitim kurumlarının eğitim ve öğretim kalitesi her zaman için tartışma götürür durumda. Dünyânın çeşitli yerlerinden okumak amaçlı gelen öğrencilerin büyük çoğunluğunu Türk öğrencileri oluşturuyor. Yalnız bizim öğrencilerin şöyle bir ayrıcalığı(!) var; Türkiye’de fakülte kazanamayan gençleri aileler büyük meblağlar ödeyerek okumalarını sağlamak niyetiyle buralara gönderiyorlar. Ailelerin öncelikleri; ‘ne olursa olsun çocukları bir üniversite bitirsin’ amaçlı oluyor. Oysa öğrencilerin bulundukları ortam onları ister istemez etkiliyor. Biz aile olarak, şahsen kendi çocuğumuzu elimizde imkânımız varken böylesi hem eğitim kalitesi tartışmalı hem ahlâki alaboraların süper derecede yaşandığı bir ortama sokmak düşüncesinde olamadık. Sonradan pişman olabileceğimizi kestirebildiğimiz şeylere hiç başlamamak daha akıl kârı olsa gerek diye düşünüyorum.
Bahsedilen okullarda okuyan öğrenciler, eğitimlerini alırken(!) kültürel değerlerin alenen çiğnendiği böylesi menfi bir ortamda bulunmaları onlar için en büyük olumsuzluktur. Şimdi Türkiye’de yok mu? Sanki diyebilirsiniz. Evet, var fakat buradaki kadar fütursuzca değil. Şehirlerin girişleri ve çıkışları devamlı ‘Night Club’(gece kulubü) leriyle dolu. Hayat oyun ve eğlence merkezli burada. Öğrencilerde olası gereken ‘ilim alma’ amaçlı olan okul bitirme ideâli sâdece ‘diploma sâhibi olma’ hayâline dönüşmüş durumda. Hoş bu Türkiye içinde söz konusu. Gençler üniversiteli olmayı, her türlü ahlaksızlıkların çevrildiği son derece özgür(!) ortamlarda bulunup canlarının çektiği gibi yaşamak olarak algılamamalı. Üniversiteli olmak; gençlerimizin tahsil yaptıkları sahalarda bu tıp, mühendislik, ekonomi, işletme, sosyal hayâta dâir konularda ilmi verilerle donanıp mezuniyet sonrası aldığı bilgileri topluma en güzel şekilde mesleğiyle sunandır. Tabi imkanlar kendisine sağlanır sağlanmaz onlar ayrı konular. Fakat genel format budur. Vatanına, ailesine, kendi öz şahsına namusuyla, şerefiyle çizeceği bir onurlu hizmet anlayışını kazanması gençlerimizden istenen, özlenen ve beklenendir. Bunları defâlarca yazdık köşemizde. Hatta ‘Üniversiteli olmak ne demek?’ isimli makâlemizi hatırlayınız.
Memleketimizin geleceği olan buradaki gençlerimize şunları altını çizerek vurgulamak istiyorum: Kıbrıs Türkiye’ye göre daha rahat bir zemin. Böylesi bir zeminde gençlerimizin kendilerini muhafaza etmeleri gâyet zor. Fakat amaca ve hedefe kilitlenmek birçok menfîliğin önüne geçebilir. Bu sebeple buraya gelenler amaç ve hedeflerini iyi belirlemeli ve en ufak amaçtan sapma veya bu husus için en ufak bir eğilme göstermemelidirler. Yoksa arkası gelir. Elbette bunu söylemesi çok kolay. Ancak; ‘Şartlar ne olursa olsun bozulmayacağım, mevcut değerlerimi muhafazaya gayret edeceğim’ hedefi güzel bir hedeftir. Kıbrıs’ta bulunan her genç ve herkes hedefine kilitlenmeli. ‘Her türlü kayganlığa rağmen memleketim için, ailem için, kendim için sâhip olduğum ahlâkî değerlerimi ve ölçülerimi yitirmeden yoluma devam ederek okulumu bitirmeliyim’ deme azim ve kararlılığında olmalı Kıbrıs’ta okuyan yavrularımız.
Türkiye’de öyle aileler biliyoruz ki;’ Keşke evlâdım lise mezûnu olarak kalsaydı da Kıbrıs’a gidip ahlâkı bu derece bozulmasaydı.’ Diyorlar. Anne babalar önceden çocuklarını gönderecekleri ortamı araştırmaları lâzımdır. Bilinir ki; ‘Son pişmanlık fayda vermez.’ Bu menfîlikleri değiştirmek ise gençlerimize düşüyor.
Kıbrıs’a gelirken feribota binen birçok genç vardı. Kıbrıs Üniversitelerinde okuyan Türkiyeli gençlerdi bunlar. Hatta hemen önümde 10-15 kişilik Konyalı bir gurup vardı. Birbirlerine ‘Konyalılar dağılmasın, ayrılmasın’ diye ikazlar yapıyorlardı. Şöyle bir gençlere baktım, yeni çaylaklar vardı etraflarına şaşkın şaşkın bakıyorlardı bencileyin. Eskilerse fütursuz rahat tavırlarla her çeşit çirkin manzarayı büyük bir keyifle seyrediyorlardı. Bazıları vardı edebe yakışmayan manzaralar karşısında bakışlarını devamlı kaçırıyorlardı. Onlara candan üzüldüm zira bir çevir, iki çevir, on çevir. Böylesi menfi ortamlarda bulunmak onlar adına hakikaten üzücü. Rabbim yar ve yardımcıları olsun.
Haftaya devam etmek üzere şimdilik hayırla kalın efendim.
Önce geçen hafta Kıbrıs’a gelirken yaşadıklarımdan başlamak istiyorum. Zira benim rûhumu derinden sarsan hâdiseleri bizzat yüz yüze yalın gözle kendim görünce cidden gâyet üzüldüm. Taşucu’nda feribotu beklerken insanlarımızın her çeşit ahlâkî değerleri ayaklar altına alırcasına rahat ve özgür davranışları ve yine alabildiğince özgür kıyâfetleri beni çok etkiledi. Bu şekil davranışların bir defa bizim kültürel değerlerimizle kesinlikle bağdaşır bir yanı yoktur. Ne hâle geldik Rabbim! Körle yatan şaşı kalkar. Her zaman ortamın ehemmiyetinden bahseder dururuz. İngilizlerle berâberlik ister istemez onlara benzemeyi de berâberinde getiriyor.
Sevgili okular Kıbrıs’a çeşitli amaçlarla gelen birçok Türk vatandaşı var. Bunlardan genç olanlarının çoğu üniversite öğrencisi. Kıbrıs’ta Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne bağlı çeşitli birimleri olan şubeleri mevcut. Bunun yanı sıra yeni açılan Yakın Doğu Akdeniz Üniversitesi bulunuyor. Bu eğitim kurumlarının eğitim ve öğretim kalitesi her zaman için tartışma götürür durumda. Dünyânın çeşitli yerlerinden okumak amaçlı gelen öğrencilerin büyük çoğunluğunu Türk öğrencileri oluşturuyor. Yalnız bizim öğrencilerin şöyle bir ayrıcalığı(!) var; Türkiye’de fakülte kazanamayan gençleri aileler büyük meblağlar ödeyerek okumalarını sağlamak niyetiyle buralara gönderiyorlar. Ailelerin öncelikleri; ‘ne olursa olsun çocukları bir üniversite bitirsin’ amaçlı oluyor. Oysa öğrencilerin bulundukları ortam onları ister istemez etkiliyor. Biz aile olarak, şahsen kendi çocuğumuzu elimizde imkânımız varken böylesi hem eğitim kalitesi tartışmalı hem ahlâki alaboraların süper derecede yaşandığı bir ortama sokmak düşüncesinde olamadık. Sonradan pişman olabileceğimizi kestirebildiğimiz şeylere hiç başlamamak daha akıl kârı olsa gerek diye düşünüyorum.
Bahsedilen okullarda okuyan öğrenciler, eğitimlerini alırken(!) kültürel değerlerin alenen çiğnendiği böylesi menfi bir ortamda bulunmaları onlar için en büyük olumsuzluktur. Şimdi Türkiye’de yok mu? Sanki diyebilirsiniz. Evet, var fakat buradaki kadar fütursuzca değil. Şehirlerin girişleri ve çıkışları devamlı ‘Night Club’(gece kulubü) leriyle dolu. Hayat oyun ve eğlence merkezli burada. Öğrencilerde olası gereken ‘ilim alma’ amaçlı olan okul bitirme ideâli sâdece ‘diploma sâhibi olma’ hayâline dönüşmüş durumda. Hoş bu Türkiye içinde söz konusu. Gençler üniversiteli olmayı, her türlü ahlaksızlıkların çevrildiği son derece özgür(!) ortamlarda bulunup canlarının çektiği gibi yaşamak olarak algılamamalı. Üniversiteli olmak; gençlerimizin tahsil yaptıkları sahalarda bu tıp, mühendislik, ekonomi, işletme, sosyal hayâta dâir konularda ilmi verilerle donanıp mezuniyet sonrası aldığı bilgileri topluma en güzel şekilde mesleğiyle sunandır. Tabi imkanlar kendisine sağlanır sağlanmaz onlar ayrı konular. Fakat genel format budur. Vatanına, ailesine, kendi öz şahsına namusuyla, şerefiyle çizeceği bir onurlu hizmet anlayışını kazanması gençlerimizden istenen, özlenen ve beklenendir. Bunları defâlarca yazdık köşemizde. Hatta ‘Üniversiteli olmak ne demek?’ isimli makâlemizi hatırlayınız.
Memleketimizin geleceği olan buradaki gençlerimize şunları altını çizerek vurgulamak istiyorum: Kıbrıs Türkiye’ye göre daha rahat bir zemin. Böylesi bir zeminde gençlerimizin kendilerini muhafaza etmeleri gâyet zor. Fakat amaca ve hedefe kilitlenmek birçok menfîliğin önüne geçebilir. Bu sebeple buraya gelenler amaç ve hedeflerini iyi belirlemeli ve en ufak amaçtan sapma veya bu husus için en ufak bir eğilme göstermemelidirler. Yoksa arkası gelir. Elbette bunu söylemesi çok kolay. Ancak; ‘Şartlar ne olursa olsun bozulmayacağım, mevcut değerlerimi muhafazaya gayret edeceğim’ hedefi güzel bir hedeftir. Kıbrıs’ta bulunan her genç ve herkes hedefine kilitlenmeli. ‘Her türlü kayganlığa rağmen memleketim için, ailem için, kendim için sâhip olduğum ahlâkî değerlerimi ve ölçülerimi yitirmeden yoluma devam ederek okulumu bitirmeliyim’ deme azim ve kararlılığında olmalı Kıbrıs’ta okuyan yavrularımız.
Türkiye’de öyle aileler biliyoruz ki;’ Keşke evlâdım lise mezûnu olarak kalsaydı da Kıbrıs’a gidip ahlâkı bu derece bozulmasaydı.’ Diyorlar. Anne babalar önceden çocuklarını gönderecekleri ortamı araştırmaları lâzımdır. Bilinir ki; ‘Son pişmanlık fayda vermez.’ Bu menfîlikleri değiştirmek ise gençlerimize düşüyor.
Kıbrıs’a gelirken feribota binen birçok genç vardı. Kıbrıs Üniversitelerinde okuyan Türkiyeli gençlerdi bunlar. Hatta hemen önümde 10-15 kişilik Konyalı bir gurup vardı. Birbirlerine ‘Konyalılar dağılmasın, ayrılmasın’ diye ikazlar yapıyorlardı. Şöyle bir gençlere baktım, yeni çaylaklar vardı etraflarına şaşkın şaşkın bakıyorlardı bencileyin. Eskilerse fütursuz rahat tavırlarla her çeşit çirkin manzarayı büyük bir keyifle seyrediyorlardı. Bazıları vardı edebe yakışmayan manzaralar karşısında bakışlarını devamlı kaçırıyorlardı. Onlara candan üzüldüm zira bir çevir, iki çevir, on çevir. Böylesi menfi ortamlarda bulunmak onlar adına hakikaten üzücü. Rabbim yar ve yardımcıları olsun.
Haftaya devam etmek üzere şimdilik hayırla kalın efendim.