Kesk: Kobani Halkının Talepleri Karşılanmalı

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), hükümeti içte ve dışta savaşı ve şiddeti tırmandıran politikalarını derhal terk etmesini istedi. Kobani halkının taleplerinin karşılanması gerektiğini söyledi.Şiddet içeren sokak olayları...

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), hükümeti içte ve dışta savaşı ve şiddeti tırmandıran politikalarını derhal terk etmesini istedi. Kobani halkının taleplerinin karşılanması gerektiğini söyledi.

Şiddet içeren sokak olayları üzerine görüşlerine bildirmek üzere yazılı açıklama yapan KESK yönetimi, son dört günde 35 insanı darbe dönemlerinde bile zor görülebilecek türden “karanlık” ellerin devrede olduğunu gösteren olaylar sonrasında kaybettiklerini belirterek,

"Ne yazık ki, olayların durulacağına ve sükunetin hâkim olacağına dair henüz bir işaret ortada gözükmemektedir. Aksine JİTEMvari yöntemlerle bir iç savaş görüntüsü yaratılmaya dönük korkunç saldırılar devreye sokulmuş, paramiliter güçler sokaklara salınmıştır. 1980 sonrası ilk kez bu yoğunlukta askeri güç şehirlere inmiş, birçok ilde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, toplu gözaltılar yaşanmıştır. 3-4 gün içinde onlarca yıl geriye gidilmiş, ülke adeta savaş alanına dönmüştür." tepkisini gösterdi.

Gelişmelerin AK Parti’nin 12 yıllık mezhepsel, kutuplaştırıcı ve anti demokratik politikalarından ayrı ele alınamayacağına işaret eden açıklama, "AKP’nin IŞİD’e açık-örtük verdiği destek bu politikaların son halkası olmuştur. Emperyalizmin Ortadoğu’yu bataklığa çevirme ve ‘kontrol edilebilir sürekli çatışmalı hal’de tutma politikası ile AKP’nin mezhepçi, otoriter politikaları örtüşmüştür. Kobani’de on binlerce sivil katliam tehlikesi ile karşı karşıya iken bile AKP’nin sergilediği umarsız ve IŞİD saldırılarından medet uman tavrı bölgede ve insanlık değerlerini sahiplenen her kesimde infial uyandırmıştır. Yapılması gereken derhal bu politikalardan vazgeçmek ve Kobanİ halkının taleplerine kulak vermek iken ilkin cumhurbaşkanının ve ardından İçişleri Bakanı’nın açıklamaları bugün yaşadığımız olayların fitilini ateşlemiştir. Hükümet hala ateşe körükle gitmektedir. Dolaysıyla “acaba bütün bunlar hükümetin gizli ajandasının gereği olarak mı uygulanmaktadır” sorusu akla gelmektedir. Demokratik tepkilerin, silah da dahil olmak üzere, her tür devlet şiddetiyle engellenmeye çalışılması karanlık ellerin de rahatça hareket etmesine olanak sağlamaktadır.” cümleleriyle sürdü.

Bugün sabah KESK’e bağlı SES üyelerinin de insanlık değerleri adına hizmet verdiği Diyarbakır Ana Çocuk Sağlığı Merkezi’nin polis ve askerlerce basıldığına, 46 yaralının başka hastanelere götürüldüğünü vurgu yapılan açıklamada eş zamanlı olarak Suruç Devlet Hastanesi’nin örgüt evi basılırcasına basıldığına, “hareket eden olursa vurulacaktır” denildiğine, burdaki yaralı bir kişinin bilinmeyen bir yere götürüldüğüne işaret edildi.

İstanbul Havaalanında içinde KESK üyelerinin de bulunduğu kadın örgütlerinin geliştirdiği demokratik tepkinin onlarca sivil, resmi ve özel güvenlik güçlerince saldırıyla engellendiği tepkisiyle süren açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Cinsel taciz de dahil olmak üzere işkence yöntemleri uygulanmıştır. Nitekim son günlerde gözaltına alınanlara yönelik gözaltında şiddet uygulandığı iddiaları kaygı verici düzeyde yaygınlaşmıştır. Ankara Üniversitesi’nde öğrencilerin eylemi polisin tekbir sesleri ve Rabia işaretleri eşliğinde saldırıya uğramış, 5 akademisyen ve 14 öğrenci darp edilerek gözaltına alınmıştır. Nusaybin’de basın açıklaması yapan üyelerimize yönelik polis tarafından silah kullanılmış, Hakkâri’de ise üyelerimizin üzerine panzer sürülmüştür. Ankara ve daha birçok yerde greve ilişkin yapmak istediğimiz basın açıklamaları polis zoruyla engellenmiştir.

Sendikamız Eğitim Sen Diyarbakır şube yöneticilerinden Erkan Keskin ve yanındaki iki kişi 90’larda kontra cinayetleri sonucu kaybettiğimiz emekçilerin uğradığı saldırı yöntemine benzer bir saldırıya uğramışlardır. Evlerine giderken takip edilmişler ve üzerlerine kurşun yağdırılmıştır. Büyük bir şans eseri yaralı olarak kurtulmuşlar, hastanede ameliyata alınmışlardır. İstanbul’da bir vatandaş çırıl çıplak soyulduktan sonra dövülerek bıçaklanmış, komalık edilmiştir. Gaziantep, Adana, Tarsus, Diyarbakır’da benzer linçler sonucu birçok insanımız vahşice katledilmiştir. Bütün bu gelişmeler paramiliter güçlerin planlı olarak sokaklara salındığını göstermektedir.”

“HANGİ PROJELERİN HAYATA GEÇİRİLDİĞİ HAFIZALARIMIZDAKİ YERİNİ HALA KORUYOR”

1980 öncesi olaylarda, Çorum, Maraş gibi katliamlarda, 93 Sivas olaylarında da benzer hareketlenmelerin ardından hangi projelerin hayata geçirildiği hafızalarımızdaki yerini hala koruduğundan, son dört gündür güvenlik güçlerinin “Yaşasın IŞİD” sloganları atmaları ya da paramiliter güçlerle birlikte bina yakmalarda, linç olaylarında görünmeleri oldukça tehlikeli bir noktada olunduğunu gösterdiğine işaret eden açıklama, Dargeçit başta olmak üzere güvenlik güçlerinin hedef gözeterek sivil halka ateş açmasının telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabileceği ve bunlar savaşta yapılsa bile suç olan uygulamalar olduğu kaydedildi.

“BENZER OLAYLARIN ARKASINDAN DA PSİKOLOJİK HAREKATLARIN ÇIKTIĞI HATIRLANACAK”

Ne zaman yaygın demokratik eylem ve etkinlikler gelişse, ne zaman halklar arasındaki dayanışma yükselse ve ne zaman sistem demokratik bir zemini yaratma zorunluluğu ile karşı karşıya gelse büst-heykel kırma, bayrak yakma, halkların değerlerine yönelik saldırıların geliştiğine ya da “camide içki içildi”, “başörtülü bacımız saldırıya uğradı” türü yalanlar ortaya atılarak medya üzerinden şoven, milliyetçi bir kampanya yürütüldüğüne dikkat çekilen açıklama, Genelkurmay sitesinden İzmir’de bayrak yakıldığı iddiasının İzmir Valiliği tarafından yalanlanmasının üzerinde düşünülmesi gereken bir durum olduğunu, geçmişte benzer olayların arkasından da psikolojik harekatların çıktığının hatırlanacağı sözleriyle devam etti.

KESK açıklamasında, “İktidar kavgası veren güçlere yakın medya kaynaklarının son günlerdeki yayın politikası yeni andıçlarla karşı karşıya olduğumuzu düşündürmektedir. Bir kısım medya çarpıtma, kamplaştırma ve gerginlik üzerinden şovenizme ve milliyetçiliğe hizmet ederken bir kısım medya organı ise ‘penguen’ politikasına devam etmektedir. Her iki yayın politikasının da barışa ve halkların kardeşliğine hizmet etmediği açıktır.” denilenek konfederasyonun gidişattan derin kaygı duyduğu, bu gidişatı durdurmak için her tür çabayı ve fedakârlığı göstermeye devam edeceği bildirildi.

KESK’İN HÜKÜMETE UYARILARI

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) hükümete şu uyarılarını dikkate alma çağrısında bulunarak, halklar arası kardeşliğin zarar görmemesi için derhal demokratik adımlar atması istendi:

“Tüm bu gelişmeler hükümetin muhafazakâr, otoriter ve neo liberal politikalarının sonucudur. Bu politikaların ülkemizi uçurumun kenarına getirdiği ve sosyal patlamaların kaçınılmaz olduğu artık görülmelidir.

Her demokratik talep ve eylem sonrası “Hükümet düşürülmek isteniyor”, “bunlar bahane” “faiz lobisi”, “dış güçler” paranoyası ve yalanlarından vazgeçilmelidir.

Kürt sorununda hükümetin her fırsatta “kararlılıkla” devam ettiğini iddia ettiği, ancak somut adım atmadığı süreç mutlaka müzakereye dönüşmeli, süreç demokratik güçlerin ve kamuoyunun denetimine açık olacak bir şeffaflıkta yürütülmelidir.

Kobani’de iyice açığa çıkan mezhepçi, etnik politikalardan ve IŞİD’e her tür destekten vazgeçilmeli, yaşam mücadelesi veren Kobani halkının talepleri karşılanmalıdır. Kobani halkıyla dayanışma etkinlikleri engellenmemelidir.

Sınırda bekletmeler sonucu birçok yaralı yaşamını yitirmiştir. Yaralıların tedavi edilmesi uluslararası hukukun ve insanlığın bir gereğidir. Aksi tutumlar suçtur. Bu insanlık dışı yaklaşım terkedilmelidir.

Birçok ilde ellerinde palalar, silahlar, bıçaklar, zincirler, tornavidalar vb. saldırı araçlarıyla sokaklara çıkan paramiliter güçler derhal durdurulmalı, kamplaşma yaratacak dil ve politikalardan uzak durulmalıdır. Dağıtılmadığı, sadece yeni iktidar odaklarının hizmetine sokulduğu anlaşılan "derin“ yapılar ve paramiliter güçler derhal dağıtılmalıdır.

Hükümet “kimsenin aklına ihtiyacımız yok” tutumunu ve kişisel hırsların şekillendirdiği tekçi, tehditkâr politikaları terkedilmeli, diyalog kanallarını sonuna kadar kullanmalıdır.

Devlet güçlerinin koruması ve yönlendirmesi sonucu gerçekleşen linç olayları, bina yakmalar açığa çıkartılmalı, sorumluları yargılanmalıdır.”

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri