Nereye gidiyoruz yazı serisi
2 Ekim 2016 aynı zamanda 1 Muharrem 1438 Hicri Yeni yılıdır. Değerli dostum tarihçi Ekrem Şama, Kerbela olaylarını ele alarak, bu olayların zamanımıza uyarlamasını yapmıştır. Kerbela’da yaşananların bir daha yaşanmaması, olayların iyi bilinmesi ve yapılan hata ve kusurlara tekrar düşülmemesi ile mümkündür. “Kerbela olayı” dediğimiz ve Hz. Hüseyin ile 70 küsur arkadaşının şehit edildiği olayı kısaca hatırlayalım. Hatırlayalım ki, bu günkü zulümlerin de o günkü katliama nasıl benzediğini anlamış olalım.
“13 asır önce İslam Ümmeti bir bunalıma girdi. Ümmetin iktidarı başta Yezit olmak üzere zalimlerce çeşitli hileli metotlar kullanılarak idare gasp edildi. Vaziyete çare arayan Iraklı Müslümanlardan 118 bin kişi, Mekke’de bulunan Efendimizin torunu Hz. Hüseyin’e elçiler ve mektuplar göndererek kendisini Halife seçtiklerini, emrinde olduklarını, her buyruğunu yapacaklarını, aile ve çocuklarını nasıl koruyorlarsa, onu da öyle koruyacaklarını, yemin ederek yazılı ve sözlü olarak ifade ettiler. Irak’a davet ettiler.
Bu olayı duyan ve koltuklarının sallandığını gören zalimler bir ordu donatarak Ubeydullah Bin Ziyad’ın komutasında Irak’a gönderdiler.
Ubeydullah denen zalim ve usta politikacı, olayların merkezi olan Küfe’ye geldi. Hz. Hüseyin’e söz vermiş bulunan kişilerin ileri gelenlerini; makam, mevki, şan, şöhret ve para ile ikna ederek sözlerini ve yeminlerini geri aldırdı. Sonra da halka kendi ordusunu göstererek tehdit etti ve Hz. Hüseyin’e verdikleri sözlerinden caydırdı. Böylece 100 binden fazla kişi döneklik yaparak, davetleri üzerine kendilerine doğru gelmekte olan Hz. Hüseyin’i desteklemekten vazgeçtiler.
Ubeydullah, Hz. Hüseyin’in çocukluk arkadaşı olan ve hayatında cennetle müjdelenmiş bulunan Sa’d Bin Ebi Vakkas’ın oğlu Ömer’i, Rey valiliğini kendisine vereceğini ifade ederek makamla kandırdı. Emrine verdiği 5 bin kişilik bir orduyla, olaylardan habersiz aile ve arkadaşlarıyla yolda gelmekte bulunan Hz. Hüseyin’i ve 70 civarında Ehli Beyt ve arkadaşını günlerce susuz bırakarak hunharca şehit etti.
Olay Kerbela denen yerin yakınında Fırat kenarında meydana geldiği için Kerbela olayı diye anıldı. 13 asırdır ümmeti derinden üzen, uğruna milyonla insanın öldürüldüğü bu olay unutulacak gibi bir olay değildir. Iraklılar’ın dönekliği ve verdikleri söz ve yeminden dönmeleri, zalimlerin de bu dönekleri makam, mevki, mal ve şöhret vadiyle kandırmadaki maharetleri Kerbela olayının en önemli sebebidir.
KERBELA TEKRARLANDI MI
Günümüzde de benzer birçok olaylar meydana gelmiş, aynı topraklarda ve diğer İslam yurtlarında büyük bir katliam yaşanmış ve yaşanmaya devam edilmektedir. Bunlardan biri de ülkemizde yaşanmıştır.
Milli Görüş Lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a, 1969’dan bu yana milyonlarca kişi “Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya” için, “İslam Birliği’nin Kurulması” için “Bütün güçleri ile çalışacaklarına dair…” söz vermişler, miting meydanlarında ve büyük salon toplantılarında ellerini havaya kaldırarak yemin etmişlerdir. Bu sözleşmeye Allah da şahit tutulmuştu.
Elbette bu sözler laf olsun, diye verilmemişti. Söz sözdü, yemin yemindi. Tıpkı Hz. Hüseyin’e söz veren ve yemin eden yüz binlerin sözü ve yemini gibi…
Lider Erbakan koalisyonla da olsa, 1996 yılında hükümeti kurmaya muvaffak olup milyonlarca insana verdiği sözleri yerine getirmek için kolları sıvadı ve köklü icraatlara başladı. “Havuz Sistemi” ile “Yaşanabilir Bir Türkiye” ve “D-8” ile de “Yeni Bir Dünya”nın ilk adımlarını atıp hızlı bir tempoyla bunları aktif hale getirdi. Düşünüyordu ki, ilk seçimlerde % 46, arkasından da % 64 oy alarak bütün sözlerini yerine getirecek gücü kazanacaktı. Çünkü arkasında Allah’ın da şahit olduğu söz vermiş ve yemin etmiş milyonlarca kişi vardı.
Bu hesabı sadece Erbakan yapmıyordu şüphesiz. dışarıda Siyonist ve Haçlı Dünyası’nın yetkilileri ile içeride onların maşaları da bu hesabı anlamışlar, zaman zaman medyaları aracılığıyla açıktan ifade bile etmekteydiler.
Havuz sistemi ile ülke içindeki sömürücüler, D-8 ile de dışarıdaki sömürücülerin koltukları sallanıyordu. Saltanat elden gitmek üzereydi. Yezit ve Ubeydullahlar buna müsaade edemezlerdi, harekete geçmeliydiler. Geçtiler de. Elini kaldırıp söz vermiş ve yemin etmiş olanların ileri gelenlerini makam, mevki, şan şöhret ve madde ile ikna edip, sözlerini geri aldırdılar, yeminlerinden dönderdiler.
Neticede D-8’in işlevsiz hale getirilmesi ile Müslüman Birliği’ni engelleyip, önlerinde hiçbir engel kalmayan Haçlı ve Siyonistler katliama başlayabilirlerdi. İkiz Kuleleri’ni kendi kendilerine vurup yıkarak, arkasından da bunu bahane ederek Haçlı seferlerini başlattılar.
Önce Afganistan, Irak, Libya ve Mısır’da milyonlarca Müslüman’ı katlettiler. Şimdi sıra Suriye’de… Önce Suriye’yi karıştırdılar, arkasından da kardeş katliamını orada da başlattılar. Planlarına göre İslam Dünyası’nda daha çok katliamlar yapacaklar…
Tarih çok kötü bir şekilde tekerrür ediyor. “Döneklik” yüzünden yapılmış bulunan Kerbela katliamının binlerce misli cinayet, ırza tecavüz, malların heder edilmesi olayları yine “döneklik” sebebiyle bugün de yaşanmaktadır.
Allah korusun, AB’ye teslimiyet yolundan dönülmedikçe ve İslam Birliği’nin çalışmaları bir an evvel başlamadıkça bu katliamlar artarak devam edeceğe benzemektedir.”
Günümüzde Hazret-i Hüseyin ile Yezd’in safları daha iyi anlaşılıyor mu şimdi.