Kulağa nasıl geliyor bilmiyorum ama hepimizin günlük yaşamında kehanetler olduğunu fark ettiniz mi? Bahsedeceğim konunun sosyolojik ve psikolojik tanımları, kavramları, terimleri var fakat oralara hiç girmeyeceğim. Anlatmaya çalışacağım konu halk arasında kullanılan bir deyimle ifade ediliyor; “Bir şeyi kırk kere söylersen gerçek olur.” Tanımı, düşünülen bir durumun veya eylemin gerçekleşmesi halidir kendini gerçekleştiren kehanet.
Farkında mısınız bilmem ama içimizde şöyle bir güç var: neye odaklanırsan onu muhakkak yaşıyorsun. Örnekler üzerinden gidecek olursak gece rüyanda kötü şeyler gördün ve moralsiz bir şekilde uyandın. İçinden bu günün kötü geçeceğini söyleyip duruyorsun. Böyle düşünerek başladığın bir günde önce işine, okula vs. geç kaldın. Cüzdanı evde unuttuğunu fark ettin. Dikkatsizliğin yüzünden patronundan, öğretmeninden vs. azar işittin. Gün böylece geçip giderken sen içinden hala söyleniyorsun ve “biliyordum bu gün zaten kötü geçecekti diyorsun.” Çünkü sen günün kötü geçeceği kehanetinde bulundun ve düşüncelerin seni o kehaneti gerçekleştirmeye götürdü. Düşüncelerimiz biz farkında olmadan davranışlarımızı, eylemlerimizi yönünü değiştiriyor.
Okuduğum bir kitaptan alıntı yapmak istiyorum.(Kitabın adını reklam olmasın diye vermek istemedim.) beni öyle çok etkilemişti ki er fırsatta anlatıp paylaşıyorum. “zamanın birinde çok ünlü bir sirkte çalışan oldukça başarılı bir ip cambazı varmış. Cambaz metrelerce yükseklikte ipin üzerinde yürüyerek gösterisini yaparmış. Her seferinde daha başarılı ve etkileyici oluyormuş. Bir gün onun izlemeye gelen seyircilerden biriyle karşılaşmış. Seyirci cambaza o kadar yüksekte yürürken düşmekten korkup korkmadığını düşse bile ölmekten korkup korkmadığını sormuş. Cambaz bunlar düşünmediğini her gösteriye çıktığında işini daha iyi yapmayı düşündüğünü söylemiş. Söylemiş ama o güne kadar aklına düşmeyi ve ölmeyi getirmeyen cambaz o günden sonra ipin üzerinde yürürken hep ölümü düşünmüş. Bir gün gösteri esnasında dengesini kaybedip yere düşerek can vermiş. Kendini gerçekleştiren kehanetinin kurbanı olmuş zavallı cambaz. Hâlbuki seyircinin lafına takılmadan kendi bildiği gibi işini yapmaya devam etseydi belki de sonu böyle olmayacaktı.
Bunları okurken sizinde gerçekleştirdiğiniz kehanetlerinizin olduğu aklınıza geliyor mu? Kehaneti tersine çevirmek elbette mümkün. Olumlu düşünmek, bardağın dolu tarafından bakmak hatta bazen Polyanna olmak kendini gerçekleştiren kehanetin iyi ve güzel yönleri olduğunu da hatırlatır bize. Madem bir şeyi kırk defa söyleyince gerçek oluyor o zaman iyi ve güzel şeyleri kırklayalım. Başımıza ne gelirse gelsin beterin de beteri olduğunu her halimize şükretmemiz gerektiğini hep hatırlayalım. En kötüsünde bile minicik de olsa bir iyi taraf vardır yeter ki o taraftan bakmayı bilelim. Hayati İNANÇ bir sohbetinde şöyle diyor;”diline dikkat et neyi çok anarsan kalbin oraya bağlanır. Ağzımızdan çıkan çözler kaderimizi değiştirir. Hep olumsuzu düşünmek olumsuz anlara davetiye çıkarır. Uzakta görünen kalabalığı cenaze sanırsın ama o düğündür. Çöldeki parlaklığı serap sanırsın ama o sudur. Sen öldüğünü sanırsın ama uyandığın cennettir. Neye ne gözle bakarsan gördüğün odur aslında.
Şimdi kendine bir kehanet seç ve onu gerçekleştir. Unutma yaşacakların senin elinde. Ne olursa olsun umudunu hiçbir zaman yitirme. Mucize bazen hiç tanımadığın bir insanın bakışında, kokusunu hiç bilmediğin bir çiçekte, bazen de hiç görmediğin bir şehirde yeter ki sen bulmayı dene.
Kendini gerçekleştiren kehanet konusunu seçmemin nedeni açık öğretim sınavında soru olarak çıkmış olup ok ama çok sevdiğim bir öğrenciye beni hatırlatmasıdır. Bunu duyduktan sonra bu konu üzerine yazmamak olmazdı. Bu ufak detayı da eklemek istedim. Küçük detaylar her zaman önemlidir özellikle detayların sahibi de önemliyse…
MONAROZA