Kendine (meczupluk) çekmek..!

Kerem İşkan

Tarih Öğretmeni, Araştırmacı Yazar Zafer Karakuş ile sohbet ettik…

Sohbetin konusu; “Konya Meczupları ve Delileri…”

Kaç tanesi gerçek meczup?

Kaç tanesi gerçekten deli?

Ya da kaç tanesi akıllı ama meczup numarası yapıyor?

***

Toplumda sıkça karıştırılan, yanlış algılanan kavramlar üzerine de konuştuk… Toplumun meczup algısı deliden hallice bir durum maalesef… Önce deli ve meczup arasında ayrımı yapacağımız yalın tanımı yaptı Zafer Hoca;

DELİ;

Akıl insanı terk ederse ortaya çıkan hal…

MECZUP;

İnsan Allah aşkıyla cezbeye kapılarak, gönüllü olarak aklı terk ederse ortaya çıkan hal…

***

Deli tanımına uyan çok, neredeyse her mahallenin gözü gibi baktığı bir tanesi var…

Meczup numarası yaparak, gelir amaçlı insanları kandıran da çok… Bu konuda son yılların en canlı örneği; Poşetli Dede (Yırtık)

***

Ama Meczup o kadar az ki…

Meczup sözlükte; “kendine çekmek, yaklaştırmak” cezb (cezbe) kökünden türüyor… Tasavvufta ise;

“Bir daha asla kendine gelmemek(!) üzere Allah’ın kendine çektiği, dost edindiği Velî...” olarak tanımlanıyor…

***

Bu tanıma göre Konya’da yaşamış en ünlü meczupları sordum;

Hazreti Mevlana, Şems-î Tebriz’i, Canbaz Deli Osman, Lâdikli Ahmet Ağa, Hacıveyiszade Hoca Efendi, Ali Ulvi Kurucu, Ali Hoca, Yaymacı Mehmet,  Çavuş, Öksüz Mehmet, Çimenlikli Mümin Dede,  Bekereli Mustafa, Zeytinci Ömer Ağa, Halid Baba, Derviş Mustafa Ağa, Parsanalı Mustafa, Deli Veli, Düt Selahattin, Tut Salma Helil, Öksüz Mehmet, Amançi, Silelli İsmail (Pir Ali).

Liste o kadar uzun ki…

***

Yaşayanları söyle dedim, Zafer Hoca güldü; “Yakında bu konuda bir kitap çıkarıyoruz…”

Ama ille de bir tane söyle dersen; “Yanı başında duruyor…” dedi… Canlı yayın sırasında etrafı kolaçan ettim o gün ziyarete gelen kamera arkasından bize tebessüm ile Mehmet Bakıcı Hoca ile yüz yüze geldim…

Nefesim kesildi…

Nasıl yani? Bakırcı Hoca mı?

Doğrusu yakından tanıdığım kadar deli dolu, samimi, sözünü esirgemeyen, makam mevkii sahiplerine iltifat etmeyen, Şems Tebriz-î karakterli Gonya tabiriyle; “Degşik” bir Hoca…

Zafer Hoca,

“Kendini Kur’an’a ve Allah’a adamış, onla meşgul, onunla hemhal olan, farklı bir cezbe hali bulunan, Kur’an ve sünnet delisi(!)  bir aşk eri... Yayın öncesi iznini almasam söylemezdim…”

***

Biz bunları yayında konuşurken Bakırcı Hoca adının geçtiğini duyunca rüzgar gibi geldiği yerden konuşulanlardan rahatsız olmuş gibi fırtına gibi ayrıldı...

Bunda şaşıracak ne var…

Kur’an’a ve sünnete riayet eden “Allah’ın kendine çektiği ve bir daha bırakmadığı dost edindiği kullarıdır...”

Hasan Basri Hazretleri bakın ne diyor;

“Siz sahabeleri görseydiniz deli sanırdınız; Onlar sizi görseydi "bunlar mü'min değil" derlerdi…

***

Rabbim cümlemizi kendine çektiği kullarından eylesin…

Etrafımızda sayılarını artırsın…