Oğlum bırak şu telefon elinden! Kızım bi sus artık bu ne yaa! Ooooof ağlayıp durma kes sesini!
Merhaba Canım dost;
Yine günlük hayatımızın popüler cümleleri ile geldim. Hepimiz hiç değilse bir defa bile bu ve benzer cümleleri mutlaka kurmuşuzdur.
“Bırak artık şu telefonu dersini yap!” dediğimiz çocuğumuza bu cümleyi kurarken elimizde telefon, “Kapat artık şu televizyonu” diye kumandayı elinden alıp sabah programı izlerken, düşüp canını acıtan ve bu sebepten ağlayan bir çocuğa “Sus! Yeter rezil oluyoruz, susarsan şunu alacağım bunu yapacağım”diye verdiğimiz rüşvetler. Asarım, keserim, döverimli tehditler...
Peki haydin bir kıyas yapalım; farz edin ki siz şuan çocuksuz anne babanız karşınızda telefon oynuyor, hatta bir şeylere bakıp gülüşünken bir anda sizi odanıza ders çalış nidaları ve kaba bir üslup ile gönderiyorlar.
Yada kendi aralarında geçen şöyle bir muhabbete şahit oluyorsunuz; aman okul ne büyük nimet okula gidiyor da kafam rahatlıyor. Bu sözler üstüne bide tuz biber ağızdan lağım akan bir üslup ile yine yanlarından uzaklaştırılıyorsunuz.
Haydi kapatın gözlerinizi ve az önce okuduğunuz olayı yaşadığınızı üstelik gençliğimizin en heyecanlı döneminde yaşadığınızı düşünün.
Düşündünüz mü? Ne hissettiniz? Yada ne tepki verirdiniz?
Siz bu soruları yanıtlaya durun bende size aslında ne demek istediğini anlatayım:
“Senden bıktım, varlığın eni rahatsız ediyor okula gittiğin de veya benden uzaklaştığında ben daha mutlu oluyorum, daha bi eğleniyorum oh! be dünya varmış...”
Çocuk telefona bakarken zararlı, anne baba bakarken problem yok. Çocuk sofrada konuşunca sıkıntı, ama siz dedikoduya başlayınca problem yok.
Çocuk düşünce ağlamaya, canı acıdığı için ilgi isteyemez susturulur, rüşvetler teklif edilir susturmak için binbir çeşit bahaneler şebeklikler bulunur. Ama biri gelip canım acıyor dediğinde ağla da için açılsın denir.
Hayat! Yaşaması ve anlaması garip durumlar
Ne kadar acımasız değil mi?
İste bizde böyle acımasız oluyoruz. Şimdiye kadar okuduklarını ve devamında okuyacaklarınız sizlersiniz/bizleriz. Sadece aynanın ters yüzüne bakıyoruz.
İş başkasının çocuğuna geldi mi ooo ne nağmeler ne methiyeler düzüyoruz. Ay şöyle yap o öyle olmaz..
Siz zannediyor musunuz ki her abdest alan namaz kılıyor. Size ahkam kesen çocuk emzirmeden yetiştirmeye nutuklar dizenler kendilerine söz geçiremeyip kendi yaşadıklarını daha doğrusu yaşayamadıklarını size yansıtmak.
Canım dost;
Kelimelerle kalp kırmak yerine gönül inşa edin. Tuşları sevgi olsun, merhamet olsun, güle yüz, tatlı dil olsun...Kendinizin yapmadığı bir şeyi ne olursa olsun başkasına ısrarla yap demeyin. Kimsenin hayatı sizin deney laboratuvarında değil, kimsede sizin deney fareniz değil. İnanmadığınız, yapmadığınız, yaptırmaya çalıştığınız her ne varsa üslubunuz kirliyse atın çöpe. Çünkü bu tıpkı kilise görevlisinin namaz kılın, oruç tutun, Allah’ın bir olduğuna inanın dediğinde vereceğiniz tepki ile eş değerdir. Adama demezler mi yahu sen hayırdır.
Bağırıp çağırıp başka güvenecek kimsesi olmadığı için yanınıza gelip size sığınan, çocuktur unutur gider nasılsa deyip bugün unuttuğumuz, atladığımız, göz ardı ettiğimiz, görmezden geldiğimiz ne varsa Çocukla birlikte o da büyüyor ve koskoca bir travma kalıyor. Öyle değil mi? Şimdi otursak sizinle bir çay içsek ve çocuklar halıya çay dökse e kıyametler koparken değilmi. Neden? Çünkü sorsan bağırmak normal sizler zamanında süpürgesini sapını, sobanın maşasını, naylon tuvalet terlikleri ile yakın temas kurdurulan anne babalarsınız.
“Ön teker nereye giderse arka teker de oraya gider” der eskiler. Biz çocuklarımıza güzel örnekler olalım ki onlarda çocuklarını öyle yetiştirsinler.
Çünkü; HER ÇOCUK BAŞLIĞI ATILMIŞ, İÇİ YAZILMAMIŞ BİR KİTAPTIR. BU KİTABI ANNE-BABALAR YAZAR TOPLUM OKUR.
Bundan belki de 10yıl sonra kimse sizin evinizin düzenine, eşyalarınızın markasına, instagram hikayelerinizi konuşmayacak. Nasıl bir çocuk yetiştirdiğinizi konuşacak.
Değerli okurum; lütfen bugün hâlâ vaktin varken erteleme, keşke zamanı geri getire bilsem dememek için hadi bir besmele çek ve deki “niyet ettim malayaniden kaçıp çocuğumun ruhunu okşamaya” vesselam....