Kaybedersiniz...!

Kerem İşkan

Her şey o kadar hızlı değişiyor ki…

Gündemi yorumlamayı bir tarafa bırakın yakalamak bile imkânsız hale geliyor… Hal böyle olunca herkes kendi gündemi içinde kendi gerçekliğini sorguluyor…

Gerçekten olmuş mu?” sorusu artık hiç dilendirilmiyor bile… Öyle tuhaf zamanlarda öyle tuhaf işler izliyoruz ki hayret etmekten yorulduk desek abartmış olmayız...

*

Toplumun bir kesimi refah ve bolluk içinde çöpsüz üzüm gibi yaşarken, büyük bir kesim ise, geçim derdi içinde debeleniyor, küçük ve orta halli esnaf ticaretini ayakta tutma, sermayesini eritmeme savaşı veriyor… Taraflar ise yine bir kılıcın yüzeyi gibi kıldan ince ve çok keskin...

Ne tarafa düşerseniz öbür taraf üzerinizde tepiniyor…

*

Herkesin beklentisi, ümitleri kadar

Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u fethettikten sonra, birçok şair, kasideler yazıp fethi kutlamışlar. Sultan da kendilerine bol bol hediyeler veriyordu... 
Bir gün, Anadolu'dan yeni gelmiş bir şair de şu ve vezinsiz beyti Sultana gönderdi;

Devletli hünkarım, sabahınız hayır olsun, 
Yediğin bal ile kaymak, güzergahın çayır olsun!”

Fatih Sultan Mehmed Han'ın, bu şairi huzuruna davet ederek pek çok ihsanlarda bulunması yakınlarının merakını mucip oldu…

- “Efendimiz bundan çok daha beliğ kasidelere daha az caize verdiğiniz halde, bu cahil herifin iki satırına acaba neden bu kadar kıymet verdiniz? diye sordular…

Sultan Mehmed Han şu cevabı verdi:

-“Bunu hepsinden daha samimi bulduğum için…

Çünkü adamcağız, ömründe en lezzetli yiyecek olarak bal ile kaymağı biliyor…

En güzel yer olarak da çayırı…”

*

Sokakta ki dedeler ve dayılar ile “Z” kuşağının niye anlaşamadığını anladınız mı şimdi…

Herkesin iktidardan beklentisi kendi dünyası ve ümitleri kadar...Kimi Millet bahçelerinin geniş çayırlarında kaymaklı bisküvi yiyerek yatıp yuvarlanmak istiyor…

Kimi de internet ile entegre olduğu dünyada diğer ülkelerin gençleri gibi, bambaşka hayatlar yaşamak istiyor…

*

Kim haklı?

Eğer güçlü iktidarsan hem çayırı hem de bayırı kollayacan…

Dayıları Millet Bahçelerinin geniş çayırlarında misafir ederken ülkenin geleceği “Z” kuşağını da çarpık EĞİTİM SİSTEMİ yüzünden işsiz güçsüz kafelere mahkûm etmiyecen… Gençlere açtığın üniversitenin okuttuğun branşında adil, torpilsiz, eşit iş olanağı sağlamak yerine “işsizim” diyene sanayiyi göstermek o gence okurken verdiğin hayali, emeği tuzla buz etmektir…

Yeni ekonomik program(!) tıpkı da bu...

Küçük ÇİN yaratmak…

Ne okursa okusun, hangi eğitimi alırsa alsın ister öğretmen adayı ister mühendis olsun atanamadıysa(!) herkesi sanayiye ucuz işçilik üretmek için çalışma kampı gibi dev fabrikalara göndermek…

*

Lütfen oluşturduğunuz tabloda umutsuz, mutsuz, talihsiz(!) gençlerle ülkenin kaderini sınamayın…

Kaybedersiniz…

Ya gençleri,

Ya ülkenin umutlarını

Ya da kendinizi

------

3 ”

Kimden duyarsan duy, olmayacak söze inanma.

Gelip geçmiş şey ve elinden kaçmış fırsat için boşuna üzülme

Uykuda olan cahil kişiye öğüt vermek, verimsiz toprağa tohum ekmek gibidir, uğraşma.

(Mesneviden)

------

DERVİŞE SORMUŞLAR;

Zemheriden daha soğuk olan nedir?

-“İstediğin bir haceti sana vermeyendir…”

----

FIKRAYLA

Sultan II. Mahmud’a, o zamana kadar hiç yemediği keçiboynuzu” nu çok methettiler...

Padişah da bu kadar övülen bu meyveyi merak etti ve:

-Getirin bakalım nasıl bir şeydir! dedi.

Bu emir üzerine getirilen keçiboynuzlarından birini ağzına aldı, fakat biraz çiğnedikten sonra attı. Yanındakiler:

-Niçin attınız efendimiz, diye sorunca:

-Bir dirhem bal için beş çeki odun çiğneyemem! cevabını verdi…

*

Şimdiler de hangi kanalı açsanız bir dirhem bal için beş çeki odun çiğneyen gevşek yorumcuları(!) görürsünüz…

FOTOĞRAFLA

--

-Hani Etliekmek yiyecektik yalan oldu yine?

-Dur hele bezesi 4 lira olmuş, bi davetiye bulalım da pilava gidelim etliekmeğin sırası değil şimdi...

----------

HADİSLE

Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teala katında, Rahman'ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.