Anayasa değişikliği paketi ortaya çıktığından bu tarafa daha düne kadar birbirleri ile canciğer kardeş olan Müslümanların birbirlerine sille tokat giriştiklerini görmekteyiz.
Yazılan çizilenlere bakınca birbirlerini suçlayanların bir büyük eksiklikleri ortaya çıkmaktadır.
Bu büyük eksiklik her iki tarafın da tartıştıkları ve hatta birbirlerini suçladıkları anayasa değişiklik teklifini veya kendilerince önemsedikleri maddeleri hiç mi hiç okumamış olmalarıdır.
Bu düşünceme “Hadi ya!” diyeceklere bir teklifim var.
Yapacakları tek şey çevrelerindeki dostlarını ve arkadaşlarını bu konuda bir teste tabi tutmalarıdır.
Dostlarını test etmek isteyenler isterlerse bir sorsunlar bakalım.
Kim, anayasa değişiklik teklifinin kaç madde olduğunu biliyor?
Veya kim, anayasa teklifinin ilk ya da son maddesinin neleri değiştirdiğini veya ne gibi yenilikler getirdiğini biliyor?
Tartışanlar anayasa değişiklik teklifi hakkında neler mi biliyorlar derseniz?
Bildikleri tek şey karşısındakini düşman görüp ihanete varan suçlamalarda bulunmalarıdır.
Bildikleri bir başka şey de, gazete yazılarından okudukları ve televizyon tartışmalarından akıllarında kalan birkaç cümleden başka bir şey değil.
Bu arada gazete ve televizyonlara da gün doğdu.
Tabiri caiz ise yangına körükle gitmektedirler.
Daha önce birkaç yazıda gündeme getirmiştik.
Gazetelerin haberlerinde öne çıkarılan konulara dikkat ediyor musunuz?
Ya da, televizyon ekranlarına çıkarılan kişilere dikkat ediyor musunuz?
Konular milleti bölmeye yönelik, ekran yüzleri ise sağdan say 3 ya da 5 kişi, soldan saysan yine 3 ya da 5 kişi.
Ekran ekran dolaşanların söylediklerine bir bakın hele.
Millete bilgi vermeye yönelik bir söz mü söylüyorlar?
Yoksa mensup oldukları siyasi düşüncelerin millete algı yönetimi yoluyla empoze etmeye mi çalışıyorlar?
Algı yöntemi dediğimizde aklınıza sadece gazete ve televizyonların tavırları gelmesin.
Asıl algı yöntemi ile ayrıştırma yapmak için seçilen hedef kitle, en başta ifade ettiğimiz Müslüman Kardeşlerdir.
Anayasa değişiklik paketini canhıraş bir şekilde savunan evetçi grup kendilerine ilk ve en büyük hasım olarak Milli Görüşçüleri seçmiş gözüküyorsa, bu yolda hayli mesafe kat etmişler demektir.
Anlaşılıyor ki Nisan ayının ilk haftasına kadar bu ülkede şimdiye kadar söylenmedik pek çok şey söylenecek karşı tarafa.
Çünkü kimsenin birbirini dinlemeyi bırakın görmeye bile tahammülü yok.
Üstelik taraflardan birinin kendi içlerinde uyum bile yok.
“Hayır” ların “Evet” lerden fazla çıkmayacağını ısrarla savunanlar sadece karşı cepheden değil, kendi birlikte olduklarından bile korkuyorlar.
Bu yüzden öfkeliler ve bu gidişle belki daha da öfkelenerek korkularını bastırmak için daha da suçlayıcı olabileceklerdir.
Salı günü CHP Genel Başkanının anayasa değişikliğinin İslam’a aykırı olduğunu iddia ettikten sonra tansiyonun nerelere kadar yükselebileceğini anlamış olmalısınız.
Günü geldikçe yükselen tansiyonu düşürmek(!) için yapılanları gördükçe, elbette biz de bir şeyler yazacağız.