Son birkaç yıldır dayatılan “Küresel ısınma” ve “İklim krizi” nerede ise son aşamaya getirilip adı “Sıfır Karbon” olan bir küresel dayatma haline getirildi.
Bizde ise kraldan fazla kralcı olanların yaygarasıyla sürekli gündemde tutulmaya çalışılan iklim değişikliği ile ilgili bilgiler ya eksik verilmekte ya da çarpıtılarak yayınlanmaktadır.
Bunun en açık örneği televizyonların haber bültenleri öncesinde ve sonrasında verilen hava durumu rakamlarında görülmektedir.
İnsanların kafasında algı oluşturabilmek için neredeyse önceki yıllarda normal gösterilen 27 dereceler şimdilerde kırmızı renkli sıcak hava dalgası olarak yayınlanmaktadır.
Ozon tabakasındaki delik hava sıcaklığına, hava sıcaklıkları iklim değişikliklerine, iklim değişiklikleri iklim krizlerine, iklim krizleri de karbon ayak izine dönüştürülmüş ve son Paris antlaşması ile devletler esir alınmaya çalışılmıştır.
El âlem yapar da biz durur muyuz kabilinden bizde de hazırlıklar gırla gidiyor desek yeridir.
Birkaç defa gündeme gelen ve ertelenen iklim değişikliği yasası bu gidişle 2024 bitmeden tekrar gündeme sokulacak gibi görünüyor.
Küresel egemenlerin “Yeni Dünya Düzeni”nin bir aparatı olarak istedikleri gerçekleşir ve "KARBON AYAK İZİ" ile ilgili tasarı kanunlaştırılırsa, karbon köleliği resmîleştirilmiş olacaktır.
Pek çok insan henüz olayın farkında olmasa da olayın görünmeyen yüzü görünen tarafından çok daha fazladır.
Getirecekleri yeni hayat tarzında, her konu karbon ayak izi adı verilen zulüm düzeni üzerinden gerçekleştirileceğinden, sadece tükettikleriniz değil varsa her tür üretiminiz de kontrol altına alınacaktır.
Yine insanlar henüz tam anlamı ile fark etmemiş olsalar da, sıfır karbon aslında sıfır insan demektir.
Bu şeytani sistemde hem üretim, hem de tüketiminiz için yaptığınız tüm alış verişleriniz karbon salınımı adına kontrol altına alınacaktır.
Adına karbon ayak izi denilen ucube sistemde insan varlığının temeli olan bitkisel ve hayvansal üretimlerden aldığını ve kullandığınız her bir birim için, karbon limitiniz kotanızı dolduracaktır.
En basitinden örnek vermek gerekirse karbon ayak izi tanımlaması ile ekmek başta olmak üzere et, süt ve tavuk gibi ürünlerin tüketiminizin sınırlandırılması veya durdurulması hedeflenecektir.
Ne yapalım et, süt ve tavuk gibi gıdaları yemeyelim mi diyecekler için ise laboratuvarlarda üretilmiş olan suni et, süt ve tavuk alın denilecek ve fıtrata aykırı bir beslenme dayatılmış olacaktır.
Olay sadece gıdada başlayıp bitmeyeceği için karbon ayak iziniz, aynı zamanda yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinizin de ruhsatı olmuş olacaktır.
Sahip olmak için can attığımız akıllı telefonlarımız ile uzaktan kumanda ettiğimiz beyaz eşyalarımız hatta akıllı evlerimiz zorunlu olarak internete bağlı olduğu için hayatın her anı kontrol edilmiş olacaktır.
Dahası küresel sisteme başkaldırıp itaatsizlik gösterenlerin iletişim hatları başta olmak üzere, elektriği ve suyu kesilecek veya çok sevdiği elektronik eşyaları çalışmayacak, hatta akıllı evlerine giremeyecek ya da diledikleri gibi dışarı çıkmaları engellenecektir.
Size özel bir otomobiliniz ya hiç olmayacak ya da eski sistemde üretilmiş ise ağır vergiler getirilecek, karbon krediniz ve kotanız düşükse yeni otomobil alamaz, seyahat edemez hale geleceksiniz.
Şimdilerde hayal gibi veya korku filmi gibi gelen bu hususların adım adım hayata geçirildiği zamanlardayız.
“Ayrışmış Bir Dünya” sloganı ile yapılan 2018 Davos toplantısında şu anda yaşayan insanların “son insan jenerasyonu” ve bundan sonraki nesil insanların bambaşka bir cins haline geleceğinin ifade edildiğini hatırlatmak istiyoruz.
Ve maalesef bu işlemler, milli hükümetler eliyle yaptırılıyor.
Hatırlayın, uyanın ve uyandırın… Kurtulan insan nesli olacaktır.
FARKINDA MIYIZ?
Şimdilerde gittikçe fazla bir şekilde uygulamaya alınan yüz tanıma ve plaka tanıma sistemi ile hayatınızın her anı kontrol edilmiş olacaktır.
Vatandaşlık puanı ve sosyal kredi sisteminin devreye alınmasıyla karbon ayak izi puanınızın her aşamada ölçülmesi yapılacaktır.
Nakitsiz Toplum oluşturma çalışmaları sonucunda dilediğiniz gibi harcama yapacak bir paranız olmayacak, alışverişin engellenmesi ile mülksüzleştirme ve tam kontrol sağlanmış olacaktır.
Kısaca tam anlamı ile küresel bir kölelik geliyor...