Bir gün Müdür Muhlis Bingöl beni çağırdı.
“Sen baraj işlerinde çalışmışsın ama acaba karayollarının çalışmalarını da bilmekte misin?
“Ankara’ya otobüsle giderken gördüm başkaca bilgim yok” cevabıma…
Sana bir araba vererek şantiyelere göndereceğim oralarda ki çalışmaları gör. Bilgi edin rapor verirken ona göre yapmış olursun” demişti.
***
Shwrole bir pikapla önce Ankara yoluna gittim. Yol yapımı Cihanbeyli - Kulu arasında çalışmakta idi.
Şantiye Şefi İnş. Mühendisi Ahmet Bey’le tanıştık. Beni çalışılan yerlerde gezdirdi.
O ne hummalı çalışıştı. Dışardan geçerken bakmakla görülmüyordu.
Toprak yığınında yürüyerek kazan ve topladığı toprağı yapılmakta olan yola seren Tournapolların biri gidip biri geliyordu.
Onların serdiği yerde imla yirmi santimi bulunca greyder düzeltme yapmakta arkasından hafif bir sulama ve o zamanlar sıkıştırma keçi ayakları dediğimiz silindirlerle sıkıştırma yapılıyordu.
Şantiye Şefi Ahmet Bey “Bak. İmla yirmi santimi geçmeden sıkıştırıyoruz böyle yapılmaz da bir metre dolgu sıkıştırmaya kalkarsan üst yirmi santim sıkışır.
Altında kalan kısım sıkışmayıp ilerde çöküntü yapar.
***
Yazıyı yazarken şimdileri düşünüyorum.
Müteahhit bir metre dolgu yapıp sözde vibrasyonlu ile sıkıştırıyor. Bunu bir Alman stajyer mühendis talebe bile iyi olmadığını söylüyor ama bizimkiler aldırış etmiyor. Böylece..
O yıllar evvelki çökmeyen yollar şimdileri yılını doldurmadan çöküş gösteriyor.
***
Sert ve kayalık zeminlere de bu günlere göre ufak D9 dozerle kazı yapılıyor. Kayalık yerde dinamitle kayalar patlatılıyor bu işlem yapılırken oradaki personel emniyete alınıyor…
(Şu anda yazıyı yazarken 9.10 Antalya’da deprem başladı sallanırken yazıya devam ederken durdu meğer Akdeniz’de 5,5 değerinde oluşmuş. Allah’a emanetiz)
“Bu gün seni misafir edeceğim.” diyen Ahmet Bey’le tahta uzun masa ve uzun tahta oturaklar üzerine oturup personelle birlikte yemek yedik.
Gündüz vardiyası istirahate çekilirken akşam vardiyası jeneratörle verilen elektrikle yol boyu ışıklandırma ortamında…
Gece vardiyası çalışmalara başladı. Çalışma yerleri iyi ışıklandırılmıştı.
Eh böyle bir organizeyle gece gündüz yol şevk içinde (ki mesai falan yoktu.) Çalışanlara yol mu dayanırdı.
Nitekim 160 km’lik yeni güzergâhta ki yolu iki yılda tamamlamışlardı.
***
Çadırda yattığımızın sabahı Konya’ya dönmüştüm. Müdüre çıkarak gördüklerimi anlattım.
Müdür “yarın da Ereğli yoluna git bakalım fark var mı? gör” demişti.
Yine pikaba binip Ereğli şantiyesi yolunu tuttum.
Karapınar İlçesi’ne yaklaşırken birden kumlu toz bulutu kesti önümüzü.
Şoför. “Ağabey burada daima bu toz bulutu mevcut olur erozyon diyorlar buna. Geçecek diye bekleme. Gece gündüz var. Yavaş yavaş ezberimizde olan yolu kenarları görebilerek yürüyoruz. Çaresi de yok” demişti.
Hayret içinde asfalt kenarlarına bakarak yüz metre kadar yer yürüdük. Toz bulutu yoktu artık.
Ereğli’ye doğru yollandık hızla ve şantiyenin çadırlarını görünce geldiğimizi anladım.
***
Oradaki şantiye şefinin ismi de Ahmet ve İnş. Müh. idi.
İyi karşıladı ve şantiyeyi gezdirdi.
Yolun Konya - Ereğli arası yapılmış Çakmak kısmı olan Ankara Adana kavşağına doğru yol yapılıyordu
Yol çalışmaları aynı şekilde devam ediyordu. Burada kaya olmadığı için patlatma yoktu.
İki yüz km’lik yolu iki yılda tamamlamışlar kalan kısmı bu yıl bitireceğiz diyordu Şantiye Şefi Ahmet Bey.
Gördüğüm şu idi ki karayollarının üst alt personelinin hepsi kendilerini, şevkle yol yapımına hasretmişlerdi.
Bunu halk da görmüş o yıllarda Karayollarını takdir etmiş personeline daima yardımcı olmuşlardı.
***
Ereğli dönüşü sonrası birde Karaman Mut Yolu Şantiyesi’ne gitmiş oldum.
Şantiye Şefi Yük. İnş. Müh. İlker Bey iyi karşıladı. Yardımcısı da fen memuru (Tekniker) Sadettin Kaya vardı.
Buradaki çalışma güzergâh kayalık ve eğimli olduğu için patlatma işlemi fazla idi. Burada Tournapol çalışması yok dolgu işlemini yükleyici ve kamyonlar hallediyordu.
Sertavul denilen çok meyilli ve virajlı yer oyalıyordu şantiyeyi.
İlker Bey şu virajları bir bitirelim yılsonunda Mut’a varırız diyordu.
***
Burada da personel gece gündüz şevk içinde çalışıyor kendilerini yol yapımına vermiş görünümündeydiler.
Daha evvel DSİ’deki gördüğüm çalışmalardan daha bir bambaşkalığını görmüştüm.
Döndüğümde müdüre rapor olarak anlattım memnun oldu.
“Gelecek hafta seni Alanya’ya göndereceğim oradaki tesisleri kontrol edeceksin” dedi.
***
Gelecek yazıda beraber izleriz inşallah.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle