Bir konu ya da problem hakkında düşünülerek verilen yargı olarak tarif edilen karar verme, bir bakıma seçim yapma süreci olarak da ifade edilebilir. Günlük hayatta yaşamın gereği olarak pek çok kez farkında olarak veya olmayarak karar vermek zorunda kalıyoruz. Ne yiyip ne içeceğimize, neyi, nereden nasıl alacağımıza, hangi kanalı ya da programı izleyeceğimizden tutunda birçok konuda karar verme süreciyle karşı karşıyayız.
İnsan hayatının rotasını belirleyen günlük yaşamdaki kararlar, insanın geleceği içinde hayati önem taşımaktadır. Geleceğe yön verecek olan bu kararlar, insanında yol haritasını çizmektedir. Direksiyon başında nasıl arabaya yön veriyorsak günlük hayatta vermiş olduğumuz kararlarla da hayatımıza yön vermekteyiz.
Günlük yaşamda karar vermeyi, rutin şeylerden biri olarak görürüz. Günlük hayatta vermiş olduğumuz rutin kararları, sıradan kararlar olarak gördüğümüz zaman da yanılma payımızda fazla olacaktır. Düşünülüp taşınmadan, alelacele ya da en kötü karar karasızlıktan iyidir diyerek verilen kararlarda kişiyi pişmanlığa sevk edecektir. Geleceğimiz için önemli olan fakat farkındalığa dikkat etmeden verdiğimiz bu kararlar, hayatımızı olumlu ya da olumsuz olarak etkileyeceği bir gerçektir. Düşünüp taşınmadan ve farkında olmadan verdiğimiz kararlar, ileride bizim için bazen mutluluk kaynağı olurken bezende mutsuzluğa neden olabilmektedir.
Günlük yaşamda vermiş olduğumuz kararların biri kısmını uygulamaya koymadan bir kısmını uygulama anında bir kısmında daha sonra vazgeçebiliyoruz. Vermiş olduğumuz bu kararlar yerine göre kısa vadede, yerine göre de uzun vadede olumlu ya da olumsuz olarak bize geri dönmektedir. Yıllar önce verdiğimiz bir karar, bazen bize yıllarca mutluluk getirirken bazen de sıkıntılar getirmektedir.
Hayata ve kendimize verdiğimiz değeri gösteren kararlarımız, bizim için ne kadar önemli olduğunu yaşanan sıkıntılarla daha iyi anlamaktayız. Düşünmeden ve dikkat edilmeden verilen birçok kararlar, bizleri hem bu dünya da hem de öbür dünya da sıkıntıya sokacaktır.
Rasülullah (s.a.v.) buyuruyor ki: “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a kasem ederim ki, içinizde öyle adam bulunur ki, cennet ehlinin ameli ile amel eder ve kendisi ile cennet arasında bir zira’dan (Yaklaşık 50 cm) ziyade mesafe kalmaz. Derken (hükm-i) kitap (yani o yazının hükmü) ona galebe eder, cehennem ehlinin ameli ile amel eder de cehenneme girer. Keza içinizde öyle adam bulunur ki, cehennem ehlinin ameli ile amel eder, kendisi ile cehennem arasında bir zira’dan ziyade mesafe kalmaz. Derken (hükm-i) kitap ona galebe eder, cennet ehlinin ameli ile amel eder ve cennete girer.” (Buhari –Müslim)
Karar verirken birçok kez olayın görünüşüne göre karar vermeye çalışırız. Görünüş itibari ile olumlu görünen olaylar bazen olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ya da olumsuz gibi görünen bir olaydan da sonuç itibari ile olumlu sonuçlar çıkabilir. Görünüş itibari ile olumlu görünüp sonuç itibari ile olumsuz sonuçlar doğurabileceği ihtimali varsa karar vermeden önce düşünerek ve gerekirse istişare ederek karar verilmelidir. Ya da olayı değerlendirip akıl süzgecinden geçirdikten sonra sonuç için Allah’a tevekkül edip dua etmeliyiz.
Cenab-ı Hak bu konu da Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde buyurmaktadır: “Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey hakkınızda hayırlı olabilir, buna karşılık hoşunuza giden bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allah bilir, fakat siz bilmezsiniz “Sizin hayır zannettiklerinizde şer, şer zannettiklerinizde ise hayır vardır” (Bakara, 216)
Yine günlük yaşamda birçok kez önemli kararlar verirken zorlanmaktayız. Bu amaçla da vermiş olduğumuz birçok kararı beğenmeyip değiştirmekteyiz. Kararsızlık içinde vermiş olduğumuz kararlarımızın sonucunda bazen sevinir bazen de üzülürüz. Her zaman her yerde sağlıklı karar verebilmek herkes için ideal olsa da hayat şartları insanı bazen karar vermeye zorlamaktadır.
Cenab-ı Hak; “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. (İnşirah, 5-6) buyurmaktadır.
(Devam Edecek)