Karaduman: Özelleştirilen kurumlar yeniden kamulaştırılmalı!

Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, “Başta Şeker Fabrikaları olmak üzere özelleştirilen kamu kurum ve kuruluşları tekrar kamulaştırılmalıdır” dedi

Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Karaduman, “AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’de tarımın Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’daki oranı yüzde 10,3 iken, 2021 yılı itibariyle bu oran yüzde 5,6’ya düşmüş, uygulanan bu yanlış politikalar nedeniyle düşürülmüştür” dedi. “Yine 2002’de toplam tarım alanı 26 milyon 579 bin hektar iken, 2020’de bu rakam 23 milyon 136 bin hektara düşmüştür” diyen Karaduman, “Ziraat Mühendisleri Odası’na göre mera alanları 1970’den 2014’e 21 milyon 698 bin hektardan, 10 milyon 984 bin hektara kadar gerilemiştir.2002’de 17 milyon 935 bin hektar olan ekilen tarım alanı, 2020’de 15 milyon 615 bin hektara düşmüştür. Kişi başına tarım alanına baktığımızda 2002’de 6,2 dekar iken, 2018’de bu rakam 4,7 dekara düşmüştür. Tarımda kendi kendine yeterliliği ile övünen Türkiye, tarımsal alanda daha fazla ve artan bir şekilde dışa bağımlı hale gelmiştir. Dış ticaret dengesinde tarım ve hayvancılık ticareti aleyhimize dönmüş, cari açığın artışına etki yapan bir unsur haline gelmiştir. 2002’den 2019 yılına tarım ve hayvancılık ihracatı dolar bazında yüzde 214,2 artmışken, aynı dönemde ithalat artışı yüzde 490,2 olarak gerçekleşmiştir” şeklinde konuştu.

ÇİFTÇİLER SESİNİ DUYURMAYA ÇALIŞIYOR

Mazotun her geçen gün arttığını, gübre fiyatlarının, yem fiyatlarının, ilaç fiyatlarının her geçen gün arttığını, tarım sektörünün her geçen gün bitmeye yaklaştığını aktaran Karaduman, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2002’de 1 lira 48 kuruş olan mazot, bugün 22 lira 95 kuruşa, 1 lira 62 kuruş olan benzinin fiyatı 20 lira 45 kuruşa fırlamış durumdadır.5 Artış yüzde binin üzerinde. Yine 2002’de 354 lira olan DAP gübresi 11 bin liraya, 237 lira olan Üre gübresi 9 bin 200 liraya, 254 lira olan 20.20.0 gübresi 6 bin 100 liraya çıkmıştır. Artış yüzde iki binin üzerindedir. Rakamlar ortada. Bu artışlara rağmen verilmesi gereken tarımsal destekler ise maalesef verilmiyor. 2006’da çıkarılan Tarım Kanunu’nda GSYH’nin yüzde 1’inden az olmaması gereken tarımsal destekler 2022’ye kadar yüzde 1’in altında kalmıştır. Sadece bu sebeple çiftçimizin 222.6 milyar lira destek alacağı bulunmaktadır. 2022’de de bu rakam maalesef GSYH’nin yüzde 1’inin altında bırakılmıştır. Yeni üretim sezonu için endişeliyiz. Çiftçilerimiz bu maliyetler varken üretim yapamayız diyerek seslerini duyurmaya çalışmaktadır. Yeni düzenlemelerin yapılmasını beklemektedir. Çiftçilerimizin bankalara olan borçlarının faizleri silinmeli kalan borçları ödenebilir şekilde taksitlendirilmelidir.”

TABAN FİYATLAR ÇİFTÇİ LEHİNE BELİRLENMELİ

Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, son olarak şunları dile getirdi: “Her yıl düzenli bir şekilde Tarım Kanunu’nda belirtilen milli gelirin yüzde 1’lik kısmı tarım sektörüne ayrılmalıdır.Tarım sektörüne hak ettiği önem verilmeli, üvey evlat muamelesi yapılmaktan vazgeçilmelidir. Beton yerine toprak, betonlaşma yerine, üretim tercih edilmelidir. Rantın yerini adil bölüşüm almalıdır. İthalata dayalı tarım politikalarından derhal vazgeçilmeli ve çiftçiyi ve üretimi öncelenmeli, Ar-Ge faaliyetleri desteklenmelidir. Tarımı, tarımsal sanayi ile birlikte geliştirmeli ihracı yapılan ürünleri hammadde olarak değil katma değeri daha yüksek olan işlenmiş ürünler olarak yapılmalıdır. Gelecekte yaşanması muhtemel gıda, hububat ve bakliyat, tohum ve en önemlisi su krizlerine karşın gerekli hazırlıklar yapılmalı, gıda depoları, tohum ambarları kurulmalıdır. Suyu bir Milli Güvenlik unsuru olarak değerlendirerek gerek bireysel, gerek tarımda verimli kullanılması sağlanmalıdır. Gıda enflasyonunu, stokçuluğu engellemek ve insan sağlığını korumak üzere tarladan, sofraya lojistik süreçleri iyileştirilmeli, ciddi denetimler yapılmalıdır. Tüm paydaşların dahil edildiği, sektörle ilgili önerilerin alındığı bir toplantı düzenlenmeli, bunun akabinde hem üretimi, ihracatı artıracak, hem sektörü güçlendirecek, hem de üreticiyi koruyacak kapsamlı bir Fındık Kanunu hazırlanmalıdır. Taban fiyatlarlar şirketlerin değil, çiftçinin lehine güncel ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Özellikle mevsimlik işçi olarak çalışan tüm işçilerin kayıt altına alınması sağlanmalı, işçiler ile üreticilerin Ziraat Odaları ve Tarım ve Orman Müdürlükleri aracılığıyla koordinasyonu sağlanmalıdır. Üreticiye Ziraat Odaları aracılığıyla danışmanlık desteği verilmelidir. Ürün verimliliğini ve çeşitliliğini artırmak için Tarım Birlikleri, Ziraat Odaları, Üniversiteler, Tarım ve Orman Müdürlüklerinin ortaklaşa koordinasyonunda AR-GE çalışmaları yürütülmelidir. Genelde ekonomi, özelde ise tarım alanında Dünya Bankası, IMF gibi uluslararası sömürü kurumlarının dayatmış olduğu plan ve programlar derhal terkedilmelidir. Gümrük Birliği Anlaşmasının Türkiye’nin aleyhine olan ve özellikle tarım alanında büyük zararlar veren maddeleri yürürlükten kaldırılmalıdır. Bill ve Melinda Gates Vakfı ile Tarım ve Orman Bakanlığı arasındaki işbirliği derhal sonlandırılmalıdır, ülkemizdeki faaliyetleri durdurulmalıdır. GDO’lu ürün üretimi ve ithalatı durdurulmalıdır. Başta Şeker Fabrikaları olmak üzere özelleştirilen kamu kurum ve kuruluşları tekrar kamulaştırılmalıdır. Yeni ve alternatif pazarlar araştırılmalı, D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üyeleri ile yapılacak alternatif anlaşmalar ile AB ve diğer batı kaynaklı ağır yük getiren anlaşmalar sonlandırılmalıdır.”

SAİT ÇELİK

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri