Hafta sonu kendimizi şehir dışına attık…
Düğünler, ziyaretler ve dostlukları pekiştirmek için Aksaray ilimiz başta olmak üzere yakın vilayetlere konuk olduk… Birçok hikâye ve çok sayıda kısa sürede elde edilmiş başarı (!) örnekleri gördük…
***
Hayret ettik, geçmişte sigara parasını borç alan, sırtına giyecek ceket bulamayan adamların(!) şu anda trilyonluk servetleri nasıl elde ettiklerine şaşırıp kaldık…
Oranın yaşlılarıyla oturduk, onlarda kısa sürede toplanan bu servetlerin aslında Konya’dan başlayan hikâyesini anlattılar…
İhtiyar amca;
“Çok gayret(!) ettiler...” dedi gülerek…
İşin içinde farklı bir hikâye olduğunu o tebessümde fark ettim… Sonra oturup bize bir hikâye anlattı… Ben de size aktarayım o hikâyeyi…
***
Geçmişi hırsızlık, zorbalıklarla dolu yaşlıca zengin bir adam artık ölüm döşeğindedir…
Zar zor nefes alırken, çocukları odaya girer…
Baba ve oğulları vedalaşır ve helalleşirler… Oğullarından biri babasına çekinerek de olsa sorar;
“Baba bize en helal malını söyle, onu senden sonra satalım ve borçlarını ödeyelim öbür tarafta belki rahat edersin...” der...
***
Yaşlı adam uzun uzun düşündükten sonra zar zor kafasını yastıktan kaldırır;
“Damdaki kara öküzü satın...”
Çocukları şaşırır;
“Onca malın içinde niye kara öküz?”
***
Adam derin bir iç çeker…
Kara öküzü almak için ne kadar emek sarf ettiğini ve çaba harcadığını anlatmak için kısık sesle devam eder;
“Çocuklarım, kara öküzü komşu köyden çalıp eve getirdiğim gecesi tarlada kaybolmuştu…”
Çocukları hayret içinde; “Eeee?”
***
Yaşlı adam;
“Eeesi var mı, tarlaya onu bulmak için gittim;
Hava kara...
Tarla kara…
Öküz kara...
Ara Allah ara…
En helal malım odur, kara öküzü satın…”
***
Rabbim, çocuklarımıza yedirdiğimiz lokmaların üzerine bir başkasının alın terini ve hakkını düşürmesin, cümlemize helal kazanç hayırlı evlatlar nasip etsin inşallah…
Âmin diyin Müslümanlar…