Kar güzellemesi..!

Kerem İşkan

Özlenen kar geldi…

Neredeyse iki yıldır beklediğimiz, yollarını gözlediğimiz beyaz rahmet dün geceden beri şehri, gündemi, muhabbeti bembeyaza bürüdü…

Aynı Yahya Kemal’in dizelerindeki gibi;

“Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu;

Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu."

İçinde bulunduğumuz ateş çemberinde, bombaların, çığlıkların sesi yerine keşke sadece kar sesi duysa kulaklarımız…

***

Yaşanan acılar, yürekte biriktirilen korkular, sanki yağan karın altında kalmış gibi şimdi…

Sizde de öyle midir bilmem ama kar yağmaya başladığında, havada uçuşan kar taneleri çocukluğumuza alır götürür bizi…

Aynı Nazım Hikmet Ran’ın dizlerindeki gibi;

"Lambayı yakma, bırak!

Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların

Dilsiz olduklarını anlıyorum.

Kar yağıyor

Ve ben hatırlıyorum."

 

***

Muhabbetle, kardeşlikle, komşulukla sarılmış yokluklar, yoksulluklar aklıma gelir hep…

Talaş tozuyla doldurulmuş, yokluk ve fukaralığın bir is gibi yakasına çöktüğü varoşların viranelerinde, yeni yanmaya başlayan soba gübürtüsüyle, yenilenmeye çalışılan umutlar gelir aklıma…

Kar yağdımı;

Fakirliğin ve zenginliğin birbirine üstünlük kuran izlerini siliverirdi sokaklarda…

***

Rahmetli babamın pencere pervazlarından, kalın isli camlar yansıyan endişeli silueti, annemin fukaralığın içinde bile neşesiyle, güzelliği ile her daim minik yüreklerimize ümit aşılamaya çalışan beyhude gayreti…

Gençliğini yolumuzda tüketmiş, güzel bir kızın karlar ülkesinde yoksulluk esareti gibiydi annemin hikâyesi…

Aynı Ataol Behramoğlu’nun dizelerindeki gibi;

"Beyaz ipek gibi yağdı kar

Bir kız kardan hafif yüreğiyle

Geçip gitti güvercinleri anımsatarak."

***

Çocukluğumuzda kar;

Bize neşe ve oyun getiren sihir dolu bir büyü gibiyken, büyüklere fakirlik ateşini harlayan odun parçası gibiydi…

Soba üzerinde fokurdayan güğümler, gidişi hep yüreklere erken gelen evvel zaman insanlarının kalp atışları gibi gelirdi…

Ne zaman kar yağsa, yüreğimde tarifi imkânsız tipiler oluşur… Sözcükler yolunu şaşırır, ruhum gözümle, gönlüm arasında kaybolur gider…

Aynı Cahit Sıtkı Tarancı’nın dizelerindeki gibi;

"Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine.

Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu.

Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;

Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine."

***

Beklenen kar geldi…

İnşallah, beklenmeyen tüm acılarımızı örter…