16 yaşındaki Kerem Safa Akın, SBS sınavına girdikten sonra bacakları ve kollarındaki ağrı ve iştahsızlık sebebiyle doktora gitti. İlk olarak annesiyle ortopedi doktoruna giden Kerem Safa Akın, ortopedi doktorunun kendisine tüm bu ağrıların boy uzamasından olduğunu söyledi. Ağrılar sıklaşınca başka bölüme sevk edilen Akın, gerçeği o zaman öğrendi. Gerçeği ilk öğrendiği an dünyanın başına yıkıldığını belirten Akın'ın annesi, “Oğluma ilk bir hafta hastalığının ne olduğunu söylemedik. Oğlumun lösemi olduğunu ilk duyduğum zaman çok üzüldüm. Fakat güçlü olmam gerekiyordu. Bir anne her zaman fedakarlık yapar çocuğuna. Elimden gelen her ne varsa fazlasını yapmaya çalıştım. Oğlumun desteğe ihtiyacı vardı. Güçlü durmaya çalıştım. Ona moral vermeye çalıştım. İlgilendim. Oğlum Kerem hastalığını öğreninceye, kabulleninceye kadar çok zorluk çekti. Bu hastalığı ben oğluma yakıştıramadım. Küçük bir şey gibi kabullenmek istedim. Çünkü o zamana kadar bu hastalığı sadece televizyonlarda duyuyorduk. Oğlum bu hastalığa yakalandıktan sonra hayatı daha derin yaşamaya başladık. Doktorlar bize Kerem'e ilik nakli yapılması gerektiğini söyledi. Hemen kardeşlerinden örnekler aldılar. En küçük ablasının iliği Kerem'e uydu. Kerem nakil yapıldıktan sonra, sağlığına kavuşmaya başladı. Sağlık en büyük nimet. Oğlum iki yıl okula gidemedi. Evde eğitimini tamamladı. İkimizde yılmadık. Birbirimize kenetlendik. Çoğu zorluğun üzerinden geldik. Azmimizi Allah'ın izni ile hiçbir şey yıkamadı. Ben oğlumun bundan önce nasıl yanında olduysam, bundan sonra da ölene kadar yanında ve arkasında olacağım. Lütfen aileler çocukları ile ilgilensin. Onlara değer versin. Onların sağlığını ihmal etmesin. Uzak görünen bu konularda bilinçli olsun. Tedaviyi ve ilgiyi çocukları üzerinden ihmal etmesin” dedi.
ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR
İç Anadolu Bölge Sorumlusu Sosyal Hizmetler Yönetmeni Elif Kahraman Coşkun hastalık ile ilgili açıklamalarda bulundu. Konya'da şubelerinin olmadığını fakat Konya'nın bu alt yapısının güçlü olduğunu belirten Coşkun, “Konya'da bulunan çocuk ve yetişkin bütün hastalarımıza moral vermek için Ankara'dan geldik. Amacımız hastalarımızı az bir sürede olsa hastane ortamından ve o psikolojiden uzaklaştırmak. Yaptığımız etkinliklerin sonucunda görüyoruz ki; hastalarımızın kan değerlerinde yükselmeler oluyor. Hasta sayısı ne kadar fazla ise biz de o kadar çok hastaya ulaşabiliyoruz. Konya'da 250'yi aşkın yetişkin ve çocuk hasta var. Konya'da LÖSEV olarak şube açmak için çalışmalarımız devam ediyor. Ay içerisinde bir veya iki kez Konya'ya geliyorum. Bu hastalık hem hasta hem de ailesi ve çevresi için ağır yaptırımları olan bir tür. Maddi ve manevi iki tarafı da yoruyor. Her hastanın kendine ait bir hikayesi var. Lösemi hastalığı belirtileri, bacaklarda ve kollarda ağrılar, güç kaybı, iştahsizlık, vücutta meydana gelen morluklar ve olduğundan farklı davranış çeşitli görülüyorsa vakit kaybedilmeden uzman bir hekime başvurulmalıdır. Bu hastalık ihmale gelmemelidir. Erken teşhiş hayat kurtarır. Biz LÖSEV olarak büyük ve birbirine kenetlenmiş bir aileyiz. Elimizden gelen bütün imkanları kullanarak bütün hastalarımıza destek oluyoruz” şeklinde konuştu.
MANEVİ ANLAMDA YIPRANIYORLAR
Hastalık sürecinde en önemli faktörlerin sevgi ve ilgi olduğunu da vurgulayan Coşkun, konuşmalarını şöyle sürdürdü: “Bu hastalığın bulaşıcı olduğunu zanneden insanlar var. Biz hastalarımıza maske öneriyoruz. Hastaları maskeli olarak görenler onlardan uzaklaşıyorlar. Oysa bu hastaların psikolojik desteğe, sevgiye ve ilgiye ihtiyaçları var. İnsanların bu davranışları yeterince zorluk yaşayan hastalarımızı manevi olarak daha çok yoruyor. Bu konuda toplum olarak bazı eksikliklerimiz var. Bu hastalık yanı başımızda. Bilinçli olmalıyız. Bu hastalık ile yaşayabileceğimizi öğrenmeliyiz. Hasta yakınları psikolojik olarak güçlü olmak durumunda. Her zaman yineleyerek söylüyoruz yine belirtmek istiyorum. LÖSEV hastalarına umut oluyor. Yaptığı etkinlikler ile, seminerler ve konferanslar ile geleceğe ışık saçıyor.”
EMRE ÖZGÜL