İnsanlar ellerinde kandiller taşırlar. Nerede bir ışığı sönmüş sokak görseler o yöne doğru giderler. Suretleri değişir fakat yürekleri hep aydır. İyilikle donatılmış, duvarları altın işlemesi, bahçesinde binbir çeşit çiçek açmış koca bir saraydır onların kalpleri. Dışardan baktığınızda tanıdığımız sıradan insanlara benzerler ta ki kapılarını çalıp içlerine girene kadar… Doğuştan bir tılsım mı sonradan kazanılmış bir güç mü bilemem ama ellerindeki kandilin ışığı hiç sönmez, zayıflamaz.
**
Beyefendi… Taşıdığı kandilin adı inançtır. Kendisi atmış yaşlarında (çok daha genç gösterir) her zaman şık giyinen, naif bir insandır. Yüzüne baktığınız zaman içinizi bir huzur kaplar. Ses tonu yumuşak ve sakindir. Siz daha konuşmaya başlamadan ne demek istediğinizi anlayabilen en çaresiz anlarınızda kararan sokağınızı inanç kandiliyle aydınlatır. Öyle kuvvetlidir ki ışığı inancınız çoğalarak artar. Kendinizi dünyadaki en güçlü insan hissedersiniz. Her şeyi başarabileceğinize, size verilene razı olmak yerine yeni bir kader çizebileceğinize inanırsınız. Hüzün ve artık pes etmişlikle girdiğiniz sokaktan güneş gibi parlayarak çıkarsınız. Beyefendi taşıdığı kandili kendisi seçmiştir. Yüreğinden gelen tılsımla ışık saçmayı tercih etmiştir. Gönül dostu inanç kandili… Biz yıldızları gece ortaya çıkar sanırız. Beyefendi Venüs yıldızı gibidir. Onun için gece ve gündür hükümsüzdür. Yolunuzu kaybettiğinizde, karamsarlık çukuruna düştüğünüzde size uzanan merdivenin başında bekler. Karanlık bir tünelin en uzağında parıldayan nokta ışık onun kandilinden gelir.
**
Mübalağa yapmadığımı görmeniz için herkesin onu tanımasını isterdim. Mucizeye tanık olmanız için ‘hayatta ne güzel insanlar varmış meğerse’ demeniz için onu gerçekten tanımanızı isterdim. Kandil taşıyan insanları görmek için karanlığın çökmesini beklemeyin. Aslında omlar baktığınız her yerdeler. Hatta aynada bile bir kandil görebilirsiniz. Bu sizin elinizde… Kim olmayı istersek o oluruz. Siz de bu güzel mesleği seçebilirsiniz. Kandil taşıyan insan olabilirsiniz. Solmak üzere olan bir çiçeği canlandırabilir, sönmek üzere olan ateşi harlayabilir, karanlıktan korkan küçük bir çocuğun aydınlığı olabilirsiniz..,
**
Beyefendiyi tanıdıktan sonra kendimle de tanıştım. Neler yapabileceğimi gördüm. Bana kim olduğumu hatırlattı. Karanlığımı aydınlattı. Sonra dedim ki kendime neden onun çırağı olmayayım ki… Olmayı başaramasam bile en azından neden denemeyim ki. Bir mumla başlayıp işi büyütebilirim. Temennim şudur ki sokağınız hiç kararmasın ama eğer olur da bir gün karanlığa düşerseniz kandiller taşıyan insanlara da düşsün yolunuz. İnanç ışığınız hiç sönmesin.
Beyefendiye selam olsun…
Monaroza