Dünya’nın süratle bakması ve eğilmesi gereken kangren bir mesele halini alan FİLİSTİN Meselesine, karşı suratsızlık yapması, bütün içimizdeki insani kelimeleri öldürüyor.
Bir çocuk, bir çocuk ve bir çocuk daha… Avuçlarında kan kelebekleri, ve gözlerinde dünyaya küsmüş o öfkeli bakışlarından akan, gözyaşları ile cennete doğru kanat çırpıyor.
Çırpınıyor Kan Kelebekleri…!
Siyonist İTRAİL kuduruyor….!
İşbirlikçiler meydanlarda kol geziyor, ve açıklamalar yapıyorlar, insani açıklıklarını kapatmak için..!
Kınıyor birileri, kınından çıkmadan..! Kınamak mı? Elinizden gelen? Buğz’unuz boğazınıza dizilsin artık..!
Rejim’in ağababaları ve komprodor uşaklar…! İçten pazarlıklı, aslan görünümlü çakallar..! Ey şahsiyetini, şahsi kaba etinin oturduğu koltuklardan kazanan insanlar..! Yüreğinizi hangi vicdanlı ceylan derisi koltuklara gömdünüz?
Bir hayvan için, panter kesilenler…! Emel’lerinin hayvan sevgisi olduğunu söyleyenler…! İnsan sevgisi olmayanın hayvan sevgisi inandırıcı mı?
Şato’larının şatafatında ve kamaralarının, kameralara yansıyan yanında vah ve tüh etme cüretiniz ne zaman’a kadar devam edecek..!
Evde sıcak sofra başında haber seanslarında, sakallarını sıvazlayıp, lanet okuyan sakallı..!
Bulaşık yıkarken üşenen, genç kadın..!
Ve hiçbirşeyi gündemine almayan, bilgisayar kolik genç…!
Camii avlusunda, islamı ve inancı bir havlu gibi ak sakalına asıp’ta, ümmetin terini ve inancın terimini yapan MÜSLÜMAN..!
Gerçekten acıyor mu için?
İslam çiçeğinin, rengarenk kelebeklerinin.. Kan Kelebeklerine dönüştüğünü gördüğünde?
Suskunluğunuz güneş kadar soğuk olmadı mı artık?
Bak bir şair ne diyor:
Sonra Filistinli çocuk İsrail'e baktı..!
Soğuktu İsrail'de hava.
Ve ellerini kaldırarak dedi çocuk;
İsrail üşüyor Allah'ım, yak onları...
Üşüyor insanlık..!
Üşüyor sımsıcak evlerinde Ümmet..!
Gazze bombalanmıyor..!
Pompalanmış bir İSLAM huvviyeti, müslüman olmanın bereketi ve rahatı, keyfiyeti diyerek, tembelleştirilen, ehlileştirilen ve evcilleştirilen, seccadesinde bile “ALLAH’a” secde ettiğini düşünürken, kardeşlerinin gözyaşlarını umursamadan, ayaklarının üşüyüp üşümediğini hesap eden gurüh..!
Bombalanan sizsiniz ve bombe yapan göbeklerinizle, öbek öbek, mal yığma ve kendi benliğinizin bombardımanındasınız artık..!
Ya bu Gaflet mahzeninden çıkaracaksınız kendinizi, yada gafletin mahzeninde çürüyeceksiniz..!
Ateş altında olan bir coğrafya bu dünya üzerinde her zaman var olmuş.
Var olmaya devam edecek.
Ateş’e atılacak bir İbrahim…!
O Ateş Gül Denizine Dönecek..!
Kızıl Deniz’i geçecek bir Musa..!
Sina çölü geçiyor, sinelerimizden…! Kurumuş göğüslerimizde, yeşerecek bir aşk ve iman olmadığı sürece… Bombalar düşecek…!
Ama o gün geldiğinde Peygamber efendimizin buyurduğu gibi.
“Öyle ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek 'Ya Müslim! Ey Allah (c.c.) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır.' diyecek. Sadece 'Gargat Ağacı'(*) bunu söylemeyecek, çünkü o Yahudi ağacıdır.” (Kitab-ul Fiten H. 2239)
"Akıttığın gözyaşlarında boğulacaksın İsrail!"
Dünyayı Gargat Ağaçları ile donatsanda. Kan Kelebekleri’nin ve öldürdüğün bebeklerin hesabını vereceksin..!
Ve Cehennem’e sürüleceksin..!