Saadet Partisi Genel İdari Kurulu (GİK) toplantısı, Balgat Eğitim Merkezi’nde yapıldı. Toplantıda GİK, YDK asil ve yedek üyeler, il sorumluları ve genel başkan danışmanları hazır bulundu. Kamalak, konuşmasına Cizre’de bombalı saldırı sonucu şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar dileyerek başladı. Türkiye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının Suriye’den geçtiğini belirten Kamalak, iktidarın ABD’ye güven olmayacağını anlayıp, Suriye’de operasyon düzenlediğini vurguladı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, partisinin Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan terör olaylarına dikkat çeken Kamalak, matemlerin biri bitmeden diğerinin başladığının altını çizdi. İktidarın terör konusunda yeteri gayreti göstermediğini kaydeden Kamalak, içi boş laflar yerine disiplinli çalışmaların yürütülmesi gerektiğini bildirdi.
BİR SALDIRININ MATEMİ BİTMEDEN DİĞERİ BAŞLIYOR
Türkiye’nin, İslam coğrafyalarının ve insanlık aleminin çok zor süreçten geçtiğine dikkat çeken Kamalak, artık terör saldırılarının birbirini takip ettiğini, birinin mateminin son bulmadan diğerinin başladığına vurgu yaptı. Kamalak, Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı hatırlatarak, yaşanan olayların altını çizdi. Tüm bunlara bakıldığı zaman Türkiye’nin doğru bir şekilde idare edilmediğini ifade eden Kamalak, terörle mücadelede de iktidarın yeterli çalışmaları yapmadığını kaydetti. Kamalak, daha geçen gün iktidarı uyardıklarını, yerel ve küresel örgütlerin Türkiye’yi hedef aldığını söylediklerini belirterek, iktidarın politikalarına vurgu yaptı. Suriye ve terör konusunda iktidarın Saadet Partisi’nin dediği noktaya geldiğine değinen Kamalak, “Ayın 18’inde Van’dan haber geldi. Sabahında Elazığ, daha sonra Bitlis ve aynı günün akşamı Gaziantep patlaması. Biz bu durumu daha önceden haber verdik. Çarşamba günü yaptığımız toplantıda yerel ve küresel örgütlerin Türkiye’yi hedef aldığını söyledik. Bu olayları da ‘içi boş laflarla kimse geçiştirmesin’ dedik. İşin şakası yok” diye konuştu.
TÜRKİYE ABD’YE GÜVEN OLMAYACAĞINI ANLADI
Türkiye’nin toprak bütünlüğünün Suriye’den geçtiğini bildiren Kamalak, Celabrus operasyonuna değindi. Türkiye’nin ABD’ye güven olmayacağını anlayarak, Suriye’ye müdahale etmek zorunda kaldığını söyleyen Kamalak, “Türkiye’nin toprak bütünlüğünün korunması Suriye’den geçiyor. ABD’ye güven olmayacağını anladılar ki Suriye’ye müdahale etmek zorunda kaldılar. ABD yetkilileri ‘PYD Fırat’ın doğusuna çekilmelidir’ diyor. Maalesef doğru davranmıyorlar Menbiç PYD’nin elindedir. Sınır kentimiz Kilis sürekli tehdit altında. 30 binden fazla insanımız Kilis’i terk etmişti. Ziyarette bulundum. Gaziantep’in bir ilçesi terk ediliyor. Roket üstene roket geliyor” dedi.
YAPILAN HATALAR KOLAY TAMİR EDİLEMEYECEK
Türkiye’nin yıka yıka ve besleye besleye yaptığı yanlışlardan dönmeye çalıştığını aktaran Kamalak, “Türkiye yıka yıka ve besleye besleye geldiği bu durumdan geri dönmeye çalışıyor. Suriye, Irak, Libya ve Mısır’la anlaşmaya çalışıyor. ABD Başkanı’nın bir sözü üzerine Türkiye’miz bir bataklığa sürüklendi. 6 yıl sonra yeni bir başbakan ‘Esad siyasi bir aktör’ diyor. Öbür tarafta Rusya ile ilişkiler bozuldu ve ardından düzeltme yoluna gidildi. Yapılan işlerin hatalı olduğunu söylemiştik. Tabir edilmeye çalışılıyor. Kolay olmayacak” şeklinde konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİNDE TERÖR ADETA EJDERHAYA DÖNÜŞTÜ
Çözüm süreci döneminde İktidarı birçok kez uyardıklarını, buna karşılık ise iktidara yakın sosyal medya hesaplarından Saadet Partisi’ne ve kendisine saldırıların yapıldığını anlatan Kamalak, bu süreçte terörün adeta ejderhaya dönüştüğüne dikkat çekti. Kamalak şunları kaydetti: “Çözüm sürecinde dönemin Başbakanına net bir şekilde söyledik. ‘Türkiye ya bölünecektir ya da çok büyük çatışmalarla karşı karşıya gelecektir’ dedik. Medya ‘kıskanıyorsunuz’ dedi. ‘Şehit cenazesi gelmiyor diye kıskanıyorsunuz’ dediler. Barajlar ‘terör tutuyor’ dedik. ‘Terörist diyorsunuz masaya oturuyorsunuz’ dedik. Bize göre, ‘Terörist ile müzakere değil, mücadele edilir’ dedik. ‘Çözüm yeri Oslo ve Kandil değil’ dedik. Bu süreçte terör ejderhaya dönüşünce mücadele edilmeye başlandı. Habur olayını hatırlayın. Dışarıdaki unsurlar içeri geldi. Şimdi ise terörle mücadelede yeteri gayret gösterilmiyor. Biz içeri ile ilgili olarak, Ergenekon, Balyoz davalarında ‘ordunun burnunu sürtmeyin, gün gelir Güneydoğuya gönderecek asker bulamazsınız’ dedik. Tarihten örnekler verdik. Maalesef anlamadılar”