Kalp damar hastalıklarının, tüm dünyada erken ölümlerin sık nedenlerinden biri olduğuna işaret eden Özkeçeci, “Altta yatan neden damar sertliği olarak bilinen aterosiklerozun uzun yıllar içerisinde sinsi bir şekilde ilerlemesidir. Damarların esnekliğini kaybetmesiyle başlayan süreç, bir veya birkaç damarın daralması, hatta tamamen tıkanmasına kadar devam edebilmektedir. Kalp damar hastalıklarının en temel belirtisi göğüs ağrısıdır. Bunun dışında nefes darlığı, terleme, bulantı, baş dönmesi, kalp atışlarının çok hızlı, çok yavaş veya düzensiz olması da bu hastalığın bir bulgusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak hastaların önemli bir kısmı ise, daha öncesinde hiç bir bulgu olmaksızın, aniden hayatını kaybedebilmektedir” dedi.
“Kalp damar hastalıklarına zemin hazırlayan risk faktörlerini değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörleri olarak ikiye ayırabiliriz” diyen Özkeçeci, sölerini şöyle sürdürdü: “İleri yaş (erkeklerde 45 yaş ve üzeri, kadınlarda 55 yaş ve üzeri), erkek cinsiyet, birinci derecede akrabalarda kalp damar hastalığı öyküsü bulunması değiştirilemeyen risk faktörleridir. Sigara veya diğer tütün ürünlerinin kullanılması, şeker hastalığı, hipertansiyon, lipid bozuklukları (kanda, kötü kolesterol olarak bilinen LDLve trigliserid değerlerinin yüksek, iyi kolesterol olarak bilnen HDL'nin düşük olması), aşırı şişmanlık (obezite), fiziksel olarak hareketsiz bir yaşam ise değiştirilebilecek risk faktörleridir. Sigara ve tütün ürünleri kullanımının bırakılması, kan basıncı, kan şekeri ve kolesterol düzeylerinin ilaç ve diyet ile kontrol altında tutulması, kilo verilmesi ve egzersiz yapılması (haftada en az 3 saat tempolu yürüyüş, bisiklete binme veya yüzme) gibi basit önlemler hem damar sertliği gelişmesini hem de kalp krizi, inme (felç), kalp yetersizliği gibi istenmeyen sonuçları önemli ölçüde azaltmaktadır.”