Mahalli idareler seçiminin yaklaşması nedeniyle belediyeler bir taraftan son bir hamle ile seçmenin gözüne girmek için olur olmaz faaliyetler yaparken, diğer taraftan şehirle ilgili denetim görevlerini ve uygulamalarını sanki seçime kadar askıya almışa benzemektedirler.
Belediyelerin vatandaşlardan oy alabilmek gayesiyle veya en azından oy kaybetmemek düşüncesiyle askıya aldıkları kontrol ve denetim faaliyetlerinden birincisi imar denetimi ise ikincisi belki de imar faaliyetlerinden daha önemlisi kaldırım işgalleri ve uygunsuz park olayıdır.
Özellikle kaldırımları yürünemez hale getiren işgaller ve büyük küçük araçların uygunsuz parkları kısa vadede imar denetiminden bile daha fazla önem taşımaktadır.
Çünkü imar denetiminin esasen uzun vadeye yayıla bilirliği ve inşaatın her aşamasında denetlenebilir olmasına karşın, kaldırım işgalleri ve uygunsuz parkların şehir trafiğini çabuk etkileyebilir olması nedeniyle kontrolü de, engellenmesi de o ölçüde önemli olmaktadır.
Konya’da Aziziye Camii ile Kapu Camii civarı, Kadınlar Pazarı ve Larende Caddesi’nde başlayan kaldırım işgalleri, belediyelerin görevlerini yeterince yapmamaları sonucunda her geçen yıl artarak ve nerede ise engellenemez veya önlenemez bir duruma gelmiştir.
Şehrin ticari faaliyetleri artmaya yönelik hemen he bölgesinde şehre yakışmayan görüntülerle ve yayaların hakkını gasp edercesine çoğalan kaldırım işgalleri esasen bir kul hakkı tecavüzüdür ve bu sebeple esnaflardan daha çok belediye yöneticilerini maddi manevi sorumluluk altına sokmaktadır.
Bir kısım gıda maddeleri başta olmak üzere hemen her çeşit malzemeyi kaldırımlara yığan bazı esnaflar işi öylesine ileri götürmektedirler ki, kaldırımdaki malzeme yerine göre dükkânlarındaki malzemelerden daha fazla olmaktadır.
Kaldırım işgallerindeki bir diğer boyut ise araçların özellikle de kamyonların ve otobüslerin şehir içerisinde yol kaldırım ayrımı falan gözetmeden gelişigüzel yaptıkları usulsüz parklardır.
Şehir içerisindeki otoparkların insanların ihtiyaç duydukları yerlerde ve ihtiyacı karşılayacak kapasitede olmayışı yanında, kısa süreli ücretsiz parkların yapılmaması da otomobil cinsi araçların usulsüz parklarının temel sebebidir.
Diğer taraftan özellikle büyükşehir belediyesinin kamyonlar için yeterli park alanları tesis etmemiş olması da, yük taşıyan büyük araçların şehir içinde rastgele yerlere, özellikle de mahalle aralarında park etmelerine sebep olmaktadır.
Mevlana Müzesi’ni ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin tur otobüsleri için de hala bir park alanı tesis edilmemiş olması bu şehri yönetenlerin bir başka ayıbıdır.
Şehirde çığ gibi artan usulsüz parkların önlenmesi konusunda başta büyükşehir ve ilçe belediyeleri ile il emniyet müdürlüğüne önemli görevler düşmektedir.
Bu birimlerden hiç birisi diğerinin göreve başlamasını beklemeden, her türlü kaldırım işgali ile otomobil ve özellikle de kamyonların bisiklet yollarına varıncaya kadar cadde ve kaldırımlarda yaptıkları usulsüz parklar önlemelidirler.
Seçim ortamına girilmiş olmasının verdiği rehavetle vatandaşları nasılsa belediyeler kaldırım işgali ve usulsüz parklar konusunda cezai işlem yapmazlar gibi yanlış bir düşünceye sevk edecek davranışlara bir an önce son verilmeli ve hemşeri hukukunun gereği olarak yanlış uygulamalar derhal sona erdirilmelidir.
Kul hakkına riayette yeterince hassas olmayanların ahir ve akıbetlerinin ne olduğunun, bu güne kadar bu şehirde çok defa görülmüş olmasını hatırlatmayı şimdilik yeterli görüyoruz.