Kahramanca savaştı, sefalet içinde öldü

Türk tarihinde sayısız kahraman var. Bunlardan biri de Eşref Beyin Emir eri olan Sudanlı Zenci Musa. Konya'da da adı bir parka verilen Zenci Musa, ömrü boyunca Osmanlı Devleti için cepheden cepheye koşmuş

Tarihçi yazar Mehmet İhsan Gençcan'ın araştırmasıyla ortaya çıkan Zenci Musa'nın dillere  destan bir kahramanlık hikayesi var. Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından adı İstanbul yolu üzerinde bir parka verilen Zenci Musa'ya örnek bir vefa gösterildi. Savaşların arka arkaya patlak verdiği 1911 ve 1921 yılları arasında, Zenci Musa’nın Türk topraklarını düşmana karşı savunmak için katılmadığı savaş, savaşmadığı cephe kalmamıştı. Zenci Musa, Trablusgarp’tan Balkan Savaşına, Çanakkale’den Kudüs’e, Yemen’den İstiklal Harbine kadar yangın neredeyse oraya koşmuş bu millet için canla başla mücadele etmiş bir yiğitler sultanıdır. Aslen Sudanlı olan Zenci Musa, Girit'te dünyaya geldi. Kahire'de yaşayan ve Osmanlı hayranı olan dedesi, Musa'yı İslâm'ı iyi öğrenmesi ve Osmanlı'yı yakından tanıması için yanına aldı. Askerliğe heveslenince dedesinin teşvikiyle Trablusgarb'ın yolunu tuttu. Türk subayları ve Şeyh Sunusi'nin önderliğinde İtalyanlara karşı verilen mücadeleye katıldı. Savaş bitince oradaki subayların peşine takılarak, Selanik üzerinden İstanbul'a geldi. Zenci Musa artık Osmanlı Devleti için nerede tehlike başgösterdiyse bütün gücüyle orada biten kahraman bir asker olmuştu. Arkadaşlarından onu ayıran bir özelliği vardır. İri cüssesi ve siyah teni, bu yüzden ona Sudanlı Zenci Musa diye çağırırmış.

Cihad ilan edilmiş, Çanakkale cephesi açılmıştı. 19. Tümen'in Sudanlı ve Araplardan kurulmuş 77. Alay'ına katıldı. Savaşın ikinci ve üçüncü geceleri (26 ve 27 Nisan) alayın İngiliz gemilerinin top atışlarıyla bozguna uğraması sonucu Arıburnu cephesinden geriye çekildiler. Buna sinirlenen Musa, 19. Tümen'den ayrılarak Esat Paşa'nın Kolordu karargâhına gitti. Savaşın kızıştığı dönemde borazancılar da bir bir vurularak şehit oldu. Birçok konuda kabiliyetli olan Zenci Musa, borazancı yetiştirip alaylarına gönderdi.

ZENCİ MUSA ZORLU GÖREVLER ÜSTLENDİ

Türkler, Çanakkale cephesinde, Kafkas, Irak ve Kanal cephelerinde işgal kuvvetlerine karşı var gücüyle savaştı. Çanakkale cephesinde korkusuzca savaşan askerler arasında yine Zenci Musa vardı.Zenci Musa, o dönem Teşkilât-ı Mahsûsa’da görev alan Kuşçubaşı Eşref Bey’in emrinde de çalışıyordu. Vatana hizmet etmek için zorlu görevler üstleniyordu. Teşkilât-ı Mahsûsa, günümüzdeki Milli İstihbarat Teşkilatı’nın karşılığıdır.Eşref Bey’in emrinde çalışan Musa’ya, bir gün 300 bin altını Yemen’de Tevfik Paşa’ya teslim etme görevi verildi. Altınlar, düşman güçleri ile savaşan Türk kuvvetlerine silah alımı için kullanılacaktı. Bu altınların, düşman askerlerinin eline geçmeden, eksiksiz olarak Tevfik Paşa’ya teslim edilmesi gerekiyordu. Her tarafta işgal kuvvetlerinin askerleri kol geziyor, ajanları kulaklarını dört açmış, duydukları her haberi değerlendiriyordu. Bu zorlu şartlar altında Zenci Musa, altını yerine ulaştırarak, kendisine verilen görevi başarıyla yerine getirdi.

ZENCİ MUSA'DAN TOKAT GİBİ CEVAP

İşgal güçleri komutanı General Harrington bu tür zorlu ve güven gerektiren görevlerin Musa’ya emanet edildiğini öğrendi. Musa’yı kendi saflarına çekmek isteyen General, Musa’yı yanına getirtti.  General, Musa’nın gözlerinin içine bakarak, “Türkler için değil bizim için çalışırsan, seni altına boğacağım”dedi.

Bu sözler üzerine çılgına dönen Musa, öfkeyle General Harrington’a dönerek “Her teklif herkese yapılmaz. Bu sözleriniz benirencide eder; benim bir devletim, bir bayrağım var, ay yıldızlı bayrak; bir kumandanım var, Eşref Bey” cevabını verdi. Bu sözler üzerine general, karşısında duran bu zenci Türk’ün sadakati, vatanına duyduğu sevginin büyüklüğü ve vefakarlığı karşısında hayretler içinde kaldı.

FAKİR MİLLETİN EMEKLİ MAAŞINI ALAMAM

Daha sonra Zenci Musa, Anadolu’daki Millî Mücadeleye destek için İstanbul’a geldi. Galata gümrüğünde hamallık yapıp, gece Anadolu’ya silah kaçırıyordu. Tüm bu çalışmalar sırasında vereme yakalandı. Onun bu durumunu gören Ali Paşa ona emekli maaşı bağlamak istedi. Zenci Musa, çok hastaydı ve parasal olarak ihtiyaç içerisindeydi. Buna rağmen “Paşam, ben bu fakir milletin emekli maaşını alamam” diyerek teklifi geri çevirdi. Zenci Musa öldüğünde, bavulundan; bir Osmanlı haritası, Kuşçubaşı Eşref'in resmi, bir de kefen çıkmıştır.

KAHRAMAN ARABIM VEREMDEN ÖLMÜŞ

Eşref Bey Musa için; ‘Ben esaretten kurtulup, Milli Mücadelenin öncülerinden olduğum günlerde, Musa, o benim kahraman Arabım veremden ölmüştür’ der.
Bu dizeleri merhum Mehmet Akif, Eşref Beyle Mısır’a görevli gittiği zaman, Zenci Musa’yı tanır ve bu dizeleri onun için yazar..’

Onların tek ideallerinin vatanı, milleti, bayrağı, dini olduğu apaçık ortadır. Bugünlerde kendilerine kimlik arayışı içerisinde olanlar, hiç arayışa girmesinler, bir kere okusunlar bu hayatı, görsünler mücadele nasıl verilirmiş, görsünler vatan nasıl sevilirmiş, görsünler bayrak nasıl sevilirmiş, görsünler din nasıl sevilirmiş. Zenci Musa bir Arap’tı. Ama tek vatanı Devlet-i Osmaniye idi. Tek bayrağı Ay Yıldızlı bayrak ve tek dini İslam’dı. Bugün bölücülük yapanlara tokat gibi cevaptır Zenci Musa. Zenci Musa ve onun gibi bu vatan topraklarının bağımsızlığı ve biz gelecek nesiller için canlarını hiçe sayarak savaşan, çalışan, vatanın çıkarlarını, kendi kişisel çıkarlarının üstünde tutan, vatanını, milletini büyük bir sadakatle seven milyonlarca ismini bilmediğimiz kahramanımız büyük “vatansever”lerdir. Onların vatanları için yaptıkları bunca fedakarlığın yanında bizlere onları ve verdikleri mücadeleyi hiç unutmamak ve daha çok çalışmak düşüyor.

HAKAN ARMUTÇU merhabahaber.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri