Âhiretimizi kazanmak adına Allah Teâlâ’nın bütün günleri, insanoğlu için kıymetlidir. Fakat yüce Rabb’imizin müminler için özel sunduğu bâzı gün ve geceler vardır. Kandil geceleri, Arefe günleri, Cumâ günü gibi bâzı seçkin günler iyi değerlendirebilenler için ebedi sermâye açısından kazançlı çıkılacak kıymetine paha biçilmez vakitlerdir. İslam âlemi için pek önemli olan böylesi özel kutsî günler bütün İslam coğrafyasında hürmet ve tâzim ile karşılanır, Müslümanlar huşu ve huzur içinde bu güzel gün ve geceleri ihya etme azminde olurlar. Ne mutlu değerlendirebilenlere!
İşte bugün bizim için kutsal olan gecelerin en ehemmiyetlisi olan ‘Kadir Gecesi’ ile muhatabız. Çok nurludur, çok feyizlidir bu gece, bin aydan hayırlıdır bu gece… Melekler semâ âleminden yeryüzüne teşrif ederler, arzın huzûrunu buraya taşırlar bu gece…
Celâleyn tefsirinden edindiğimiz bilgilere göre bu mübârek gece, kutsal kitâbımız Kur’ân-ı Azûmüşşân’ın Levhi Mahfuz’dan (Allah Teâlâ’nın sonsuz ilminin kaydedildiği yer) dünya semâlarına topyekûn olarak indirildiği bir güzel gecedir. Ayni zamanda yüce Kur’ân’ın inzâli (=Kur’ânı Kerim’in dünyâya indirilmesi) de ‘Kadir Gece’sinde başlamıştır. Ve bu gecenin ehemmiyetini yüceler yücesi Rabbül Âlemin, Rasûlüne indirdiği ‘Kadir Sûresi’nde bizzat anlatıyor.
Deniyor ki ‘Kadir Sûresi’nde: “Biz O’nu (Kurân’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir Gecesi nedir, bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrâil Rabb’lerin izniyle -her bir emr- her bir iş için iner de inerler. O gece tan yeri ağarıncaya kadar selâmettir.” Şimdi bu âyetler gecenin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yetiyor. Kadir Gecesinin bin aydan daha hayırlı olması süre olarak 84 yıla denk geliyor. Şöyle bir düşünelim, bu hakikaten ne büyük bir müjde! Bu geceyi ihya eden 84 yıl ibâdet etmiş sevâbı alacak. Müthiş bir kazanç, asla kaçmamalı.
Böylesine kazançlı -bir geceyi ibâdetü taatle geçirmek, mümin için büyük bir bahtiyarlıktır. Allah Teâlâ’nın kullarına ikram ettiği ‘Kadir Gecesi’ gibi bir nimetin kadru kıymetini bilmek kişi için güzel bir nasiptir. Mümin mükâfat kazanacağına samimiyetle inanarak ibâdetlerini yaparsa o gece kendisine külfet gelmez, yaptığı ibâdetlerden yorgunluk hissetmez, ibâdete gönülsüz olmaz. Pek tabi bu inancı sağlam kişilerin başarabileceği bir durumdur. Mümin kişi ibâdette ne kadar ilerlerse Hakk’a yakınlığı o nispette artar.
İbâdetleri, özel günleri ve geceleri kaçıranlar doğrusu nasipsiz kimselerdir. Cenâbı Hakk: “Ben cinleri ve insanları Bana ibâdet etsinler diye yarattım.” (Zâriat, 56) buyurduğuna göre Rahmân’ın kulları olarak müminler nasıl ibâdetten geri durulabilir? Bilhassa bin aydan daha hayırlıdır diye Rabb’imiz tarafından vurgulanan böylesi bir mübârek geceye Müslüman duyarsız ve umursuz davranamaz, gevşeklik gösteremez. Dünya işleri ne kadar yoğun olursa olsun bu geceye özel tâzim ederek işlerimizi bir kenara bırakıp yüce Mevlâ’nın huzûruna durmak kulun kendi faydasınadır. Rabb’imiz bizi bu amaçlı yarattığını bizzat kendisi bildiriyor.
Cenâbı Hakk’ın kullarına ihsan ve ikram ettiği bolluk, rahatlık ve refah müminleri ibâdet yapmada tembelliğe, ihmâle, gevşekliğe sürüklememeli. Bu doğrusu büyük bir gaflettir. Her şey bir yana ‘Kadir Gecesi’ bir yana… Pek tabi gönlün, rûhun lüzumsuzluklarla meşgul olması kişileri Allah Teâlâ’dan ve O’nun emirlerinden uzaklaştırıyor. Bu sefer kişiler arzu ve isteklerinin peşinde koşarak ömür sermâye günlerini bir bir hebâ ediyor sonra da bunun adına ‘dünya meşgalesi, dünya telâşesi’ diyor. Bütün bir ömür bu telâşe için harcanamaz. Mümin için korkunç bir kayıptır bu. ‘Akıl var, mantık var’ deriz ya işte aynen öyle. Akıllı kişi Hakk’ı ve O’nun emirlerini göz ardı edemez. Asıl akıllılık budur. Eğer akıllıyız diyorsak bir geceyi ihya etmekle bin ayı ihya etmiş gibi getirisi olacağına göre biz bu mübârek geceyi ihya etme telâşesine girmeliyiz.
Evet, dostlar rahmet deryâsının coşup taştığı, ilâhî feyiz ve bereketlerin sağnak sağnak indirildiği bu kutsî geceden nasipler toplayalım, kaza namazları, tesbih namazı, Kur’an okumaları, tesbihatlar yapalım. Yüce Mevlâ’mızdan affımızı niyaz edelim, Ramazan bitimindeki günlerimizi tıpkı Ramazandaki güzellikte yaşamamız, gaflete dalmamamız, nefsin ve şeytanın iğvâlarına aldanmamamız için bol dualar edelim. Duâlarımızda dünyânın farklı coğrafyalarında zulüm altında inleyen Müslüman din kardeşlerimizi de unutmayalım.
Hepinize ihlaslı, feyizli ibâdetler dilerim. Selam ve dua ile…