Kadir Gecesi hürmetine

Süleyman Küçük

Mübarek Ramazan Ayı’nın en kıymetli gün ve gecelerine gelmiş bulunmaktayız.

Yaklaşık 80 yıllık bir insan ömrüne eş değer olan 1000 aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’nin arandığı gecelerdeyiz.

Kur’an Ayı olarak rahmet ve arınma zamanı olarak görülen mübarek Ramazan Ayı’nın sayılı günlerini tamamlamaya yaklaştığımız bu günlerde bir taraftan hüzünlenirken diğer taraftan Ramazan Ayı’na en büyük anlamını veren mübarek Kadir Gecesi’ne bir kez daha kavuşmanın huzur ve sevincini yaşıyoruz.

Kur’an’ın inmeye başladığı ve Ramazan Ayı’nın kalbi olarak kabul edilen bu cehaletin içinde boğulmuş toplumların zulüm bataklığına gömülmüş zihinlerin bir hidayet rehberi ve bir şifa olarak gönderilen kitabımızı hatırladık bu bir aylık kutlu zaman sürecinde.

Allah’ın (cc) temiz bir fıtrat üzere yarattığı insanların türlü vesilelerle varoluş gayelerini ve nereden gelip nereye gittiklerini unutmaları bu ay vesilesi ile sona ermiş bulunmaktadır.

Kur’an ayı aydınlığında Kur’an’ın rahmet yüklü mesajlarını idrak edemediğimiz için birbirinden kopuk olan Müslümanlar bu ayda bir kez daha kardeşliklerini, kardeş olduklarını hatırladılar.

Bunlar Ramazan Ayı’nın iyi tarafları. Kötü olanlara gelince;

Ramazan Ayı’nın rahmeti, mağfireti ve bereketi evlerimizi ve ülkemizi kaplamışken, başta lanetlenmiş kavim yahudilerin Gazze’de yaptıkları zulüm başta olmak üzere dünya coğrafyasında hayvanların vahşetini bile aratan zalimlerin yaptıkları zulümler yüzünden bu Ramazan ayı nasıl buruk geçti ise bu kadir Gecesi ile Bayram da buruk geçeceğe benzemektedir.

Müslümanların yaşadığı dünya coğrafyasının neresine bakarsan orası bir katil, bir zalim veya bir melun tarafından bir zulüm coğrafyası haline getirilmiş durumdadır.

En doğudan Uygur Türkleri’nden başlamak üzere Afrika’nın en batısına kadar Müslümanlar zulüm ve şiddet görmektedirler.

Suriye, Filistin ve Mısır ise tam anlamıyla kan gölü haline getirilmiştir.

Şerefsiz ülkelerin şerefsiz yöneticileri tarafından müslümanlara karşı tam anlamı ile bir katliam yapılıyorsa, şerefli olduğunu iddia eden Müslüman Ülkelerin yöneticileri ve halkları da hem Allah (cc) için, hem mukaddes İslam Dini için, hem kendi ülkeleri ve milletleri için, hem de hak için, adalet için insanlık için birazcık cesaret göstererek cesur olmalı kendilerine düşen en şerefli vazifeyi yapmalıdırlar.

Bu şerefli vazife Kur’an’da ifadesini bulan malını ve canını Allah (cc) yolunda feda etmekten başka bir şey değildir.

Yoksa lanetli kavim yahudi ile ticari ve siyasi münasebetleri kesmeden ekran ekran dolaşarak sözlü kınama yapmak bu güne kadar zulmü durdurmak için bir çare olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır.

Müslüman Müslümana karşı değil, İsrail’e karşı gerektiği gibi cesur olmalıdır.

Bunun içinde bu gün Gazze'de, Suriye'de ve Çin başta olmak üzere dünyanın dört yanındaki zulmün bitmesini istiyorsak, Kur’an’i, İslâmî ve insani görevlerimizi eksiksiz yapmalıyız.

Yani dünyadaki kime karşı yapılmış olursa olsun bütün zulümlerin durmasını istiyorsak, önce kendimiz zulmetmeyi bırakmalıyız.

Kendimize, çevremize, iş yaptırdıklarımıza, komşularımıza ve tüm insanlara zulmetmeyi artık sona erdirmeliyiz.

Açık bir şekilde kendi kendimize itiraf etmeliyiz ki bu gün sadece yahudinin yaptığı şey zulüm değildir.

Allah'ın (cc) razı olmadığı her davranış zulümdür ve zulmü kim yapıyor olursa olsun o kişi zalimdir.

Kadir Gecesi’nde Rabbimizden (cc) adaleti emreden bir dinin mensupları olarak adaletsiz Müslümanlığımız ve davranışlarımız için af dilemeliyiz.

ALLAHÜMME İNNEKE AFÜVVÜN, KERİMÜN, TUHİBBÜL AFVE FAĞFÜANNA.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.