Göreve geldiği günden bu yana ‘Kadına yönelik şiddeti engellemek’ için elinden gelen çabayı hassâsiyetle gösteren gerekli hukuksal tedbirlerin alınmasında büyük emekler sarf eden Aile ve Politikalar Bakanı Sayın Fatmaa Şahin’in performansı hakikaten takdir şâyan. Kendisiyle yapılan söyleşide şu açıklayıcı bilgiler hepimizin ilgisine sunuluyor:
“Bugüne kadar kadına yönelik şiddet hep kayıt dışıydı ya da aile içi şiddet denilip geçiliyordu. Şiddet gören, bir yere başvurduğu zaman yok sayılıyordu ve eve geri dönmek zorunda kalıyordu. Biz bu konuyu gidermek için çeşitli araştırmalar yaptık, kapsamlı incelemelerde bulunduk ve neticede hazırladığımız çalışmaları ilgili en üst birimlere sunduk. Çabalarımız sonucunda Türkiye’de ilk defa ‘Kadına yönelik şiddeti engelleme’ planı bir eylem hâline dönüştü. Ayrıca kadına yönelik şiddet; kadının okuma-yazma oranı artıp da hakkını aramaya başlayınca, yasalar da bu noktada gittikçe güçlenince derdine çâre bulmaya çalışan bir mekanizmanın olduğu görülünce daha belirginleşti. …Bugün çocuklara, yaşlılara ve sosyal yardıma muhtaç kişilerle ilgili yaptığımız çalışmaları anlatmamıza karşın bunlar medyada çok küçük görünüyor. Negatif bir şiddet haberi ise ciddi manada manşete çıkıyor.
Biz bakanlık olarak bir taraftan yapısal dönüşümümüzü bir yandan da zihinsel dönüşümümüzü başarmaya çalışıyoruz. Bizim işimiz çok kolay değil. Kadın meselesi çok değişkeni olan ve duygusal bir meseledir.
Bugün düzeneğini kurduğumuz birçok merkezimiz çalışıyor. Bu yıl itibârıyla kadına yönelik şiddet yüzde 5 azaldı. Mesela şimdi 177'den 163'e düşmüşüz ve son olarak 155'e düşmüşüz. Biz burada bu sayıyı sıfırlamak için büyük bir gayret göstereceğiz. Uzun vâde planlarını çok net koymak gerekiyor. Kısa vâdede kötü bir olay üzerine, yapılan tüm çalışmaları ve emekleri yok saymak doğru değil. Bu yalnızca aile bakanının ve başbakanın meselesi de değil. Toplumsal bir mücâdele ve büyük bir koordinasyon isteyen bir meseledir. Diğer bakanlıklar gibi somut ölçülebilir bir iş değil bu. Yol yaparsın geçersin, bina yaparsın oturursun. Bizim alanımızda büyük mücâdele gerekiyor. Net ürün için de beklemeniz lâzım. Bunu oturtan ülkelere bakıyorsunuz, on yılları geçen çalışmaları var.
ŞÖNİM'lere (Şiddeti Önleme Merkezleri) kadınlarla berâber çok ciddi mânâda erkek geliyor. Alkol alıyorsa, kumar oynuyorsa bırakmak istiyor. ‘Öfkemi kontrol edemiyorum, bana yardım edin.’ diyor. Sigorta kapsamında olmasa bile kânun kapsamında sağlık sigortasını doğrudan biz karşılıyoruz. Erkeğin sağlık sorunu mu var? Ekonomik sebeplerle mi şiddet uyguluyor? Bunu tetikleyen neden ne? Buna göre çâre arıyoruz. Kimse yuvasını dağıtmak istemiyor. Çünkü boşanmak çözüm değil. İnsanların yüzde 14'ü yeniden eski eşiyle evleniyor. Boşanıyor, deniyor ve bakıyor ki sorunlar daha da büyüyor. Bu yüzden bunlara gerek kalmadan ihtiyâcı olan desteği anında veren bir sistemi hayâta geçirmeye çalışıyoruz. O merkezlerimizde hemşire, polis, İŞKUR ve Baro'dan olmak üzere 7 ayrı bakanlığın temsilcileri var. En iyi sistemin Viyana olduğunu öğrenince gittik, tespit yaptık. Orada da yalnızca kadın odaklı tespit yapılıyor. Biz sâdece tespit değil tedâvi de yapacağımız kadın-erkek odaklı bir çalışmayı ortaya koyduk. Boşanma süreci danışmanlığı hizmetiyle 407 vakadan 75'i evliliğine devam etme kararı almış. Bunlar çok önemli. Bir anda olmayacak bu iş ama mesele sorunu kabul edip çözebilme irâdesi ortaya koymak.
Bugün şiddet insanımız tarafından öğreniliyor, öğretiliyor ve uygulanıyor. Şiddet içeren yayınların çocuklar üzerinde çok ciddi etkisi olduğuna ve örnek teşkil ettiğine, sanal ekranda gördüğünü uygulamaya çalıştığına dâir akademik câmianın çalışmaları var. Toplumsal bilincin yükseltilmesini çok önemsiyoruz” diyor Sayın Bakan.
Gerçekten insanların kafasını fazlaca meşgul eden bu konuda ailesinden medyasına, resmi makamlardan din görevlilerine, medyadan sivil toplum kuruluşlarına kadar herkes üzerine düşen insânî görevi yerine getirmeli. Kadına yönelik acımasız şiddet durmalı, insan onuru zedelenmemeli. İnsan önemsenmeli, kadının güç yönüyle zayıflığından istifâde edip zorla-baskıyla önüne dayatmalar konmamalı her şeyden önemlisi kul hakkına dikkat edilmelidir. Hesap-kitap bilinciyle hareket etmek müminlerin ana prensibi olmalı.
Daha mutlu yârınlara…