Dışarıda mevsim, havada çığlık çığlığa kuşlar, toprakta karıcalar zikrederken yaratıcıyı, bir kadının kalbinden yükselir bir erkek ve ellerinde büyür masum bir bebek... Kadının dokunduğu yerden açar umut çiçekleri. İnsana bahşedilmiştir Kur’an'ın yükü ve merkezine edep diye inşa edilmiştir kadın. Her şey bir kadının varlığında hayata kavuşur. Bu yüzden kur-an, cahiliye döneminin itilmiş ve horlanmış kadınını fezaya yükseltmiştir, Allah resulünün ışığından. Diri diri toprağa gömülen, pazarlarda köle diye satılan kadına dokunmuştur İslamiyet. Yaralı kadını, eşinin, babasının, evladının merkezine yerleştirmiştir. Emanet diye anmıştır kadını, korunması gereken, sırlı bir ziynet demiştir kadın için son din. Bir kadının karşısında titremeli bakışlarınız diye işaret etmiştir, bir kadının rahminden genişletmiştir insanlığı, dahası cennet Kur’an ışığındaki kadınların ayaklarının altına serilmiştir. Bu yüzden edep, terbiye ve ahlaka karşı aynadır kadının varlığı.
Peki ya, 21. Yy’da kadın olmak nasıl bunca sırlı örtüler arasından, gizemini yitirmiş ve değersiz hale getirilmiştir? Bir kadın bu gün sokak ortasında dövülüp, kolayca kurşuna dizilirken; baş tacı edilen kur-andaki kadın ne şekilde sokaklara dökülmüş ve değersizleştirilmiştir? Dahası bunun suçluları kimlerdir? Önce bir kadının değerini yazık ki yine kadının kendisi azaltmıştır. Kendini örten, kutsallaştıran, gizemli güzelliğinden soyunarak yapmıştır ilkin bunu. Yetinmemiştir, adab-ı muaşeretten yoksun yetiştirmiştir varlığını. Sesini yükseltmesi gereken ve gerekmeyen yerleri bilememiş, varlığına edebi giydirememiştir. Kendisine bir Hz Aişe'nin öğrenme, Hz. Hatice'nin vefa, Hz Asiye'nin bataklık içerisinde bile kurtuluş çiçeği olarak açan ruhunu örnek almamıştır. Kadın kendine değer vermeyi unutup, çirkinliklerden sıyıramadığı gün, eli sopalı, kalbi karanlık erkekler yetişmeye başlamıştır bu ülkede. Sonra bu erkekler kadını daha da kayıplaştırmış, eksikleştirmiştir. Bir kadını değersizleştirmekle başlamıştır, yıkılan yuvaların resmi. Ülkemizde çağdaş kadın diye çizilen resimlerin ardında İslam'ın yücelttiği kadını yıkan darbeler sinsice işlenmiştir. Birtakım yıkanan beyinlerle de bu gün kur-an ahlakı ile yaşamak ve yıkanmak, arınmak isteyen kadınlar hırpalanmaktadır. Müslüman kadının ölçüsü Kuran ahlakıdır. Eğer Allah'ın Kuran'da bildirdiği güzel ahlakı gösterdiği için çevresindeki bazı insanlar tarafından kınanıyorsa bir kadın, bu durum onun bu yöndeki şevkini, iradesini ve isteğini daha da güçlendirmelidir. Allah'ın rızasını kazanabilmesi onun için, insanların hoşnutluğunun ve düşüncelerinin çok üzerinde olduğu gün kadın ayna olma görevini ve cennet kokusu taşıma misyonuna bürünecektir. Kadının günümüzde her alanda değerinden ödün verilen ortamlara çekiliyor olması, onların erkeklerle eşit görüldüğü anlamına gelmez. Kadının yeri ve konumu iyi belirlenmelidir. Bunun içinde önce cahiliye devirleri ve batının yozlaştırdığı kadın modellerinden ziyade sahabe kadınları örnek alınmalıdır. Çünkü kadın emanettir, ilimdir, ahlaktır, örtüdür. Meryem'in masumluğudur. Annedir, eştir, evlattır. Bir kadın aslında her şeydir. Her şey olan bir kadın manasını ve değerini yitirdiğinde diğer yaratılmış olan varlıklarında değeri azalacak ve bir yıkım gerçekleşecektir. 21. yüzyılın ruhuna kur-an ve ilim ışığında sevgiyle yetiştirilen kadınlar yerleştirilirse, kadınlarımız toplumun bütün kanayan yanlarına dokunarak hem medeniyeti yükseltecektir hem de evrenin akışını güzelleştirecektir. Kadın aynadır, aynaları kırmadan yetiştirmeliyiz.