Geçen Çarşamba günü Büyükşehir Belediye Başkanı'nın Dedeman'da on yıllık hizmet sunumu vardı. Sunum, Dışişleri Bakanımızın, Konya eski milletvekillerimizin (son dönem milletvekilleri meclis çalışmaları dolayısıyla yoklardı), sayın valimizin ve kalabalık bir hazirunun katılımı ile gerçekleşti. Sayın Başkan, Davutoğlu’nun ifadesiyle, on yıllık hizmetini büyük bir heyecanla anlattı.
Sunum sırasında da ifade edildiği gibi Konya yolları, caddeleri, parkları, yeşil alanları, yenilenen kaldırımları, alt ve üst geçitleri ile gerçekten modern bir şehir durumuna geldi. Bunu inkâr etmek haksızlık olur. Yalnız Konya’da tarihî anıt eser ve tarihî doku olarak göstereceğimiz fazla bir şey yok. Son yıllarda yapılan tarihî bir iki sokak ve yeni yüzüyle bedestenler…
Konya’da gelecek nesillere aktarılacak tarihî dokudan eser bırakılmadı. Her zaman altını çizdiğim gibi hiçbir zaman tarihilikle modernlik, biri birinden ayırt edilemedi. Konya’ya hizmet sadece modern Konya’yı kurmak gibi algılandı.
Ben toplantıdan gerçekten mutlu ayrıldım. Şehircilikte özellikle kadim şehircilik anlayışında zihniyet ve kullanılan kelimeler son derece önemlidir. Eline mikrofonu alan belediye başkanı veya her konuşmacı Konya’dan bahsederken hep kent aşağı, kent yukarı kaldırıp konduruyorlardı. Herhalde bunlar kentten modern Konya’yı kastediyordu.
Bir hatıramı her zaman anlatırım. Beş-altı yıl önce Konya’da şehircilikle ilgili bir toplantıda konuşmacıların çoğu, özellikle de sağ düşünceye sahip gözükenler, Konya’dan hep kent diye bahsetmişlerdi. Öğleden sonra da Prof. Dr. İlber Ortaylı tarafından oturumun değerlendirilmesi yapılacaktı. Hoca konuşmasına başlamadan ben, “Hocam öğleden önceki konuşmalarda, konuşmacıların çoğu, özellikle de sağ düşünceye sahip hatipler, hep Konya’dan kent diye söz edip durdular. Buna ne dersiniz?” deyince Ortaylı, “Canım biraz da haklı değiller mi, ortada şehir mi kaldı?” deyivermişti.
Dikkat ettim sayın başkan bir saatten fazla konuşmasında bir defa olsun kent kelimesini kullanmadı. Sayın Davutoğlu daha da ileri gitti Konya için hep, “kadim şehir” ve “Bu topraklarda ilk payitaht” tabirlerini kullanma hassasiyetini gösterdi. O Ankara’nın, Bursa’nın ve İstanbul’un, devlet adamı olarak, alınmasını istemiyordu. Biz bu tabirleri bile Konya’ya çok gördük. Geçenlerde bir yazımda, “Konya’nın Başkent Oluşu Neden Kutlanmaz?” konusunu işlemiştim.
Yıllardan beri biz Davutoğlu’nun vurguladığı, kadim şehir yerine tarihî şehir ifadesini kullanıyorduk. İki tabirde de kastedilen aynı şeydir.
Sayın Davutoğlu’nun, “Kadim kadimdir, modern moderndir. İkisi bir arada olabilir. Ruhunu kaybetmiş şehirlerde kadimlik kalmaz” ifadesi, anlatılmak isteneni gerçeği açıkça ortaya koyuyordu. Osmanlı’nın son dönemlerinden beri biz bunu yapamadık. Şehirlerin ruhunu kaybettirdiğimiz için şehir bu hale geldi.
Artık Konya’da yıkılacak bir şey kalmadı. Bir asırdan fazla bir dönemden beri hep yıktık. Zaman yapma zamanı, zaman Konya kültürünü ihya, yok olan kadim dokuyu yeniden ortaya çıkarma zamanıdır. Son yıllarda yapılan tarihî Konya sokakları, kadim bedesten çalışmaları bunun bir başlangıcı olmalıdır. Tabirler hakkındaki hassasiyetimizi çok görmeyin. İşin füf noktası burada…
Sayın Başkan, üçüncü defa tecrübeli bir başkan olarak Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday. Ahir ömrümüzde Konya için görmek istediğimiz tek şey, kadim Konya’yı kültürü ve tarihî dokusu ile yeniden ihya edilmiş olarak görmektir. Eğer bunları yapamazsa iki elimiz, sayın başkanın iki yakasındadır. Başkaları için de böyle…
Yeni valimizde de iş var, Ben bu “iş var” tabirini, samimiyeti ve gayreti dolayısıyla bir defa da başka bir valimiz için kullanmıştım. Yalnız o valimiz, bir siyasi deprem sebebiyle Konya’da fazla kalamamıştı. Yeni valimiz de, Konya kültürü ve turizmi için büyük bir gayret içerisinde. Bu da, gelecek Konya için bir şans olarak değerlendirilmelidir, diye düşünürüm.