Kontrol edemediğimiz, ani gelişen olaylara veya beklemediğimiz tavırlara karşı gösterdiğimiz tepkileri, anlama ve anlamlandırma çabamız normaldir. Geçmişte yaşadıklarımız ile gelecekte yaşayacaklarımıza yapabileceğimiz bir şey yoktur. Basit bir el kazasında hemen kendimize atfedeceğimiz çok beceriksizim, arabamızda yaşayacağımız arıza, alışveriş yaparken agresif tavır gösteren başka bir müşteri veya aniden yakalanacağımız bir yağmura karşı hep beni bulur gibi bir duygusal tepki vermek problemi çözmez. Sizi olumsuz etkiler, sinirlendirir hatta kendinizi öfkeden kızarmış şekilde bulursunuz.
Bazen geçmişte yaşadığımız olumsuz örneklerden, bazen acelecilikten, bazen mükemmeliyetçilikten yaşadığımız olayları sağlıklı anlama, değerlendirme, yönetme becerisi gösteremeyiz. Çözüm üretememek, Gerçeği ve olanı reddettiğimiz her an, içimize attığımız her duygu dışarı çıkması gereken enerjiyi içeri hapseder. Bu tür durumlar ise olumsuz düşüncelerin içinde boğulmamıza, stresimizin artmasına, fiziksel ve ruhsal olarak yaşantımızda etkilerini görmemize sebebiyet verir.
Şunu da belirtmekte fayda var, kabullenmek demek, yaşadığımız olayı, durumu değiştirmekten, düzenlemekten vazgeçmekten ziyade her şeyi kontrol edemeyeceğimizi görmek ama buna dair yapabileceklerimizi bilmek demektir. Kısaca; Yaşadığım olumsuz olayı tekrar tekrar düşünmek, tartışmak değiştiremeyeceğimiz için zaman kaybıdır. Bu durumu değiştiremem ama etkilerini azaltabilir veya sonucu değiştirebilirim. Kendimi suçlamanın bir anlamı olmadığını, olayın muhasebesini yaparak, kabullenmekte zorlandığımız, kendimize yediremediğimiz kısmı bilmemiz, anlamamız işimizi nispeten kolaylaştırır. Ancak bunu başarabilmek bazen zaman ister.
Yaşadıklarımızı kabullenmek, bunun niçin başına geldiğini veya karşısındaki kişinin neden yaptığını anlam vermek zordur. Kabullendiğimizde, onay verdiğimiz anlamına geleceğini düşünürüz. Veya direncimizin düşeceğini, daha çok sancı çekeceğimizi de düşünebiliriz. Bu durumla baş etmede en önemli husus, aynı durumu yaşayanın sadece biz olmadığımızdır.
Kabullenmediğimiz zaman neyi kaybettiğimizi bilmek bizi olaya daha farklı yaklaşmamızı sağlayabilir. Yaşam enerjimizi, huzuru, mutluluğu kaçırabilir, kaygı, endişe, korku, stres, depresyon, bağımlılık gibi ruh sağlığımızı etkileyecek duyguları ise kendimize çekebiliriz. Bunu biraz daha açacak olursak;
* Yaşadığımız olayları kabullenmek bizi daha mütevazi, daha alçakgönüllü yapabilir. Her şeyi kontrol edemeyeceğimiz, düzenleyemeyeceğimiz, yönetemeyeceğimiz bilinci oluşur.
* Kabullenme aşamasını geçtiğimiz anda problem çözme kısmına geliriz. Buna ne kadar çabuk gelirsek, esasen o kadar iyi problem çözücü olabiliriz. Kendimizle ilgili veya yaşadığımız olayla ilgili durumu kabul etmeyip, inkar etmek, direniş göstermek, savunma mekanizmalarımıza başvurmak yerine problemi çözmeye odaklanmak bizi daha iyi bir noktaya taşıyabilir.
* Gerçeklerden kaçmaya çalışmamızın, gerçeği değiştirmeyeceği bilincinde olmamızı sağlar.
* Bizi meşgul eden olaylar, travmalar devamlı stres halinde olmamıza sebebiyet verir. Beynimizde devamlı aynı düşüncelerin uçuşması, olumsuz, öfkeli, kızgın bir ruh hali, aşırı stres ve depresyona sebebiyle vücudumuzda birçok semptomların oluşmasına sebebiyet verir. Kabullenmeyle beraber pozitif bir yaşamımız, duygusal ve ruhsal olarak daha sağlıklı hatta fiziksel olarak oluşan psikomatik rahatsızlıklardan kurtulmamızı sağlar.
* Eşimizle, çocuklarımızla, arkadaşlarımızla iletişimlerimizde yaşadığımız kabullenme halinden sonra, anlayışlı, çabuk sinirlenmeyen, kendini kontrol edebilen birisini haline geliriz. Bu da kabullenmenin bizde meydana getirdiği olumlu etkilerden bir tanesidir.