Merhum Rasih İzzet Koyunoğlu’nun, Konya tarihine ve kültürüne büyük hizmeti oldu. Çocukluk yaşlarında başladığı müze çalışmaları bir ömür boyu sürdü. Eğer o olmasaydı şimdi elimizdeki pek çok nadide tarihî eser yurt dışına kaçırılmış olacaktı.
Merhumla sağlığında yaptığım röportajda, müzeyi nasıl kurduğunu, o zamanlar Türk Ocakları’nın ve Hamdizade Muzaffer Erdoğan’ın kendisini nasıl yönlendirdiğini uzun uzun anlatmıştı.
Bu yıl Koyunoğlu Müzesi’ne daha bir canlılık kazandırmak için Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı bir takım çalışmalar yaptı. Koyunoğlu ailesine ait tarihî evi, olması gerektiği şekilde döşeyip düzenledi. Ve ramazan öncesinde ikindi sohbetlerine başladı. Ramazan içerisinde de bazı günler iftar yemekleri verdi.
Tarihî evdeki bu canlılık beni çok duygulandırdı ve çok eskilere götürdü. Çocukluğumun bir bölümü Koyunoğlu Müzesi sokağında geçmişti. Anneannemlerin evi burada idi. O zamanlar bölge canlı ve cıvıl cıvıldı. Pek çok eski meşhur Konyalı’nın evi bu semtte idi.
İftardan sonra tarihî Topraklık Camii’ne gittik. İlk safta boşluklar vardı. Hayret ettim. Otuz-kırk yıl önce cami ağzına kadar dolardı. Geç kalınırsa camide yer bulunmazdı. Sopranlı Hoca’yı hatırladım. Ne güzel Kur’an-ı Kerim okurdu. Şimdi bütün camiler aynı durumda, cemaatsiz ve garip. Günümüzde İslamiyet ilerledi diyorlar. Bence aksi oldu. Bir camilere, bir de Meram’da bahçe ve kafelerdeki insanlara bakın, oradakilerin yarısı bile yok camilerde.
Eskilerin dal ve mudil dediği insanlar televizyonlarda konuşa konuşa milletin kafasını karıştırdı. İnsanları teravih namazına karşı bu hale getirdi. Keyfe ve zevke düşkünlük ön plana çıkarıldı. Şimdi, gözleri aydın, marifetleri ile övünebilirler.
Yukarıda, eski Koyunoğlu evindeki canlılıktan çok duygulandım, demiştim ya, iftardan sonra merhum Koyunoğlu’nun hizmetlerini anlattım ve Hasan Yaşar Bey’e “Ramazanın yarısına yaklaşıyoruz. Buraya Kur’an kursu yakın. “Bir hafız efendi, ikindiden sonra ikişer cüz mukabele okusa” teklifini getirdim. Hemen orada teşebbüse geçildi. Ve iki gün sonra da bu mukabele başlatıldı.
Kur’an’sız namazsız ve niyazsız evler ruhunu ve hayatiyetini kaybetmiş mekânlardır. Mekânları bu ruhsuzluktan kurtarmak gerekir.
Şimdi sadece, Rasih İzzet Koyunoğlu değil, bütün bir ailenin ruhu şad oluyordur. Buna sebep olan, Mücahit Sami Küçüktığlı ve Hasan Yaşar beylere teşekkür ediyor, himmetlerinin devamını diliyorum.
Okuyucularımızın Ramazan Bayramı’nı tebrik eder, bu mübarek günlerin sıkıntı içinde olan İslam Alemi’nin kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederim.