Canım anam ve babama hayır duayla başlayayım yazıma.
Bizleri yetiştirme zaviyelerinden olsa gerek; muhabbeti severiz, seviyoruz.
Hani Sultan Abdülmecit’in annesi, Sultan İİ. Mahmud’un eşi Bezm-i Alem Valide Sultan’ın Guraba Hastanesi mührüne yazdırdığı meşhur şiir var ya;
“Muhabbetten Muhammed hasıl oldu, Muhammed'siz muhabbetten ne hasıl?..
Zuhurundan bezm-i âlem oldu vasıl…”
İnsan ilişkilerindeki bereket de zannımca bu muhabbetten geliyor.
Bir paylaşım yaptığınızda, acı tatlı bir haber ilettiğinizde, bir beldeye ziyarete gittiğinizde anlıyorsunuz bunun kadir ve kıymetini.
Telefonunuzun çalması, bir düşünenin olması, aç veya açıkta olup olmadığınızı soran birilerinin olması büyük nimet, emin olun.
Bazen konuşuruz bu muhabbetlerde, “Acaba ekip olarak birleşsek ve liste çıkartsak, Konya’da tanımadığımız çıkar mı? diye.
Ve hemen akabinde, her seferinde düşünürüm, “Keyfiyet mi önemli yoksa kemiyet mi?” diye.
Zira bazı insanlar vardır ki, tüm dünya bir yana o ve onun gibi dostlar, kardeşler, abiler, yarenler bir yanadır.
En nihayetinde sana hatırlattıklarıdır önemli olan.
Tarafından fırça yemeyi de seversiniz, gıpta edilmeyi de.
Elini eteğini öpesiniz gelir.
Varınızı yoğunuzu veresiniz, mutlu edebilmek adına kırk takla atasınız gelir.
Mevlana ile Şems misali…
Ama bunların tamamı bir insana, yaratılmışa olan muhabbetten ziyade, sana hatırlattıklarına olan hürmettendir.
Zira senin sigortandır onlar.
Yanlışında dur der, doğrunda yürü.
Cesaret isteyen noktalarda arkanda veya yanında değil, önünde yürür; bir takım olası zararları göğüsleyebilmek adına.
Durup dururken özlerken bulursun kendisini.
Yolculukta, ibadette, bir sohbette ve dahi en alakasız yerlerde hatrına gelir, dualarında yer bulur hemen.
Dua istersin, “İyilerin duası!” diyerek belki de hayatının duasını almış olursun.
Zira en nihayetinde o da bir berekettir.
Ve dahi olması gereken de o değil midir?
Hani Hacı Bektaş ile Mevlâna’nın meşhur su birikintisi ile göl kıssası vardır.
Sana ne gerekse, o yaren de odur.
Çok olmaz zaten insan hayatında bu kişiler.
Olmamalıdır da.
Zira korkar insanoğlu, “Muhabbeti böldükçe küçülür mü acep?” diye.
Zordur zaten böyle insanlara sahip olmak.
Kolay bulunmaz.
Bulunduğu da anlaşılamaz belki.
Nasip meselesi en nihayetinde.
Baştan beri söylediğimiz “İyilerin duası” kıstasımız var ya.
Belki de bizlere dua eden birilerinin yüzü suyu hürmetine karşılaşmışızdır onlarla.
Eskiler hep derdi, hatırlayın; “Allah iyilerle karşılaştırsın!” diye.
Bazı duaları da geç anlıyoruz diğer her olguda olduğu gibi.
Anlayınca da mest oluyoruz zaten.
Bir kere daha hayır dua ediyor, gözyaşı döküyoruz gidenlerin ardından özlemle, kalanların ardından hayırla.
Belki bu bereketin doğuşu da bu vesileyle, kim bilir.
En nihayetinde yeni doğan her canlının tanıştığı ilk sıvıdır gözyaşı.
Bereketin doğuşundaki gözyaşı…
İyilerin duası üzerinizde olsun efendim.
Muhabbetle…