İyi: Yapılması istenilen, gereken davranışlardır. Ahlakça değerli olandır. Kötü; ahlaki kurallara ve iyiye aykırı olan; mutluluğa, ideallere, amaçlara ulaşmaya engelleyen davranışlardır. Günümüz dünyasında arkadaşlık algısı giderek değişmektedir. Çıkarcılık ve faydacılık insan ve arkadaşlık ilişkilerini olumsuz etkilemektedir. İnsan, güvenebileceği iyi bir arkadaşın, samimi bir dostun varlığına en az anne-babası, kardeşi ya da eşi kadar ihtiyaç duyar. Yeri gelir ailesiyle, yakınlarıyla paylaşamadığı şeyleri onunla paylaşır. Onunla kalıcı dostluklar kurma temennisindedir. Derdini, tasasını, sevincini, üzüntüsünü ve kederini arkadaşıyla paylaşmak ister.
Kötü arkadaşlar kötülüğü güzel göstererek iyi insanları yanıltmaktadır. Ancak bu durum sadece bir insan suretinde arkadaş olmayabilir. Günümüzde sosyal medya, telefon, tablet, televizyon, internet kafelerde vesaire yerlerde oynanan dijital, elektronik oyunlar, bahisler… Tüm bunlar da birer sanal arkadaşlardır. Tehlikesi kötülüğü güzel göstermesinde gizlidir. İrade ve basiret sahibi her kul, kötü arkadaş edinmenin her iki dünyada da insanı hüsrana uğratacağını bilir. Zararın neresinden dönersek kârdır!
Fussilet Suresi 25. ayeti okudum: “Onların yanlarına bazı arkadaşlar verdik de bunlar, önlerinde bulunanı da arkalarında olanı da onlara şirin gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları hakkındaki hüküm onlar için de kesinleşti. Kuşkusuz onların hepsi hüsrana uğramışlardır.”
Bu konuyla ilgili tefsirlerde çok güzel tespit ve yönlendirmeler mevcut tabi ki. Ben Mevdudi’ nin şu yorumunu çok beğendim ve aynısıyla alıntı yaptım: ‘Biz onlara birtakım yakın-kimseleri 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık', onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler.‘ Kötü insanlara iyi arkadaşlar nasib etmemek Allah'ın bir sünnetidir. Allah kötü bir insana, ancak kendisi gibi bir arkadaş nasib eder ve o dalâlete ne kadar batarsa, o derece kötü arkadaşlar edinir. Hatta şeytanlar onun müşaviri ve dostu olurlar.
Bazı kimseler "Filan şahıs aslında iyidir, fakat onu kötü arkadaşları yoldan çıkardı" derler. Böyle bir düşünce doğru değildir. Çünkü her insan kendisi gibi bir arkadaş seçer. Kötü bir insan iyi biriyle arkadaş olsa da, bu arkadaşlık fazla uzun sürmez. Zira, pislik nasıl sineği çekerse kötü kimseler de ancak kötülükleri yanlarına çekerler. Onların bu kötü arkadaşlarının kendilerine geçmişi ve geleceği parlak gösterdikleri buyurulmaktadır. Yani onlara, "Sizin geçmişiniz gibi geleceğiniz de parlak olacaktır" dediler. Artık onları öyle bir hale sokarlar ki, kötülüğe ne kadar batarlarsa batsınlar, bunu fark edemezler. Onlara kötü arkadaşları ve şeytanlar, "Sizi eleştirenler akılsızların tâ kendileridir. Sizin yaptıklarınız doğrudur ve kim yüksek yerlere gelmişse, sizin yaptıklarınızı yaparak gelmiştir. Öbür dünya, ahiret vs. bunların hiçbiri yoktur. Hem bazı ahmakların kabul ettiği gibi cennetin olduğunu farz etsek bile, Allah size bu dünyada nasıl nimetler veriyorsa, cennette de size ikram eder. Cehenneme gelince, bu dünyada nimetlerden mahrum olanlar, ahirette de cehennemde olacaktır." derler.
Tefhim-ül Kuran tefsirden alıntı ‘Bizim çocuk aslında çok iyi birisidir ama arkadaşları kötü’ şeklindeki değerlendirmeleri de aklıma getirdi. İnsan toplum içinde mutlaka arkadaşlık dostluk ilişkileri içindedir. Kişiye ancak niyetine göre arkadaşlar musallat edilmekte, birey ektiğini biçmektedir. İnsanoğluna arkadaşı bütün kötülükleri ‘vesvese’ veriyor, yine arkadaş çevresi yaptıklarını güzel göstererek süslüyor. Böylece kötü arkadaşları, kişinin yaptıklarının pis taraflarının farkına varmalarına engel oluyorlar. Ne yazık! Bu durum aslında bir ‘duyarlılık yitirilmesi’dir. Bireyin yaptıklarının nahoş, çirkin, sapkın taraflarını fark etmesini sağlayacak duyarlığını yitirmesidir. Bu durum insanın başına gelebilecek en büyük facialardan birisidir. İrade duyarlılığını yitirmek; artık yaptığı her şeyi ve her eylemi güzel görmesidir. Kötü arkadaşın uçuruma sürükleyen hüsran etkisi bu felakettir. Sonuçta kötü arkadaşa uymak1, kalıcı nimetlerin var olduğu cennetten mahrum olmak demektir.
Ebu Musa el-Eş’ari’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku duyarsın!” (Müslim)
İyi çocuk, genç hatta yetişkin insanlar bu konuda diğerlerinden daha dikkatli olmalıdır. Çünkü insan iyi arkadaş bulmaya niyetlense de her zaman o niyetine uygun kimselerle karşılaşmayabilir. Ne var ki, bilinçli insandan çevresine uyup kötülüğe eğilim göstermesi değil; iradesi, gücü ve birikimi ölçüsünde kötülükten vazgeçmeye, vazgeçirmeye çalışması beklenir.
Yazımızı şu ayetlerle sonlandıralım: “Kim Rahman’ın Kur’an’ından yüz çevirirse ona bir şeytan musallat ederiz, artık onun arkadaşı olur. Şeytanlar onları Allah’ın yolundan alıkoydukları halde bunlar kendilerini doğru yolda sanırlar. Sonunda o kişi bize gelince “Keşke seninle aramız doğu ile batı kadar uzak olsaydı!” der. Ne kötü arkadaş!” (Zuhruf, 36-38).