İttihat ve Terakki Fırkası

Ahmet Güldağ

Osmanlı devleti, “Hasta adam” durumuna düşünce, iştahı kabaran batılı devletler, bu yıllarda Osmanlı’yı içeriden yıkarak kendilerine daha çok pay sağlayacak gizli cemiyetler kurdurmak ve bunlara gizli destek vermek yoluna gitmişler…
Başlangıçta Fransa da öğrenim yapan öğrencileri elde ederek amaçlarına ulaşmak isteyen bilhassa mason gurubu
Önceki yazım da anlattığım gibi genç öğrencilere Meşrutiyet veya Cumhuriyet aşılaması ile Jön Türkler teşkilatını kurdurmuşlardı.
***
Bu teşkilatı yetersiz bulan veya daha fazla teşkilat kurdurmak isteyen Batılılar Masonların gayretiyle yeni teşkilat kurdurabilme yoluna gitmişler.
Öğrencilere ilaveten askeri kısımlarda teşkilat kurdurmak isteyenlerin başında Mason ve
Müslüman düşmanı Yahudi Emanuel Karaso ve ermeni Hallaçyan gelmekte..
              Yönetim üyelerinin ekseriyeti Mason olan Rum ve Ermeniler II. Abdülhamid’in Selanik’te kurduğu Askeri Tıbbiye de okuyan genç subayları elde etmeyi başarabilmişler.
Mason üyeler gizli kalmak suretiyle 21 Mayıs 1889’da gizli kurulan, “İttihâd-ı Osmânî cemiyeti”meydana getirilmiş ve hücreler hâlinde teşkilatlanmaya başlamış
            Hedef olarak Osmanlı devletini yok etme gayesini güden, ihtilâlci bir kimliğe sâhip olan ve kurucularının ekseriyetinin mason olması ile dikkat çeken bu cemiyet…
            Ülke içinde veya dışında aynı gaye ile kurulan cemiyetleri kendine çekerek kaynaştırmayı başarmış.
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da zamanın basını kendilerine büyük destek vermiş.
02 Haziran 1889 da Askeri Tıbbiye ’nin bahçesinde toplanan İshak Sükûti, İbrahim Temo, Abdullah Cevdet, Çerkez Mehmed Reşid adındaki dört öğrenci ile ve sonradan onlara katılan Hüseyinzade Ali Bey, Konyalı Hikmet Emin Bey, Cevdet Osman, Kerim Sebatî, Mekkeli Sabri Bey, Selanikli Nazım Bey, Şerafettin Mağmumi, Giritli Şefik tarafından ilk adım atılmış. “İttihad-ı Osmanî Cemiyeti “ adlı gizli bir örgüt olarak kurulmuş.
***
Genç öğrencileri bir araya getiren düşünce, devletin içinde bulunduğu bunalım ve II. Abdülhamid  yönetimine duyulan hoşnutsuzluk olmakta..
Kurtuluş için acilen Meşrutiyet yönetiminin kurulması, Abdülhamid yönetiminin yıkılması gerektiği düşüncesindeki gençler, bu konuda propaganda yapmak üzere örgütlenmişler.
***      
Cemiyet, Haziran 1889’da Edirnekapı dışındaki bir bağda, bağ bekçisi Aluş Ağa’nın başkanlığında, 12 kişinin katılımı ile gerçekleşen bir toplantısında başkanlığa en yaşlı üye olan Ali Rüşdî’yi, sekreterliğe Şerefeddîn Mağmûmî’yi, saymanlığa Âsaf Derviş’i seçmiş. Bir piknik görüntüsü verilerek gerçekleştirilen bu toplantıya, “İnciraltı toplantısı” veya “Onikiler toplantısı” da denilmiş
***
İtalyan Karbonari Mason Teşkilatını örnek alarak hücreler halinde yapılanması, her üyeye bir sıra numarası verilmesi bu toplantıda kararlaştırılmış. Birinci hücrenin birinci üyesi “İbrahim Temo” olmuş.
Cemiyet toplantılarını her cuma farklı yerlerde sürdürerek…
Tıbbiyelilerin kurduğu İttihad-i Osmani, İstanbul’daki sivil ve askeri diğer yüksekokulların öğrencileri arasında taraftar bularak hızla büyümüş.
Ancak propagandaya geçmek için acele etmeyen örgüt, 1895’e kadar daha çok iç eğitim sayılabilecek toplantıları yapmakla yetinmiş.
Bu arada “Jön Türkler” topluluğunu da bu cemiyete katmayı başarmışlar.
Böylece, toplantılarda Namık Kemal, Ziya Paşa gibi Genç Osmanlılar ’ın, İranlı hürriyetperverlerin ve Ali Şefkati’nin yapıtlarını okutmuşlar.
***
Cemiyetin varlığından ve faaliyetlerinden Sultan Abdülhamid ancak 1892’de haberdar olmuş. Bu tarihten itibaren cemiyet üyeleri hafiyeler tarafından takip edilmiş.
Tıbbiye Mektebi komutanlığına Mehmet Zeki Paşa atanınca disiplinli bir idare sağlamış.
disiplinli idarenin uygulamaları sonucu Cemiyetin önde gelen üyeleri çeşitli defalar tutuklansalar da, kısa sürede serbest bırakılmışlar.
Ermeni eylemlerinin gerçekleştiği 1895 yılı, ittihatçıların daha sert eylemlere yöneldiği yıl olmuş. 30 Eylül 1895’te düzenlenen büyük Ermeni yürüyüşünde Müslüman halkın Ermeniler ’in karşısına çıkmasıyla 3 gün kanlı çatışmalar yaşanmış.
Bu gelişme karşısında eyleme geçen cemiyet üyeleri, olayların yönetimin basiretsizliğinden kaynaklandığına, halkın yönetime karşı harekete geçmesi gerektiğine dair bildirgeleri dağıttılarsa da eylemci, pek çok tıbbiyeli üyenin hapse düşmesi veya sürgüne gönderilmesine neden oldu.
Kimi cemiyet üyeleri karşılaştıkları sert uygulamalar nedeniyle cemiyetin yardımı ile Avrupa ülkeleri veya Mısır’a kaçmış, kimileri cemiyet tarafından Avrupa’ya gönderilip eğitimlerini orada tamamlamışlar. Yurtdışına giden üyeler, gittikleri yerlerde cemiyetin eylem merkezlerini oluşturmuş lar..
***
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da zamanın basını kendilerine büyük destek vermiş.

Bu arada, geniş bir teşkilata sahip olan cemiyetin ana yol amaçlarını benimsemeyen Jön Türk’ler bu cemiyetten ayrılarak kendileri çalışmış.
Jön Türkler’ in sonuçlarını önceki yazımda belirtmiştim.
“İttihat ve Terakki fırkası”nın sonra “Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti” ismini alması ve olayları anlatırım inşallah.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.