Konya spor basınında, içlerinde TSYD üyesi olan bir çok arkadaşımızı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadık.
İbrahim Sur, Mehmet Gazel, Galip Yenikaynak, Faruk Şahin, Ali Akgül kalbimizde yaşıyor..
Faruk Şahin, tam bir Konyaspor sevdalısıydı. Son yıllardaki şampiyonlukları yaşayamadı.. Eminim ki hayatta olsaydı, büyük coşku duyardı.. Takımın küme düşmesiyle de kahrolurdu..
Ona göre, başarı için inanç (!) yeterliydi.
Faruk Şahin 17 Nisan 2002’de yaşam savaşını kaybetti ve aramızdan ayrıldı.
Ruhu şad olsun. Rahmetle anıyoruz.
…
Konyaspor, iç sahada puan kaybetme fobisini bu hafta da zirve yarışında en yakın rakibi Akhisar Gençlik karşısında da sürdürdü..
Sahasında oynadığı son üç maçta 7 puan veren Kartallar, liderlik şansını ne yazık ki iyi değerlendiremedi.
Kritik, zor ve stresli bir maçtı..
Yenecek bir golün bile sıkıntı yaratabileceği, zirve yarışında büyük yaralar açabileceği bir karşılaşmaya tanık olduk Pazar günü..
Bunun sonucu da her iki takımda temkinli oynadı maçın ilk yarısında..
İkinci yarıda ise konut takım oynadı, Konyaspor seyretti. Tribünleri dolduran 16 bine kadar futbolseverin ise yürükleri ağızlarına geldi..
1 puana bile razı olduk, hatta sevindik.
Sevindik de ne kelime, adeta bayram yaptık.
Akhisar karşısında alınan 1 puan altın değil, pırlanta gibi 1 puan olarak geçti Konyaspor hanesine..
Maçın ilk 45 dakikası temposuz, durgun bir havada geçti..
İki takımında bir birini kontrol ettiği bu yarıda, Konyaspor en önemli pozisyonunu 19. dakikada Recep ile geliştirdi. Ama, bu da sonuçsuz kaldı..
Bunun dışında bir-iki küçük pozisyon vardı. Tabiî ki, net değildi.. Daha doğrusu pozisyon demeye bin şahit ister.
Her ne kadar Konyaspor teknik direktörü Osman Özdemir, “maçın ilk yarasında iyi oynadık” dese de, siz aldanmayın..
Maçı izleyenler gördüler. Konyaspor pozisyon üretmekte zorlandı. Şut atamadı, Kanatları iyi kullanamadı.. Dahası, rakibinin üzerine gidemeyen, maçı kazanmayı düşünemeyen bir Konyaspor vardı..
İkinci yarıda ise, sahada konuk takımı izledik.
Devrenin hemen başında bir oyuncu değiştirerek oyuna müdahale eden Akhisar teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu, oyunun akışını değiştirirken, bunu ne yazık ki, Konyaspor’da göremedik.
Nitekim, ikinci 45 dakika da Akhisar oynadı.. 5 net pozisyon üretti, ancak gününde olan kaleci Pawelek bu ataklarda rakip oyuncuları geçit vermeyerek alınan 1 puanın baş mimarı oldu.. Kendisini kutlamadan geçemeyeceğim..
Konyaspor-Akhisar maçının geneline baktığımıza zaman, sahada mental olarak iyi hazırlanmış, daha iyi motive olmuş bir Akhisar vardı..
Konyaspor ise,. ne yazık ki, isteksiz, kazanma hırsı olmayan bir takım görünümündeydi..
Elbette ki, iç sahada oynamanın stresi, seyirci baskısı vardı.. Ama, bence şampiyonluk priminin erken açıklanması ve rakamın çok yüksek olması da öyle sanıyorum ki takım üzerinde olumsuz etki yaratmış.
Sezon başından buyana üzerinde durduğumuz en akılcı konu, stres yaratmama adına şampiyonluk sözünü etmemekti.. Ama, yönetim bunda da aceleci davrandı biraz.
Hakem Tolga Özkalfa’nın tercih haklarını rakip takımdan yana kullandığı ve Konyaspor’un net bir penaltısını vermediği maçta alınan 1 puan belki de Konyaspor’u Süper lige taşıyacak. Ligin sonunda, “iyi ki o maçta 1 puan almışız” diyeceğiz..
Ama, Konyaspor’da, iç sahada kan kaybı sürüyor.. Bu gidiş iyi değil.. Artık dönüşü olmayan, zor haftalara girildi.
Kalan 4 maçta kaybedilecek 1 puan bile Konyaspor’u süper lig yarışından edebilir.
Konyaspor’un, zor fikstürü lehine çevirerek hedefe ulaşabilmesi için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Bunda da en büyük görev, teknik adamlara ve futbolculara düşmektedir.
Sezon başında, “küme düşmeyelim yeter” denilen bu kadro Konyaspor’u bugünkü ortama getirdi. Süper lig çok uzak değil, ama başarının reçetesi de teknik adam ve futbolcuların elinde.
Konya olarak, son haftalarda iç sahada kaybedilen 7 puana rağmen Konyaspor’unu kalan 4 maçta zoru başaracağına inancımız sonsuzdur.
O zaman, haydi çıkın, Konyaspor’a yakışır şekilde onurunuzla oynayın, takımı süper lige çıkartın. Konya 2 milyon nüfusuyla sizi kucaklasın, sizinle gurur duysun, tüm Türkiye size alkış tutsun..