İşte Etyen Mahçupyan'ın Akşam'daki ilk yazısı

Zaman'dan ayrılan Etyen Mahçupyan bugün Akşam Gazetesi'ndeki ilk yazısıyla okuyucularıyla buluşuyor...

İşte Etyen Mahçupyan'ın "Geçmiş ruhun yeni zamanı" başlıklı o yazısı:

Toplum olarak yaşadığımız zamanlara bir ‘ruh’ atfetmekten hoşlanırız. Hak ettiğimiz bir gelecek elimizden akıp gitmişçesine, bugünün o geleceğe kapı açtığını birbirimize söyleme ihtiyacı duyarız. Belki de gerçekleşmeyen hayallerimizi unutmak üzere, var olduğunu sandığımız bu ruha sığınır, onunla avunuruz. Nedeni ne olursa olsun, bu ihtiyacın bir beklentiye ve umuda karşılık geldiğinin altını çizmek gerekir. Türkiye sadece nüfusuyla genç olan değil, tarihsel süreç içerisinde genç ‘kalan’ da bir halka sahip. Sanki her an bir şeylerin değişeceğini bekleyen, kaybedilmiş olana yeniden tutunmanın mümkün olduğunu düşünen, bunun iç kıpırtılarını sessizce içinde taşıyan bir halk…

Tarihin arzularımızı gerçekleştirmesinin bir garantisi yok. Ama eğer tarihin uygun anında bu arzuları yüklenmeye hazırsanız önünüzde bir imkan açılmış demektir. Türkiye de şu an böyle bir imkanı önünde bulmuş durumda. Geçen yüzyılın son çeyreğinde aynı anda ve birbirini besleyerek gelişen iki süreç, bu topraklar için özellikle davetkar yeni bir dünyanın habercisi oldu. Bu süreçlerden biri modernliğin eleştirilmesi ve ‘post’ modern döneme doğru gidilmesiydi. Doğu alemi Batı modernliğinin her yaptığının doğru olmadığını, dünya sorunları bir yana Batı’nın sorunlarını bile çözemediğini, hatta ilave sorun ürettiğini bizzat Batılıların ağzından duydu. İkinci süreç ise yereli öne çıkaran, yereller arasında ilişki kurmayı mümkün kılan, buna karşılık hayata ilişkin her türlü normu standardize eden küreselleşmenin egemenliğiydi. Bu iki olay Türkiye’de İslami kesimin özgüvenini yerine getirdi. İslami kimliğin ve Doğu dünyasının geleceğin küresel inşasında vazgeçilmez bir rol oynayacağı insanların zihninde giderek belirgin bir hüviyet kazandı.

Ama ortada halen sadece bir potansiyel, bir büyük imkan vardı… Bu imkanın hayata geçmesi, ete kemiğe bürünmesi, kendi değer sistemi ile bu toprakların kültürüne damgasını vurması, ancak bir ‘taşıyıcı’ ile mümkün olabilirdi. Bu ortamda 28 Şubat darbesi, onu gerçekleştirenlerin hayal bile edemedikleri ve belki halen kavrayamadıkları bir ebelik yapmış oldu. İslami duyarlılığı taşıyan siyasi akımın içinden doğan AKP taşıyıcılık işlevine aday olmakla kalmadı, toplumun radikal bir dönüşüm geçirebilmesinin de siyasi zeminini oluşturdu. Bugün bu zemin üzerinde AKP’nin ufkunu da zorlayan bir halk ihtilali yaşanıyor. Mesele sadece ekonomik gelir, kentleşme, altyapı ve sağlık alanlarındaki büyük sıçrama değil. Dindarlık algısı ve cemaat yapısı devrimsel bir değişim geçiriyor. İslami kesimde ilk kez dindarlık çoğullaşıp kişiselleşirken, cemaatsal yapılar birbirine dokunuyor ve kültürel açıdan melez aileler, melez yaşam biçimleri üretiyor. Türkiye ilk kez giderek genişleyen ve dünyaya entegre olma hevesiyle kendi sınırlarını zorlayan bir orta sınıfa sahip.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri