“Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır! Ve o asker, ne güzel askerdir!” (Ahmet b. Hanbel, Müsned IV, 325.)
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Üstad Necip Fazıl ne de güzel ifade etmiş nice şiir yazılsa, nice kalem İstanbul’u anlatsa elbet bitiremez onu anlatmaya. Çünkü İstanbul bir aşk’tır, bir sevdadır. Peygamber Efendimiz (s) in geçmişten geleceğe müjdesidir. Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olmuş bir fetihtir. Tefekkür mekânı, ellerin duaya açıldığı ve aynı zamanda İstanbul’un mührünü kendinde taşıyan Ayasofya; adeta bir imza gibi mesaj vermektedir. Dosta düşmana karşı.
***
Dünyanın gözü üstündedir, bu mim’li şehir İstanbul’un. Yedi tepe üstünde kurulmuş bu ecdat şehre sahip çıkmak, vatana sahip çıkmaktır. Birliğin ve beraberliğin simgesi İstanbul olmuştur. Teknolojiye öncülük etmiştir. Fatih’in döktürdüğü Şahi topları hala bizlere nasihat vermekte ve düşmana karşı en iyi şekilde silahlanmanın, ilim ve fende her daim önde olmanın önemini bizlere hatırlatmaktadır.
***
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım…
İstanbul,
İstanbul…
***
İstanbul'un fethinin 568. yıl dönümünü icra ettiğimiz bu günlerde İstanbul’u anlamak gerektiği kanaatindeyim. Çünkü İstanbul’u anlamak Türkiye’yi anlamak yani birlik ve beraberlik ruhunu özümsemek demektir.
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul’da bul!
İstanbul,
İstanbul…
Selam, dua ve muhabbetlerimle…
Bayram MİROĞLU