“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17)
Her ramazan olduğu gibi bu ramazanda da İsrail'in Mescid-i Aksa'ya, Filistinlilere yönelik saldırıları devam ediyor. Bu ramazan da yine fidan gibi gençler, çocuklar, savunmasız kadınlar şehid edildi. Yüzlerce kişi yaralandı. Aralarında 8-9 yaşındaki çocukların da olduğu 400 küsur Filistinli tutuklandı. İsrail'in mutat saldırılarına ne Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'u Türkiye'ye davet etmesi engel oldu ne bu davet karşısında adeta ölü sessizliğine bürünen Müslümanların sessizliği engel oldu.
İsrail bildiğiniz İsrail!
Zulmüne bu ramazan da devam etti.
İsrail'e siz ne kadar taviz verirseniz verin, asla doymaz ve Müslümanları yer yüzünden tamamen silinene kadar rahat durmayacaklar(!)
Allah (CC) Kur'an'ı Kerim'de onların takiyye yapmakta usta olduklarını ifade etmiş, yaptıkları ve yapacakları hilelere dikkat çekmiştir.
İsrail'in ramazanda başlattığı bu saldırılar öncesinde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, İsrail ile normalleşme adına gerçekleştirilen adımların devam etmesine yönelik Herzog'u aramış ve ikili ilişkilerde yakalanan ivmenin sürdürülmesi arzu ettiklerini belirtmiş ve bilhassa enerji alanında tesis edilecek sinerjinin müşterek menfaat olduğunu dile getirmiş ve İsraillilere taziye, yaralananlara şifa dileklerinde bulunmuş, İsrail'in Hamursuz Bayramını kutlamıştır.
İsrail ile normalleşme esasen yeni başlamadı. 2016 Mayıs ayında, 28 ülkeden oluşan NATO'da üyeliği olmayan İsrail'e NATO'nun genel merkezinde daimi bir ofis açılmıştı. Ofisin tahsis edilmesini sağlayan ve İsrail'in NATO vetosunu kaldıran Türkiye idi. İsrailli bir yetkili Haaretz gazetesindeki beyanatında göstermiş olduğu destek ve çabaları için Türkiye'ye teşekkür etmişti.
Yine 2016 yılında imzalanan Mavi Marmara Anlaşması'ndaki metninde başkentler yazılırken Türkiye-Ankara İsrail-Kudüs şeklinde yazılmış, halbuki Tel Aviv'in bile başkent olarak kabul edilmesi mümkün değilken, bu anlaşma ile Kudüs'ü Türkiye İsrail'in başkenti olarak kabul etmiş oldu maalesef!(Resmi Gazete'de yayınlanan (Karar Sayısı 2016/9145...6743 sayılı Kanun)
Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı İslam İşbirliği Toplantısı(İİT)'da yaptığı konuşmada Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olduğunu söyledi. Bu Batı Kudüs'ün de İsrail'in başkenti olduğunu kabul etmek anlamındaydı. Oysa doğusuyla batısıyla Kudüs Filistin'in başşehri değil miydi?
Bu gerçeklerin ifade edilmesi pek tabi Ak Partilileri rahatsız ediyor. Onların rahatsız olması bizlerin gerçekleri ifade etmeyi bırakacağımız anlamına gelmez. İsrail ile ''normalleşme süreci'' basit bir mesele gibi görülmemelidir. Erbakan Hoca'nın daima vurguladığı 'Büyük İsrail' pojesi kapsamında tek dünya devletine doğru atılan adımlardır.
Ak Parti'nin işgalci İsrail'e, İsraillilerin deyimiyle vermiş oldukları ''destek ve çabaları'' karşısında sessizliğe bürünen Müslümanların Erbakan Hoca'yı hiç anlamadıkları muhakkak. Yapılan anlaşmalar ortada yapılan zulüm de ortadadır.
Bu ''şey'' kavmin Kur'an'da nasıl anlatıldığı ve onları dost edinenler hakkında; ''...Kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.'' (Maide/51) buyuruyor Cenab-ı Allah. Müfessirler buradaki dost (veli) edinmenin hukuki, idari anlamında olduğunu ifade etmekteler.) Nitekim Bakara sûresinin 120. âyetinde Hz. Peygamber'e hitaben, “Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır.'' denmektedir.
Bunca uyarıya aldırmayan bunca zulmü görmezden gelen Müslümanların hali Allah korusun sanki sıranın kendilerine gelmesini bekler gibidir...bu ölüm sessizliği insanı ürkütmektedir. Hal böyleyken İslam dünyasındaki perişanlık, zillet ortadadır!
Kudüs yalnızca Filistin için değil tüm İslam alemi için mühimdir. Kudüs Müslümanlar için bir onur meselesidir. Aynı zamanda Kudüs; ''Hz. Adem'in ikinci mescidi, Hz. İbrahim'in yurdu, Hz. Musa'nın hasreti, Hz. Davut'un Fethi, Hz. Süleyman'ın yeniden inşa ve ihyası, Hz. Meryem'in masumiyeti, Hz. İsa'nın gözyaşı, Hz. Muhammed'in İsra ve Miracı, Hz. Ömer'in yeniden fethi, Nureddin Zengi'nin hayali, Selahaddin Eyyubi'nin cihadı, Kanuni'nin imarı, II. Abdülhamid'in muhafazası, Erbakan Hoca'nın Davasıdır.''
Kudüs bizim üçüncü kutsal şehrimizdir.
Kudüs ümmetin namusudur.
Kudüs bir iman meselesidir.
Selam ve dua ile...