Belediyelerin zamansız yaptıkları kazılar ile bir türlü bitmek bilmeyen kaldırım değişimlerinin bu defa da okulların açıldığı haftaya rast gelmesi Konya basınında belediyelerin içine düştükleri koordinasyon hatası ile kaynak israfını bir defa daha gündeme getirmiştir.
Boşa harcayacak tek kuruşu olmaması gereken belediyelerin güya uyguladıkları analitik bütçelerine koydukları komik ödeneklerin gereksiz yere sık sık artırılması ve Koski, Gaznet ile Telekom gibi kurumların ve sivil inşaat sektörünün gerçekleştirdiği altyapı çalışmalarının kaynak israfına yol açtığı belediyelerce kabul edilmese de israf, Sayıştay Başkanlığının konuyla ilgili raporu ile bir kez daha tescillenmiş oldu.
Sayıştay Başkanlığının TBMM Başkanlığına da sunulmuş bulunan “Büyükşehir Belediyelerinde Altyapı Faaliyetlerinin Koordinasyonu” isimli “Performans Denetimi Raporu” sanki belediyelerin bu güne kadar saklamak istedikleri gerçekleri bir kez daha yüzlerine vuran bir belge oldu.
Raporla Belediyelerin kaynak tasarrufu açısından yatırımlarını ve çalışmalarını belli bir program ve disiplin içinde gerçekleşmesinin gerekli olduğu, bunun için de vatandaşın günlük yaşamını aksatmayacak şekilde, kaynakların verimli ve ekonomik kullanarak, altyapı hizmetlerinin gerçekleştirilmesinin yolunun etkin bir planlama ve koordinasyondan geçtiği ortaya konulmuştur.
Sayıştay’ca hazırlanan raporda, Büyükşehir belediyelerinde altyapı faaliyetlerinin koordinasyonun yeterliliği; koordinasyon için uygun bir yapının kurulup kurulmadığı, altyapı faaliyetleri maliyet etkinliğini sağlayacak şekilde koordine edilip edilmediği hususları dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Tespit edilen sorunlar ve aksaklıklar ile bunlara ilişkin önerilere de yer verilmiştir.
Özellikle Büyükşehirlerde altyapı (su, kanalizasyon, gaz, elektrik, telefon vb.) ve
Üst yapının (asfalt, kaldırım gibi) yapım, onarım ve yenileme çalışmalarının diğer ilgili kurumlarla koordineli bir şekilde planlanması ve gerçekleştirilmesi; iş tekrarlarının, zaman ve kaynak israfının, araç ve yaya trafiğinde aksamaların önlenmesi ve altyapı çalışmaları sırasında günlük yaşamın rahat bir şekilde sürdürülmesi açısından büyük önem taşıdığı ifade edilen raporda, altyapı faaliyetlerini koordine etme görevi, ilk kez 3030 sayılı Kanunla kurulan Altyapı Koordinasyon Merkezleri (AYKOME)nin sonradan yapılan yasal düzenlemelerle görev kapsamı genişletilmesine rağmen, Büyükşehirlerde altyapı faaliyetlerinin koordinasyonunda yeterli gelişmeleri sağlayamadığı belgelenmiştir.
Sayıştay raporuna yansımayan bir diğer israf Belediye Başkanları eliyle kurulan kısır döngü israfıdır.
Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başlattığı yerelleşme-belediyeleşme temayülü gerçekten de geçen zaman zarfında tam bir kısır döngü haline geldi.
"Belediye Başkanı" unvanına kavuşan tüm kişilerin hemen hepsi "Hizmet binası yapımı ve tadilatı” adıyla başladığı çalışma odalarını yenileme çalışmalarına, makam arabasını, şoförünü, sekreterini değiştirme ile devam ettiler.
Bir ucundan bir ucuna tamamı neredeyse 20 kilometreyi aşmayan bir şehirde irili ufaklı Büyükşehir ve ilçe belediyeleri gerçekten ihtiyaç var mı yok mu diye bakmadan bir birleriyle yarışırcasına öncelikle en az biri mutlaka sivil plakalı olmak kaydı ile birden fazla makam arabası ile tamir ve bakımı son derece maliyetli olan iş makinelerinden ne buldularsa alıp bir istifçi edasıyla envanterlerine katma yolunu tercih etmişlerdir.
Birçoğu sadece "Bizde de bulunsun" mantığıyla alınıp kenara köşeye yığılan iş makineleri çoğunlukla belediyelerce yılda sadece birkaç ay kullanılır, ya da kullanılmaz durumdadır.
Buna rağmen, kardeş belediyeden gelebilecek araç talebi anında reddedilir veya iş makinesinin tamirde olduğu söylenilerek aynı partiden olan kardeş belediye başkanına zırnık bile koklatılmaz.
Belediyelerde sadece araç istifi mi yapılır?
Neredeyse her belediyede var olan ve sadece seçilen belediye başkanına hizmet etmek gayesiyle istihdam edilen en az 25–30 kişilik personel alımı ile her biri ayda asgariden 100 bin lirayı çarçur eden bir israf yapısı daha böylelikle oluşturulmuş olur.
Personel ve araç israfının yanında bir başka israf kalemi de önceki yıllarda Ramazanın özüne uygun mütevazı Ramazan sofralar kurulurken şimdilerde bazı belediyelerce rekabete dönüştürülen iftar sofraları yüzlerce binlerce ton yiyecek ve içeceğin israf olmasıdır.
Yüz bin kişiye varan sayıda iftar yemeği vermesiyle övünen belediyeler biraz da reklâma hevesli belediye başkanlarının birbirleriyle yarıştırılması sonucunda israf her geçen yıl biraz daha artmış olmaktadır.
Ramazan ayı esasen Müslümanlar için bereket, yardımlaşma ve kaynaşma ayıdır. Ramazan aynı zamanda tasarruf ayı anlamına da gelir.
Ramazan ayı boyunca lüks otellerde verilen iftar ziyafetleri ve belediyelerin düzenlediği yarışma şeklindeki iftar sofraları sebebiyle tonlarca gıda maddesinin israfının yapılması TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in katıldığı bir iftar yemeğinde, 'İftar sofralarında mutfağa geri gönderilen yiyeceğin zerresine muhtaç insanlar var. Ramazanda bir iftar furyasıdır gidiyor. Bir öz eleştiri yapmamız lazım. Gelin öncülük yapalım, şu (gösterişli) iftar sofralarını iptal edelim. Buna ihtiyacı olan gençlerimiz var, ekmeğe ihtiyacı olan insanlarımız var. Hayrı başka şekilde de verebiliriz.” şeklinde uyarılarına rağmen devam etmiştir.
Bu şekilde oluşturulan yapıyla şehirlerde aynı siyasi partiden seçilmiş olmalarına rağmen belediye başkanları ve etrafların kümelenen şakşakçıları eliyle seçim ve demokrasi kılıfı adı altında yolsuzluk ve israf ikame edilmiş oldu.
Başa dönmek gerekirse Belediyelerin kaldırım değişimi ve onarımı çalışmaları içinde bulundukları israfçı yapı nedeniyle abartılı hale ve işkenceye dönüşmüş durumdadır.
Sapasağlam kaldırımların sökülerek aylara varan trafik çilesi çektirilmesi ve milyarlarca liraya varan kaynak israfından sonra yerine neredeyse aynısının yapılması atık gına getirmiş durumdadır.
Resmi kaynaklara bakıldığında Türkiye milli gelirinin yaklaşık %25’ni israf etmektedir ve bu israfın önemli kalemlerinden birisi belediyeleri eliyle yapılan kaynak israfıdır.
Çünkü “Alt yapısız üst yapı yapmakta bir israftır”
Boşa harcayacak tek kuruşu olmaması gereken belediyelerin güya uyguladıkları analitik bütçelerine koydukları komik ödeneklerin gereksiz yere sık sık artırılması ve Koski, Gaznet ile Telekom gibi kurumların ve sivil inşaat sektörünün gerçekleştirdiği altyapı çalışmalarının kaynak israfına yol açtığı belediyelerce kabul edilmese de israf, Sayıştay Başkanlığının konuyla ilgili raporu ile bir kez daha tescillenmiş oldu.
Sayıştay Başkanlığının TBMM Başkanlığına da sunulmuş bulunan “Büyükşehir Belediyelerinde Altyapı Faaliyetlerinin Koordinasyonu” isimli “Performans Denetimi Raporu” sanki belediyelerin bu güne kadar saklamak istedikleri gerçekleri bir kez daha yüzlerine vuran bir belge oldu.
Raporla Belediyelerin kaynak tasarrufu açısından yatırımlarını ve çalışmalarını belli bir program ve disiplin içinde gerçekleşmesinin gerekli olduğu, bunun için de vatandaşın günlük yaşamını aksatmayacak şekilde, kaynakların verimli ve ekonomik kullanarak, altyapı hizmetlerinin gerçekleştirilmesinin yolunun etkin bir planlama ve koordinasyondan geçtiği ortaya konulmuştur.
Sayıştay’ca hazırlanan raporda, Büyükşehir belediyelerinde altyapı faaliyetlerinin koordinasyonun yeterliliği; koordinasyon için uygun bir yapının kurulup kurulmadığı, altyapı faaliyetleri maliyet etkinliğini sağlayacak şekilde koordine edilip edilmediği hususları dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Tespit edilen sorunlar ve aksaklıklar ile bunlara ilişkin önerilere de yer verilmiştir.
Özellikle Büyükşehirlerde altyapı (su, kanalizasyon, gaz, elektrik, telefon vb.) ve
Üst yapının (asfalt, kaldırım gibi) yapım, onarım ve yenileme çalışmalarının diğer ilgili kurumlarla koordineli bir şekilde planlanması ve gerçekleştirilmesi; iş tekrarlarının, zaman ve kaynak israfının, araç ve yaya trafiğinde aksamaların önlenmesi ve altyapı çalışmaları sırasında günlük yaşamın rahat bir şekilde sürdürülmesi açısından büyük önem taşıdığı ifade edilen raporda, altyapı faaliyetlerini koordine etme görevi, ilk kez 3030 sayılı Kanunla kurulan Altyapı Koordinasyon Merkezleri (AYKOME)nin sonradan yapılan yasal düzenlemelerle görev kapsamı genişletilmesine rağmen, Büyükşehirlerde altyapı faaliyetlerinin koordinasyonunda yeterli gelişmeleri sağlayamadığı belgelenmiştir.
Sayıştay raporuna yansımayan bir diğer israf Belediye Başkanları eliyle kurulan kısır döngü israfıdır.
Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başlattığı yerelleşme-belediyeleşme temayülü gerçekten de geçen zaman zarfında tam bir kısır döngü haline geldi.
"Belediye Başkanı" unvanına kavuşan tüm kişilerin hemen hepsi "Hizmet binası yapımı ve tadilatı” adıyla başladığı çalışma odalarını yenileme çalışmalarına, makam arabasını, şoförünü, sekreterini değiştirme ile devam ettiler.
Bir ucundan bir ucuna tamamı neredeyse 20 kilometreyi aşmayan bir şehirde irili ufaklı Büyükşehir ve ilçe belediyeleri gerçekten ihtiyaç var mı yok mu diye bakmadan bir birleriyle yarışırcasına öncelikle en az biri mutlaka sivil plakalı olmak kaydı ile birden fazla makam arabası ile tamir ve bakımı son derece maliyetli olan iş makinelerinden ne buldularsa alıp bir istifçi edasıyla envanterlerine katma yolunu tercih etmişlerdir.
Birçoğu sadece "Bizde de bulunsun" mantığıyla alınıp kenara köşeye yığılan iş makineleri çoğunlukla belediyelerce yılda sadece birkaç ay kullanılır, ya da kullanılmaz durumdadır.
Buna rağmen, kardeş belediyeden gelebilecek araç talebi anında reddedilir veya iş makinesinin tamirde olduğu söylenilerek aynı partiden olan kardeş belediye başkanına zırnık bile koklatılmaz.
Belediyelerde sadece araç istifi mi yapılır?
Neredeyse her belediyede var olan ve sadece seçilen belediye başkanına hizmet etmek gayesiyle istihdam edilen en az 25–30 kişilik personel alımı ile her biri ayda asgariden 100 bin lirayı çarçur eden bir israf yapısı daha böylelikle oluşturulmuş olur.
Personel ve araç israfının yanında bir başka israf kalemi de önceki yıllarda Ramazanın özüne uygun mütevazı Ramazan sofralar kurulurken şimdilerde bazı belediyelerce rekabete dönüştürülen iftar sofraları yüzlerce binlerce ton yiyecek ve içeceğin israf olmasıdır.
Yüz bin kişiye varan sayıda iftar yemeği vermesiyle övünen belediyeler biraz da reklâma hevesli belediye başkanlarının birbirleriyle yarıştırılması sonucunda israf her geçen yıl biraz daha artmış olmaktadır.
Ramazan ayı esasen Müslümanlar için bereket, yardımlaşma ve kaynaşma ayıdır. Ramazan aynı zamanda tasarruf ayı anlamına da gelir.
Ramazan ayı boyunca lüks otellerde verilen iftar ziyafetleri ve belediyelerin düzenlediği yarışma şeklindeki iftar sofraları sebebiyle tonlarca gıda maddesinin israfının yapılması TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in katıldığı bir iftar yemeğinde, 'İftar sofralarında mutfağa geri gönderilen yiyeceğin zerresine muhtaç insanlar var. Ramazanda bir iftar furyasıdır gidiyor. Bir öz eleştiri yapmamız lazım. Gelin öncülük yapalım, şu (gösterişli) iftar sofralarını iptal edelim. Buna ihtiyacı olan gençlerimiz var, ekmeğe ihtiyacı olan insanlarımız var. Hayrı başka şekilde de verebiliriz.” şeklinde uyarılarına rağmen devam etmiştir.
Bu şekilde oluşturulan yapıyla şehirlerde aynı siyasi partiden seçilmiş olmalarına rağmen belediye başkanları ve etrafların kümelenen şakşakçıları eliyle seçim ve demokrasi kılıfı adı altında yolsuzluk ve israf ikame edilmiş oldu.
Başa dönmek gerekirse Belediyelerin kaldırım değişimi ve onarımı çalışmaları içinde bulundukları israfçı yapı nedeniyle abartılı hale ve işkenceye dönüşmüş durumdadır.
Sapasağlam kaldırımların sökülerek aylara varan trafik çilesi çektirilmesi ve milyarlarca liraya varan kaynak israfından sonra yerine neredeyse aynısının yapılması atık gına getirmiş durumdadır.
Resmi kaynaklara bakıldığında Türkiye milli gelirinin yaklaşık %25’ni israf etmektedir ve bu israfın önemli kalemlerinden birisi belediyeleri eliyle yapılan kaynak israfıdır.
Çünkü “Alt yapısız üst yapı yapmakta bir israftır”