Son günlerde İslamofobinin tüm dünyâda artarak devam ettiğini bunun neticesinde dünya üzerinde Müslümanlara karşı çok ciddi bir kin-nefret ve düşmanlık oluştuğunu peşi sıra bu işin artık şiddete dönüştüğünü üzülerek gözlemlemekteyiz. Bu konudaki görüşlerini dile getiren Diyânet İşleri Başkanı: ‘İslam’a olan nefret ve korkunun yüreklerden nasıl giderileceğine dâir kafa yormak gerekiyor.’ Dedi ve devam etti; ‘Demokrasi götüreceğiz denilen her yere sâdece zulüm, şiddet, vahşet taşındı. Bu sebepler yok sayılarak bütün bunların neticesinde yaşanan şiddeti Müslümanlara mâl etmek, İslâm’a yapılabilecek en büyük haksızlıktır.’ Derken,
Günümüzde İslamofobi vakası giderek yaygınlaşıyor. Artık bu kelime hafif bir kelime olarak kaldı, bir korku ve psikolojik bir hastalık hâlini aldı. Biz İslamofobiyi konuşurken, fobi bir nefrete dönüştü, nefret düşmanlığa dönüştü, düşmanlık bir ayrımcılığa dönüştü. Bu ayrımcılık son zamanlarda yavaş yavaş ülkelerin politikalarına, siyâsetlerine, mevzuatlarına dönüşmeye başladı. Öncelikle bu tespiti yapmak zorundayız.
İslamofobinin târihî sebepleri var, bir de küresel güçten kaynaklanan sebepleri var. Her şeyden önce şunu görmeliyiz; 11 Eylül olayları ile zâten potansiyel olarak var olan, taa Haçlı Seferleri’nden itibâren klasik oryantalizm ile devam eden, romanlara, hikâyelere sinmiş bir İslamofobi dâima vâr oldu. Batı mefkuresi “öteki” üzerine inşa edilmiş bir mefkuredir. “Öteki” bâzen başka şeyler olur ama bilhassa komünizmin çöküşüyle birlikte bu “öteki”nin İslamofobi olabileceği potansiyel olarak tespit edildi.
11 Eylül olaylarından sonra ırkçı ABD’de ‘Stop İslamization Of Amerika’ diye Amerika’da bir örgüt kurularak ‘ABD’nin İslamlaşmasına hayır’ denildi. Korku oluşturmak için böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu. Sonra bu Avrupa’ya sıçradı. Avrupa’da da ayni Amerika’daki gibi; ‘Stop İslamization Of Europe Paltform’u kuruldu. Bu âdeta sağ partileri teslim aldı. Daha sonra üçüncü bir adım atıldı. ABD’dekilerle Avrupa’dakiler müşterek bir platform oluşturarak ‘Stop İslamization Of Nations’ –Milletlerin İslamlaşmasına Hayır- sloganı hâline geldi. Ve bu artık küresel bir endüstriye dönüştü. Bunun gittikçe arttığını görüyoruz.’ Diyerek bu husustaki görüşlerini uzun ve net bir şekilde açıklarken bu işin daha ileriye varmaması için kendileri de kurum olarak çalışmalarına hız vereceklerini belirtti:
“Avrupa’da İslam maddesi gündemlerinin ilk sırasında. Bizler de buna karşın Başkanlık olarak hızlandırarak yürüttüğümüz çalışmalarımızla son yıllarda kurumumuz neredeyse ‘evrensel bir iyilik hareketi’ne dönüştü. Hizmet kalitemiz de bu anlayış çerçevesinde şekillendi. Biz yut içi ve yurt dışında pek çok din hizmeti faaliyeti icra ettiğimizden toplumun sosyal problemlerine ilgisiz kalmamız mümkün değildir. Diyânet İşleri başkanlığımız toplumun sorumluluk alanlarını genişlettiğini bu bağlamda kimsesiz çocuklar, sokak çocukları, mahkumlar, doğal felâketler, bakıma muhtaç insanlar, insânî yardımlar gibi sayısız faaliyetler yapmaktadır. Bunlar din hizmetleri yürüten bir kurumun olmazsa olmazlarıdır. İslamofobi üzerinde de etkin bir şekilde çalışıyoruz, çalışacağız. Çünkü İslam toplumları bize bel bağlamış vaziyetteler. Onlardaki umutları gördüğümüzde bizim nefes almadan çalışmamız gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor’ dedi.
Ne diyelim bizler de Rabb’im yar ve yardımcınız olsun diyoruz. Hayır faaliyetlerinin ve iyilik çalışmalarının artarak devam etmesi dileğiyle…