Son din ve en mükemmel hükümleri içinde barındıran İslam dîninin kutsal kitâbında insanın dünya hayâtında tüm varlıklarla olan ilişkilerindeki ölçüleri belirten pek çok âyet vardır. İşte misaller:
“Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde ziynetinizi (güzel elbiselerinizi) üzerinize alın; yiyin, için ama israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez.” (Araf, 31) âyetiyle Allâhu Teâlâ mescitlere giderkenki kıyâfetlerimizin ne biçimde olmasının yanında insanların nasıl yiyip içmesi gerektiğini anlatıyor.
“Sizlere şunlar haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları ve sizi emziren sütannelerinizle sütkardeşleriniz ve kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle zifafa girdiğinizden kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız-şâyet anneleriyle zifafa girmemişseniz kızlarıyla evlenmenizde bir sakınca yoktur…” (Nisa, 23) Kimlerle evlenilip kimlerle evlenilemeyeceği çok net bir şekilde belirtiliyor.
“Sakın tartıda taşkınlık etme. Tartıyı adâletle yapın, terâzide eksiklik yapmayın.” (Rahman, 8-9) âyetiyle ticâretin nasıl yapılması gerektiği,
“İnsanlara karşı böbürlenerek kibirlenme ve yeryüzünde çalımla yürüme; çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiç birini sevmez.” (Lokman, 18) insanın yürüyüşün ne şekilde olmasına kadar,
“Yürüyüşünde mûtedil ol, sesini alçalt; çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir.” (Lokman, 19) konuşurken sesinin nasıl ve ne biçimde olması gerektiğine,
“Anneler, emziğin tamamlamasını isteyenler için, çocuklarını iki tam yıl emzirirler….) (Bakara, 233) annenin çocuğunu ne kadar süre emzireceğine varıncaya değin,
“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere sâhiplerinden izin alıp selam vermeden girmeyiniz.; bu sizin için daha hayırlıdır, gerekir ki düşünüp anlarsınız.” (Nur, 27) Başkalarının evlerine nasıl girileceğine dâir
“Ey iman edenler! …Sizden henüz buluğ çağına ermeyenler, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir…” (Nur, 58) çocukların anne ve babalarının odalarına ne zaman, nasıl ve ne şekilde girileceği hususlarını belirten âyetler bizlere İslam dîninin insan davranışlarına hayâtın her aşamasında temel kurallar getirdiğini gösteriyor. Demek ki İslam dîni yalnızca inançlar manzûmesi değildir. O zaman İslam sâdece kalplere, vicdanlara, evlere, câmilere hapis edilemez.
İslam, beşer kalbiyle her varlığı sevgi, merhamet, şefkat ve anlayış bağıyla birbirine bağlayan bir sistemdir.
İslam; istek ve arzularda, korku ve endişelerde, sıkıntı ve kolaylıklarda, nimet ve fakirlikte yönelebilecek tek yoldur.
İslam, insanın doğru davranışlar geliştirerek kişisel ve toplumsal huzuru ve mutluluğu temin etmeyi hedefler.
Diğer yazımızda ayni hususta görüşmek üzere esen kalın efendim. Saygılar.
“Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde ziynetinizi (güzel elbiselerinizi) üzerinize alın; yiyin, için ama israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez.” (Araf, 31) âyetiyle Allâhu Teâlâ mescitlere giderkenki kıyâfetlerimizin ne biçimde olmasının yanında insanların nasıl yiyip içmesi gerektiğini anlatıyor.
“Sizlere şunlar haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları ve sizi emziren sütannelerinizle sütkardeşleriniz ve kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle zifafa girdiğinizden kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız-şâyet anneleriyle zifafa girmemişseniz kızlarıyla evlenmenizde bir sakınca yoktur…” (Nisa, 23) Kimlerle evlenilip kimlerle evlenilemeyeceği çok net bir şekilde belirtiliyor.
“Sakın tartıda taşkınlık etme. Tartıyı adâletle yapın, terâzide eksiklik yapmayın.” (Rahman, 8-9) âyetiyle ticâretin nasıl yapılması gerektiği,
“İnsanlara karşı böbürlenerek kibirlenme ve yeryüzünde çalımla yürüme; çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiç birini sevmez.” (Lokman, 18) insanın yürüyüşün ne şekilde olmasına kadar,
“Yürüyüşünde mûtedil ol, sesini alçalt; çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir.” (Lokman, 19) konuşurken sesinin nasıl ve ne biçimde olması gerektiğine,
“Anneler, emziğin tamamlamasını isteyenler için, çocuklarını iki tam yıl emzirirler….) (Bakara, 233) annenin çocuğunu ne kadar süre emzireceğine varıncaya değin,
“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere sâhiplerinden izin alıp selam vermeden girmeyiniz.; bu sizin için daha hayırlıdır, gerekir ki düşünüp anlarsınız.” (Nur, 27) Başkalarının evlerine nasıl girileceğine dâir
“Ey iman edenler! …Sizden henüz buluğ çağına ermeyenler, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir…” (Nur, 58) çocukların anne ve babalarının odalarına ne zaman, nasıl ve ne şekilde girileceği hususlarını belirten âyetler bizlere İslam dîninin insan davranışlarına hayâtın her aşamasında temel kurallar getirdiğini gösteriyor. Demek ki İslam dîni yalnızca inançlar manzûmesi değildir. O zaman İslam sâdece kalplere, vicdanlara, evlere, câmilere hapis edilemez.
İslam, beşer kalbiyle her varlığı sevgi, merhamet, şefkat ve anlayış bağıyla birbirine bağlayan bir sistemdir.
İslam; istek ve arzularda, korku ve endişelerde, sıkıntı ve kolaylıklarda, nimet ve fakirlikte yönelebilecek tek yoldur.
İslam, insanın doğru davranışlar geliştirerek kişisel ve toplumsal huzuru ve mutluluğu temin etmeyi hedefler.
Diğer yazımızda ayni hususta görüşmek üzere esen kalın efendim. Saygılar.