Güzel dînîmiz bütün insanların aslının toprak olduğunu hiçbirinin diğerine bir üstünlüğünün olmadığını çeşitli şekillerde biz inananlara açıklamıştır. Peygamber aleyhisselam Arap olmasına ve Cenâbı Hakk’ın en sevdiği kul Peygamber olmasına rağmen Arap ırkı üstün ırk ilan edilmiş midir? Bizzat O güzel Peygamber bunu çeşitli hadislerinde açıklamış ve böyle yapanlara öfkelenmiştir. O’nun yapmadığını bugün bizler yapınca bakın memleket ne hallere düşmüştür. Yıllardır Türk, Kürt ayrımcılığından nice kardeşkanı akmış nice ocaklar sönmüştür. Asla teslim olanlar yanılmazlar.
Hz. Peygamber aleyhhissalâtu vesselam bir vesile ile “Ebû Zer’e;‘İyi bak, sen Allâh’a olan takvan ile üstünlük elde etmedikçe ne kırmızı, ne de siyahtan(acem ve Araptan) daha hayırlı değilsin.’ Derken kavim ve kabilecilik ile gerek fiilleriyle gerekse sözleriyle mücâdele etmiştir. O’nun dilinde ‘câhiliyye dâvâsı’ ‘asabiyet dâvâsı’ ‘câhiliyye asâbiyyeti’ vs. gibi değişik tâbirlerle ifâdesini bulan kavmiyetçilik kesin olarak yasaklanmıştır. ‘…Allah indinde en şerefliniz takvâca en ileri olanınızdır. Arabın Arap olmayana(acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sâdece takva iledir.’(Ahmed bin Hanbel)
‘Ümmetimin helak olması üç şeyden ileri gelecektir:
1- Kaderiyye (İlâhi takdiri inkar ederek, kişi yaptığının yaratıcısıdır,) demek.
2- Unsuriyet(Aidiyyetlik)
3- Dînî mes’eleleri rivâye ederken titiz davranmayıp, gevşek olmak, lâubâli olmak’
‘Asabiyyet(kavmiyetçilik) dâvasına kalkan, onu yaymaya çalışan, bu dava yolunda mücâdeleye girişen bizden değildir.’(Ebû Dâvud, Edeb, 121, 5121 H) ‘Kim câhiliyye dâvâsında(kavmiyetçilikde) bulunursa cehenneme iki dizi üzerine çökmüş demektir. Dediler ki: Ey Allah’ın Resulü, oruç tutsa, namaz kılsa da mı? O’da –Evet- cevâbını verdi.’(Hakim, Müstedrek, 4, 298)
İslâm’ın kavmiyetçiliği reddetmesi kişinin mensup olduğu hânedânı veya kavim ve kabilesini veya milletini sevmemesi manâsına anlaşılmamalıdır. Hatta Hz.Peygamber aleyhissalâtü vesselâm’ın: ‘Kişi kavmini sever’ hadisine göre, kavim, kabile sevgisi fıtri bir durumdur, onu ruhumuzdan tamâmiyle söküp atmak mümkün değildir.
Fahreddin-i Râzî; Kur’an’da insanlar arasında birbirine karşı böbürlenme yasaklanırken, övünme vasıtalarının çokluğuna rağmen, bunlardan hiç biri ve meselâ zenginlik zikredilmeyip nesebin zikredilmesini, bununla övünmenin daha ciddi bir sebebe dayanması ile izah eder.
Hz. Peygamber aleyhissalâtü vesselam’ın kötülediği kavim, aşiret sevgisi zulme, adâletsizliğe âlet eden sevgidir. Yâni kendi kavminden olanları kayırmak, daha üstün görmek sûretiyle adâletsizlik etmek, başka kavimden olanları küçük, düşük, değersiz addederek hakir görmek sûretiyle zulmetmek.”(Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-Sitte, İbrahim.Canan, s.142)
“Vâsile b.el-Eska’dan şöyle rivâyet edilmektedir: ‘Yâ Resullallah!.. Milliyetçilik nedir?..’ dedim. –Kendi milletine zulüm için yardım etmendir, diye buyurdular.(Ebu Davud) Mâide sûresi 8.ci âyetde Rabbi Teâlâ şöyle buyurmaktadır: ‘Bir millete olan öfkeniz sizi adâletsizliğe sürüklemesin!..’
Hz. Peygamber aleyhissalâtü vesselam câhiliyye devrinde yaygın ve yalnız zâhirine göre alınan şu ifâdeyi mânâ itibârıyla değiştirmiştir: ‘Zâlim veya mazlum kardeşine yardım et.’Hz.Peygamber aleyhissalâtü vesselam kalpleri îman ile dolu olan ashâbına bir başka mânâyı kastederek aynı ifâdeyi söylediği zaman hayret ettiler, dehşete düştüler ve dediler ki: ‘Yâ Rasulallah! Mazluma yardımı anladık. Ya zâlime nasıl yardım edilir? Buyurdular ki: ‘Onu zulümden vaz geçirirsin. İşte bu; ona yardımdır.’(Buhâri)
Buradan anlıyoruz ki; Müslümanlar arasında ‘vatandaşlık’ gibi iklim ve sınırlara bağlı veya ‘milliyetçilik’ gibi belirli bir nesil veya soya dayalı ırkçılık iddialarını İslam, İslam Peygamberi ve İslam kitâbı, câhiliyye devri âdetlerinden sayarak reddeder.”(Yusuf El Kardâvî, İslam’da Helal ve Haram, İst, s.258-259)
Bu hususu daha açıklayıcı mâhiyette olan Kur’ân-ı Kerim’deki şu âyete bakalım: ‘ Allah’a ve ahret gününe inanan bir milletin(babaları ve oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile) Allah’a ve Peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini göremezsin.’(Mücâdele S, 22) buyurularak inananların kime sevgi besleyecekleri belirtiliyor. Yine Tevbe Sûresi 23 te: ‘Ey Îman edenler! Babalarınızı, kardeşleriniz (küfrü îmâna tercih ediyorlarsa) dost saymayın.’ Kimleri dost saymayacaklarımız belirleniyor.
Bütün bu gerçekler bize İslam’da soy ve renklerle övünülemeyeceğini anlatıyor. Buhâri’de rivâyet edildiği üzere bir gün ilk Müslüman olan sahabelerden Ebu Zerr ve Bilâli Habeşi birbirlerine öfkelendikleri bir sırada Ebû Zerr, Hz. Bilal’e: ‘Siyâhın oğlu’… diyor. O’da bunu Peygamber aleyhisselâm’a şikâyet edince, O iki cihânın sultanı Efendimiz; ‘Onu, annesiyle mi ayıpladın?.. Sen öyle bir adamsın ki sende hâlâ câhiliyye kokusu vardır.’ Buyuruyorlar. Demek ki, insanlar arasındaki üstünlüğün ölçüsünün câhiliyye devrinde olduğu gibi; nesep, soy, sop ve şerefle övünmekle ve yine atalarla büyüklenmekle olamayacağını anlamamız gerekiyor. Ancak Allah(c.c) katındaki üstünlüğün ‘takva’ ile olabileceğini hem âyet hem de hadislerden anlamaktayız.
O halde ‘Ben şu aşirettenim!...’, ‘Ben falanın neslindenim(Övünme maksadıyla)!..’, ‘Sen siyah ırktansın oysa ben beyaz efendilerdenim!..’, ‘Sen Kürtsün bense Türküm’ ‘Ben Sünniyim sense alevi!...’ şeklindeki ifâdeler haramdır.(Bknz:Yusuf El Kardâvî, a.g.e) Lütfen ne yaptığımızın farkında olalım. Hak rızası için birbirimizle böylesi oynamayalım ve kimsenin de bizimle böylesi haram ve tehlikeli oyunlar oynamasına izin verelim. Uyanık olalım. Ayni ortamda yaşadığımız ayni ülkeyi paylaştığımız ayni dînî kuralları uyguladığımız memleketimizde daha hoşgörüyle ve İslâm’ın getirdiği bakış açısıyla insanları ve olayları değerlendirelim inşallah.
Ayrıca Diyâneti bu konuda halkımızı sık sık bilgilendirmesini rica ediyoruz.
Sizlere hayırlı cumalar diliyorum efendim.
Hz. Peygamber aleyhhissalâtu vesselam bir vesile ile “Ebû Zer’e;‘İyi bak, sen Allâh’a olan takvan ile üstünlük elde etmedikçe ne kırmızı, ne de siyahtan(acem ve Araptan) daha hayırlı değilsin.’ Derken kavim ve kabilecilik ile gerek fiilleriyle gerekse sözleriyle mücâdele etmiştir. O’nun dilinde ‘câhiliyye dâvâsı’ ‘asabiyet dâvâsı’ ‘câhiliyye asâbiyyeti’ vs. gibi değişik tâbirlerle ifâdesini bulan kavmiyetçilik kesin olarak yasaklanmıştır. ‘…Allah indinde en şerefliniz takvâca en ileri olanınızdır. Arabın Arap olmayana(acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sâdece takva iledir.’(Ahmed bin Hanbel)
‘Ümmetimin helak olması üç şeyden ileri gelecektir:
1- Kaderiyye (İlâhi takdiri inkar ederek, kişi yaptığının yaratıcısıdır,) demek.
2- Unsuriyet(Aidiyyetlik)
3- Dînî mes’eleleri rivâye ederken titiz davranmayıp, gevşek olmak, lâubâli olmak’
‘Asabiyyet(kavmiyetçilik) dâvasına kalkan, onu yaymaya çalışan, bu dava yolunda mücâdeleye girişen bizden değildir.’(Ebû Dâvud, Edeb, 121, 5121 H) ‘Kim câhiliyye dâvâsında(kavmiyetçilikde) bulunursa cehenneme iki dizi üzerine çökmüş demektir. Dediler ki: Ey Allah’ın Resulü, oruç tutsa, namaz kılsa da mı? O’da –Evet- cevâbını verdi.’(Hakim, Müstedrek, 4, 298)
İslâm’ın kavmiyetçiliği reddetmesi kişinin mensup olduğu hânedânı veya kavim ve kabilesini veya milletini sevmemesi manâsına anlaşılmamalıdır. Hatta Hz.Peygamber aleyhissalâtü vesselâm’ın: ‘Kişi kavmini sever’ hadisine göre, kavim, kabile sevgisi fıtri bir durumdur, onu ruhumuzdan tamâmiyle söküp atmak mümkün değildir.
Fahreddin-i Râzî; Kur’an’da insanlar arasında birbirine karşı böbürlenme yasaklanırken, övünme vasıtalarının çokluğuna rağmen, bunlardan hiç biri ve meselâ zenginlik zikredilmeyip nesebin zikredilmesini, bununla övünmenin daha ciddi bir sebebe dayanması ile izah eder.
Hz. Peygamber aleyhissalâtü vesselam’ın kötülediği kavim, aşiret sevgisi zulme, adâletsizliğe âlet eden sevgidir. Yâni kendi kavminden olanları kayırmak, daha üstün görmek sûretiyle adâletsizlik etmek, başka kavimden olanları küçük, düşük, değersiz addederek hakir görmek sûretiyle zulmetmek.”(Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-Sitte, İbrahim.Canan, s.142)
“Vâsile b.el-Eska’dan şöyle rivâyet edilmektedir: ‘Yâ Resullallah!.. Milliyetçilik nedir?..’ dedim. –Kendi milletine zulüm için yardım etmendir, diye buyurdular.(Ebu Davud) Mâide sûresi 8.ci âyetde Rabbi Teâlâ şöyle buyurmaktadır: ‘Bir millete olan öfkeniz sizi adâletsizliğe sürüklemesin!..’
Hz. Peygamber aleyhissalâtü vesselam câhiliyye devrinde yaygın ve yalnız zâhirine göre alınan şu ifâdeyi mânâ itibârıyla değiştirmiştir: ‘Zâlim veya mazlum kardeşine yardım et.’Hz.Peygamber aleyhissalâtü vesselam kalpleri îman ile dolu olan ashâbına bir başka mânâyı kastederek aynı ifâdeyi söylediği zaman hayret ettiler, dehşete düştüler ve dediler ki: ‘Yâ Rasulallah! Mazluma yardımı anladık. Ya zâlime nasıl yardım edilir? Buyurdular ki: ‘Onu zulümden vaz geçirirsin. İşte bu; ona yardımdır.’(Buhâri)
Buradan anlıyoruz ki; Müslümanlar arasında ‘vatandaşlık’ gibi iklim ve sınırlara bağlı veya ‘milliyetçilik’ gibi belirli bir nesil veya soya dayalı ırkçılık iddialarını İslam, İslam Peygamberi ve İslam kitâbı, câhiliyye devri âdetlerinden sayarak reddeder.”(Yusuf El Kardâvî, İslam’da Helal ve Haram, İst, s.258-259)
Bu hususu daha açıklayıcı mâhiyette olan Kur’ân-ı Kerim’deki şu âyete bakalım: ‘ Allah’a ve ahret gününe inanan bir milletin(babaları ve oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile) Allah’a ve Peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini göremezsin.’(Mücâdele S, 22) buyurularak inananların kime sevgi besleyecekleri belirtiliyor. Yine Tevbe Sûresi 23 te: ‘Ey Îman edenler! Babalarınızı, kardeşleriniz (küfrü îmâna tercih ediyorlarsa) dost saymayın.’ Kimleri dost saymayacaklarımız belirleniyor.
Bütün bu gerçekler bize İslam’da soy ve renklerle övünülemeyeceğini anlatıyor. Buhâri’de rivâyet edildiği üzere bir gün ilk Müslüman olan sahabelerden Ebu Zerr ve Bilâli Habeşi birbirlerine öfkelendikleri bir sırada Ebû Zerr, Hz. Bilal’e: ‘Siyâhın oğlu’… diyor. O’da bunu Peygamber aleyhisselâm’a şikâyet edince, O iki cihânın sultanı Efendimiz; ‘Onu, annesiyle mi ayıpladın?.. Sen öyle bir adamsın ki sende hâlâ câhiliyye kokusu vardır.’ Buyuruyorlar. Demek ki, insanlar arasındaki üstünlüğün ölçüsünün câhiliyye devrinde olduğu gibi; nesep, soy, sop ve şerefle övünmekle ve yine atalarla büyüklenmekle olamayacağını anlamamız gerekiyor. Ancak Allah(c.c) katındaki üstünlüğün ‘takva’ ile olabileceğini hem âyet hem de hadislerden anlamaktayız.
O halde ‘Ben şu aşirettenim!...’, ‘Ben falanın neslindenim(Övünme maksadıyla)!..’, ‘Sen siyah ırktansın oysa ben beyaz efendilerdenim!..’, ‘Sen Kürtsün bense Türküm’ ‘Ben Sünniyim sense alevi!...’ şeklindeki ifâdeler haramdır.(Bknz:Yusuf El Kardâvî, a.g.e) Lütfen ne yaptığımızın farkında olalım. Hak rızası için birbirimizle böylesi oynamayalım ve kimsenin de bizimle böylesi haram ve tehlikeli oyunlar oynamasına izin verelim. Uyanık olalım. Ayni ortamda yaşadığımız ayni ülkeyi paylaştığımız ayni dînî kuralları uyguladığımız memleketimizde daha hoşgörüyle ve İslâm’ın getirdiği bakış açısıyla insanları ve olayları değerlendirelim inşallah.
Ayrıca Diyâneti bu konuda halkımızı sık sık bilgilendirmesini rica ediyoruz.
Sizlere hayırlı cumalar diliyorum efendim.