İslamcılığın Farklı Dönemleri

Süleyman Küçük

Kendilerini Müslüman olarak tanımlayanlar kadar, kendini İslamcı olarak göstermeyi başaran kişilerin birbirleriyle yarışırken zamanla farklı duruş ve tavır gösterdikleri zamanlar olmuştur.

Bu konudaki yarış, dini göstergeler üzerindeki mücadeledir.

Müslümanların inanç, ibadetleri ve faaliyetleri inandığı dininin bir yansıması iken, İslamcının hal ve hareketleri dini inancın bir yansıması olmayıp, siyasi faaliyet olarak kabul edilmektedir.

Bu sebeple Müslümanın dindarlık başta olmak üzere, inanç ve ibadete dönük kabul ve davranışlarında dönemsel farklılıklar görülmez.

Müslümanın inancının, ibadetlerinin ve mücadelesinin gerçekliği konusunda yaptıklarının, Dinin hangi emrinin bir tezahürü veya hangi ayeti kerimenin gereği olduğunu sorabilirsiniz.

Ya da Hz. Rasulullah(sav) veya Sahabe Nesli(ra) ile Selefi Salihin(ra) neslinin emir veya sünnetine karşı tavrının ne olduğunu da soracak olursanız alacağınız cevap bir önceki ile aynı olacaktır.

Geçmişte dönemler değiştikçe, Müslümanların ümmet olarak düşünce ve davranışlarında değişiklik olmamasının nedeni budur.

Kendilerini İslamcı olarak tanımlayanlara aynı soruları sorduğunuzda ise, onların gerçeklerini tanımlayan şeylerin değiştiğini ve en gerçek olanı bulmak için dini emrin tezahürünü gösteren hangi yorumun doğru olduğunu araştırmalarının devam ettiğini görürsünüz.

Kendini Müslüman olarak tanımlayanların Sahabe(ra) ve Selef neslinin(ra) kendilerinden daha hayırlı nesil olarak kabul etmeleri karşısında İslamcıların önceki nesilleri küçümsediğini hatta ret ettiklerini görürsünüz.

Çünkü Müslümanlar dinin sabiteleri konusunda ihtiyatlı bir tedbir içinde bulunurken, İslamcılar dini emirler konusunda birbiriyle yarışan okumaların mücadelesi içinde olurlar.

Çünkü çok farklı tarihsel, toplumsal koşulların etkili olduğu çok farklı savrulmaların yaşandığı bir toplumda, kendinden olmayan başkalarına karşı tek doğru' ya da tek meşru düşüncenin kendileri olduğunu gösterme zorunluluğunu hissetmektedirler.

İslamcılığı bu anlamda siyasi bir ideoloji olarak kavramak mümkün olsa da, din ve siyaset arasındaki ilişkiye ilişkin sorunlarını aşmak yaptıkları genellemeler nedeniyle mümkün değildir.

Bu sebeplerden dolayı Türkiye'de İslamcılık, sistem karşıtı ve çatışmacı bir siyasi ideolojiden uyumlu ve uzlaşmacı bir vatandaşlığa evirilmiştir.

Bunun nedeni İslamcı olanların İslam Dininde demokrasinin yeri, insan hakları ile zenginliğin biriktirilmesi olarak görünen abdestli kapitalizmin onlar için öncelikli konular olmamasıdır.

Hegemonik bir düzen içinde ve onun araçlarıyla mücadele ederek hegemonik bir yapı kurmak için farklı bir yolu tercih etmişlerdir.

Sosyo politik ilişkilerine bakıvermek, İslamcı siyasi ideolojinin dönüşümünün temel ilkelerini anlamayı kolaylaştıracaktır.

Türkiye'deki İslamcıların konumlarının zaman ve mekâna göre çeşitliliğinin merkezinde en baştan beridir dönüşüm sorunu olagelmiştir.

Bu dönüşüm sırasında çok çeşitli çelişkiler yaşayan İslamcılar, hegemonik konumlar elde edebilmek veya koruyabilmek için birbiriyle yarışan yorumlar sebebiyle de çelişki içinde kalmışlardır.

İslam ve Müslümanların kemalist kadrolar tarafından, bir dönem laiklik adı altında resmi makamlar aracılığıyla kamusal alandan yapılan tasfiye düzenlemeleri ile kontrol edilmeleri mümkün olmuştur.

Ancak sonradan rejimin İslam'a karşı tavrını liberalleştirmesi ve özerkleşmesiyle Müslümanlar ve İslami kuruluşlar, özellikle sağcı siyasi partilerin etki alanlarını artırmaları sonucunda kendilerine alan açarak laik demokratik modern devlet eliyle kamusal alanda hayatiyet kazanmışlardır.

Müslümanların en büyük kaygısı imanlarını kurtarmak olmuşken, İslamcıların tek derdi ise, siyasi konumları değiştiği için karşı çıktıkları devleti sahiplenmek ve devlet gelirlerinden daha fazla pay almak olmuştur.

FARKINDA MIYIZ?

Türkiye'deki İslamcıların konumlarının zaman ve mekâna göre çeşitliliğini ortaya koyarken belki de ilk sıraya tercüme edilen kitapların etkilerini ilk sıraya koymak gerekiyor.

Türkiye'de İslamcılığın farklı tarihsel dönemleri tercüme edilen her kitapla nerede ise yeni bir dönemece girmiştir.

Bu dönemeçlerin nedeni İslamcıların yerleşik düzene karşı tutumu her okudukları kitapla sosyo politik ilişkiler merkezleri değiştiği için dönemlendirmeler zorunlu İslam döneminden, modernist İslam dönemine kadar beş ayrı dönem şeklinde oluşmuştur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.