Bir asırdan fazla zamandır ölüm uykusuna yatmış olan adı İslam ülkesi olan coğrafyaların yönetimlerinin Gazze'deki hastanenin acımasızca bombalamasının ardından beyin ölümlerinin gerçekleştiği artık kesinleşmiştir.
İşgalci siyonist çetenin yaptığı katliamlar sonucunda amerika'nın İslam dünyası üzerindeki kontrolünü kaybettiği düşüncesi ile bir şeyler bekleyenler de beyin ölüm gerçekleşenler arasına yazılabilir.
Hatta virüs pandemisi sonrasında küreselci hegemonyanın rusya, çin, hindistan ve İslam Dünyasıyla toplu olarak mücadele edemeyeceği ve bu mücadelenin adının da Üçüncü Dünya Savaşı olacağını düşünenler de beyinleri ölmüşler arasına katılabilir.
Yıllardan beridir siyonist işgalci rejimin yerleşim alanlarını sürekli olarak genişletmesi karşısında mücadele yerine barışı ve iki devletli bir yönetimi savunanların idarenin başında tutulmasının nedeni hemen hepsinin verdikleri tavizler nedeniyle Müslümanlar nazarında utanç dolu geçmişlerinin olmasıdır.
Küresel projeleri uygulamaya koyanlar İslam dünyasından gelecek tepkileri nasıl aşacakları üzerine kafalarını yormaktan vazgeçmiş ve Müslüman dünyayı ikna etmek için yönetimlerdeki ve basın yayın alanındaki elemanları aracılığı ile tepki verecek, direnecek bir gücü olmayacak bir pozisyona getirmişlerdir.
Onlar haklı çıktı. İslam Ülkelerinin yöneticileri soykırıma varan zulüm karşısında bu zulmü nasıl durduracakları üzerine kafa yoracakları yerde, siyonist işgalci devleti kınamaktan başka bir şey yapmadılar.
Çünkü Filistin'de patlayan her bombanın tetikçisinin İsrail, azmettiricisinin ABD, finansörünün İngiltere ve lojistik destekçisinin AB olduğunu görünce, geçte olsa toplanıp usulen bir kınama mesajı yayınladıktan sonra evlerine gittiler, çaylarını, kahvelerini içtiler, sıcak yataklarında mışıl mışıl uyudular.
Siyonist terör örgütü ise aralıksız bir şekilde katliamına devam etti.
Çünkü Müslümanların attığı taş, kurbağayı ürkütmedi ki, siyonist işgalciyi korkutsun.
Aslında Hamas’ın gerçekleştirdiği Aksa Tufanı harekâtı, Müslümanlar olarak hepimizi derin uykumuzdan uyandırmalı ve dünyanın gerçekleri ile yüzleşmemize sebep olmalıydı.
Ama geçmişte olmayan bu gün de olmadı.
Onlar haklı çıktı. Filistin’deki aşağılık işgal ve zulmün aslında Müslüman dünya ile küresel çete arasında yapılmakta olan bir din savaşı olduğunu Müslümanlar yine fark edemediler.
Çünkü Müslümanların gönülleri küresel siyonist çetenin karşısında olsa da, yöneticileri ve liderleri siyonist işgalci israil'in yanında olmaya devam etmekteler.
İslam ülkelerinde Filistin ve Gazze üzerine yazılan her kitap, Müslümanların yahudiler ve hristiyanlarla olan mücadelesini diri tutacağı yerde, Müslümanların direnme gücü ve tepkilerini kırmaya ve derin bir uykuya dalmasına sebep olmaktadır.
Günümüz haçlı ordusunun eli kanlı devlet başkanları işgal altında olan Filistin’e Siyonist efendileri istedi diye ta okyanus ötesinden gelirken, İslam ülkelerinin devlet başkanları saraylarından bile dışarı çıkmaya cesaret edememişlerdir.
Abd, ingiltere, almanya, fransa başta olmak üzere tüm AB ülkeleri İslam’a ve Müslümanlara karşı başlatılmış olan bu haksız savaşın bizzat tarafı ve soykırıma kadar varan bu katliamın fiilen sorumlularıdırlar.
Böylelikle Müslümanlar olarak asıl düşmanımızın kim olduğunu öğrenebiliriz.
İslam’a ve Müslümanlara karşı verilen bu savaşı unutursak ve unutturursak hatta düşman karşısındaki tavrımızı gevşetirsek kanımız kurusun.
Bakmayın siz Kudüs ve Filistin için ağıt yakan devletlûlara.
Türk tipi İslam adı altında Müslümanların takip ettikleri sahih sünnet uygulamalarına Emevi İslam’ı diye hakaret eden mezhepsizlere.
İslam adı altında özellikle siyasal İslam’ı temsil ettikleri halde, asla Filistin diye bir davaları olmayan çağdaş selefi ve haricilere.
Seçim zamanlarında israilin bir terör devleti ve insanlık düşmanı olduğunu söylerken bir yandan da "israil Türkiye’nin dostudur ve orta doğuda birbirimize ihtiyacımız var" deyip siyasi ve iktisadi ilişkiler kuran Türk tipi muhafazakârlara.
Bunların yanına sözde bütün bir İslami camiayı temsil ettiklerine inanan STK denen yarı resmi yapılanmayı da ilave edin.
Bunların gerçekten Filistin diye davaları olsaydı, seçimi kaybedersek GAZZE düşer, İsrail sevinir diyenlere Gazze’de katliam yapılırken hesap sormaları gerekirdi.
FARKINDA MIYIZ?
TR Tipi Siyasal İslamcılar sözlerinde ve davranışlarında samimi değildirler.
TR Tipi Siyasal İslamcıların utanç dolu geçmişlerinde para ile satılmış bir Mavi Marmara olayı vardır.
TR Tipi Siyasal İslamcıların Gazze açık hava hapishanesi oluşturulurken onur, haysiyet gibi insani değerlerin hiçbirisinin kalmadığı ortaya çıkmıştır.
TR Tipi Siyasal İslamcılar Türkiye'nin dört bir yanındaki camilerde salalar verdirirken, hatimler indirirken, gıyabi cenaze namazı kıldırırken de samimi değildirler.
Çünkü TR Tipi Siyasal İslamcıların maalesef beyin ölümleri gerçekleşmiştir.