İşçiler altın çağını yaşadı

Saadet Partisi Konya Gençlik Kolları Başkanı Seyit Arık, işçinin ve emekçinin Refah Yol hükümeti döneminde altın çağını yaşadığını belirterek, “İşçilerimizin esas bayramı 1 Mayıs değil; 1 Temmuz 1996'dır” dedi.

Saadet Partisi Konya Gençlik Kolları Başkanı Seyit Arık,  1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü yani İşçi Bayramı diye kutlanan, ama emekçinin, alın teri dökenin, helal lokmanın peşinde koşanın hakkının verilmediği ve tam aksine elinde avucunda ne varsa alındığı bir kandırmaca malzemesinin yıldönümüne geldik yine. İşçinin, memurun, emeklinin kısacası emekçinin esas bayramı 1 Mayıs değil, 1 Temmuz 1996’dır” dedi. Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanı Seyit Arık, yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi: “ Yeryüzünde ekmeğini alnının teriyle kazanan çok az sayıda milletlerden olan aziz milletimizin hakkı ne yazık ki yenmektedir. Üstelik bu yiyici kesim pastanın yüzde 90’ını götüren Türkiye’mizin nüfusunun binde biri olan 70 bin kişilik para babasıdır. Ülkemizin yönetimine gelen onlarca hükümet bu kapitalist çevreler ile işbirliği yapmış işçinin, memurun, emeklinin hakkını vermemiştir. Yalnızca 1996 yılında bir babayiğit çıkmış ve bu böyle gitmez diyerek bu sömürü sistemini durdurmuş ve adil ekonomik düzeni getirmiş ve artık milletimiz pastadan eşit şekilde pay alacak demiştir. İşte o babayiğit rahmetli Hocamız Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’dır.”

İŞÇİYE MEMURA REKOR ZAM VERİLDİ

İşçilerin Refah-Yol Hükümeti zamanında altın çağını yaşadığını kaydeden Arık, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İlk icraat olarak 1 Temmuz 1996 günü daha hükümeti devralalı 3 gün olmuşken asgari ücrete yüzde 101 zam yaparak işçinin, emekçinin yüzünü güldürmüş, memurlarımıza yüzde 50 zam yaparak onların da hakkını vermiş ve emeklilerimize de yüzde 50 zam yaparak onların da rahat geçimini sağlamıştır. Üstelik bu zamları, vergi koymadan, dış borç almadan, rantiyeye, sömürüye ve faize giden muslukları milletinin cebine çevirerek yapmıştır Erbakan Hocamız. Bu yapılan zamlar ile işçi, memur, emekli tam anlamıyla “Bayram”ı o zaman yaşamıştır. Hocamız bu zamları yaparken bu millet bana oy versin diye yapmamıştır. Aksine aziz milletimizin hakkı olanı kendisine takdim etmiştir, yapılması gerekeni yapmıştır. 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşmasını, itilaf devletleri imzalamıyordu, Haim Nahum denilen Yahudi baş hahamı gitti o itilaf devletlerine bu Lozan’ı imzalayın dedi; onlar bunu kabul etmediler ve biz Sevr’i esas alırız dediler. Haim Nahum da onlara “Siz bu Lozan’ı imzalayın, benim şu yedi doktrinimi bu ülkede uygulata bilirsek Sevr zaten fiilen uygulanmış olur” dedi. O yedi doktrin şöyle idi 1-) Bu ülke insanını aç bırakacaksın 2- İşsiz bırakacaksın 3-Borca esir edeceksin 4-) Dininden uzaklaştıracaksın 5-) Gruplara ayıracaksın 6-) Ayırdığın grupları birbiriyle dövüştüreceksin 7-) Küçük lokma yapıp yutacaksın. İşte bu tarihi gerçekliği bildiği ve onlarca hükümet tarafından uygulandığını sezdiği için Erbakan Hocamız bu zamları milletine yaptı. Yaptı ki milleti aç, işsiz, borca esir olarak yaşamasın, ülkemize ve milletimize düşman çevrelerin planları suya düşsün. Bugün geldiğimiz noktada ise işçiye, memura ve emekliye verilen 3’lü, buçuklu zamlar neden yukarı çıkmıyor, Asgari Ücret neden açlık sınırının altında, neden milyonlarca işsiz var, anlaşılmıştır herhalde. Sonra bu yapılan alın teri gaspını 'İşçi Bayramı' günü hediye ederek örtmeye çalışıyorlar. Hiç Bayram günü çalışılır mı? Ama bizim milletimiz çalışıyor. Neden? Çünkü aldığı maaş aybaşını getirmesine yetmiyor. Size soruyoruz ey aziz milletimiz, bu “Bayram” mı? Bayram ise kutlu olsun!”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri